18. Bölüm: SÜSLÜ CENAZE

83 6 1
                                    


     Şarkılar: Sufle- Pus
   Dolu kadehi ters tut- Bir bildiğin Vardır Dedim.
Yedinci ev- Kalbim seni arıyor.

                            
                                  !Keyifli okumalar, Vişne reçellerim!


**************

"Serhatçım.", dedim alaylı bir gülümsemeyle.

Serhat benim sesimi duyduğu gibi arkasını dönü ve konuştu. "Buyrun İz Hanım?"

"Son iki saat.", dedim önce. Başımla salonu süsleyenleri gösterdim. "Ne durumdalar?", diyerek sordum.

"Yarım saat'e kadar bitmiş olur İz Hanım.", dedi.

Yüzümdeki alaycı tebessümü büyüterek "güzel" diyerek mırıldandım.

"Hemen bir çok kişiye duyurun bu davet haberini. İspanya'nın en'leri bugün bu davette olacaklar."

Serhat hiçbir şey söylemeden başı ile beni onayladı.

Salondan ayrılıp Pamir'in yanına gitmek için arkamı dönüp gizli odaların olduğu merdivene doğru yürümeye başladım. Salondan çıkmadan önce ise "¡No quiero que me falte nada!", diyerek bağırdım ve salondan ayrıldım. (Hiçbir eksik istemiyorum!")

Asansörün yanındaki siyah kapı'nın önüne geldiğimde karşımda ki koruma başını önüne eğerek kapı kolunu tuttu ve açtı. Hızlı adımlarla içeri girdiğimde arkamdan kapanan kapının sesini işittim.

Odaya girdiğim an koca süslü masayı yeniden görmüştüm. Adımlarımı kütüphane dolabının tam önüne yönlendirdim. Dört adım sonunda önündeydim. Yavaşça kapı kolunu indirerek kendime çektim ve merdivenlere doğru adımladım. Karşıma çıkan ilk kapı Pamir, Derin, Mert ve Çınar'ın bulunduğu odaydı. Bir üst kat ise Yağız ve benim bulunduğumuz odaydı. Bu nedenle karşıma ilk çıkan kapının sol yanında olan zile basıp kapının açılmasını bekledim.

Bir, iki, üç, dört, beş, altı.

Birkez daha bastım.

Bir, iki, üç, dört, beş, altı, yedi, sekiz.

Fakat hiçbir şey değişmemişti.

"Nerde bunlar ya ?!", diyerek mırıldandım kendi kendime.

Yukarıda olabilicekleri aniden aklıma geldiğinde, hızla yukarı doğru merdivenleri tırmanmaya başladım.

Yukarı çıktığımda kulaklarıma dolan bir melodi işittim. Kaşlarımı çatarak kapının ziline basıcağım sırada kapının aralık bırakıldığını gördüm.

Kaşlarım sanki daha çok çatılması mümkünmüş gibi yeniden çatıldığında.

Çalan şarkıyı dinlemeye başladım.

"Diyecek sözün var mı?"
"Kapıda gözün var mı?"
"Kalacak, kalacak"
"Kalacak yüzün var mı?"

Sufle'den — Pus şarkısıydı çalan. İçeride her kim varsa müzik zevki oldukça iyiydi.

Olduğum yerde şarkıyı mırıldanmaya başladım.

"Şimdi gidersen diye, diye tıkandım."
"Arkama baktım, sevgilim nerde kaldın?"

"Orada değil yanımda ol.", dedi içeride ki ses.

BORANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin