00.17
6 MayısOturma odasında Jason ve Roy'la 'Alpha' adlı bir filmi izliyorduk. Ben ve Roy bacaklarımızı birbirimizin üzerine attık, bacaklarımızın üzerinde ise benim yeni aldığım mor battaniye ve ellerimizin yetişeceği uzaklıkta -bacaklarımızın arasında- bir kase cips vardı. Jason ise çift kişilik koltuğa kendisi tek kurulmuş kucağında mısırla bize eşlik ediyordu. Eve biraz daha alışmıştım, artık eskisi kadar utanmıyor ve sıkılmıyordum. Elimi cips kasesine cips almak için attım. Roy hepsini yemişti bu yüzden kalktım ve mutfağa cips getirmeye gittim.
Mutfağa girdiğimde dolapları karıştırdım ama cips kalmamıştı. Bu yüzden içeri girdim.
"Millet, cips kalmamış ben cips almaya gidiyorum bir ihtiyacınız var mı?"
"Yok, filmi durduralım bizde, Roy da bir tuvalete girsin yoksa kola içmekten altına edecek birde onu temizlemek zorunda kalacağız gece gece"
"Tamam ben çıkiyorum o halde"
"Nereye gidiceksin?" dedi Roy.
"Yakında bir market varya oraya gideceğim 10 dakikaya gelmezsem telefonumu imha edin... Gerçi telefon bende ama Jay sende dursun, sakın karıştırma, eve geldiğimde birini dövmek istemiyorum" diyip telefonu Jason'un kucağına attım."Tamam, Kylie" dedi Roy.
"He, bu arada para verir misin biraz? Dondurma da alacağım"
"Donut varya"
"Sanki donutları bize mi veriyorsun? Hepsini sen yedin Roy'la hep biz baktık acaba verecek mi diye" dedim gülerek.Parayı alınca da evden çıktım. Henüz iş bulamadığım için geçim kaynağı olarak Jason'ı kullanıyordum.
Hava biraz soğuktu ama şortla çıkılabilecek sıcaklıktaydı. Hemen 3 blok ötedeki dükkana gitmek için yürümeye başladım aklım hala kundaklanmış evimdeydi ve yolda yürürken ayakkabılarıma bakıp şarkı mırıldanıyordum. Keyfim yoktu ama mutlu olmayı deneyen bir halim vardı.
Yolda şarkı mırldanarak ilerlerken bir arabanın arkamdan geldiğini fark ettim ama umursamadım, keşke umursasaydım. Arabanın içindeki adamlar beni kaçırmak için yavaşlamışlar. Sonra bayıltıldım.
00.50
6 MayısRoy ağzı açık şekilde Kylie'nin telefonuna bakıyordu.
"Kyliez demedi mi telefonumu karıştırmayın diye, ne karıştırıyorsun?"
"Bir şey olmaz, nasıl olsa daha geldiği yok"
"Saat kaç?"
"00.50 n'oldu?"
"Kız 12.15 gibi evden çıktı daha hâlâ yok, başına bir şey gelmiş olmasa? Yoksa şimdiye kadar eve gelmişti" dedi Jason. Roy hâlâ telefonu karıştırmakla meşguldü. Jason sinirlenip telefonu elinden aldı ve kafasına vurdu.
"Oğlum kız gelmedi diyorum sen hâlâ telefon karıştırıyon bırak lan şunu... Öldü mü kaldı mı yürü bakalım bi'"
"Ne abarttın abi... Gelir birazdan küçük bir kiz değil ki 'gel şeker vereyim sana' diyip kaçırsinlar kızı?"
Jason iç çekti. "Bak gerizekalı, kız bize emanet, onu korumak zorundayız yani. Kalk gidelim artık"
"Tamam ya" dedi ve ayağa kalktı. Jason üstüne deri ceketini giydi, Roy da spor ayakkabısını giydi ve anahtarla telefonları alıp çıktılar
Sokakta Kylie'yi aramaya başladılar.
Roy bakınıyordu ama etraftan gram ses gelmedi. Kylie buralarda olsaydı şimdiye kadar onun kıkırdama seslerini duymuş olurlardı fakat ortada ne kıkırdama sesi, ne ayak sesi, hiçbir ses yoktu. Sadece uzaktan gelen araba ve ormandan gelen kurt sesleri vardı.
"Roy... Kylie'nin başına bir şey geldi sanırım"
"Oğlum, buralardadır nereye gidecek kız? Daha yeni geldi bu mahalleye buraları bilmez ki" dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Red Hood & LadyKiller
FanfictionCan sıkıntısı ve Jason tutkumun bir araya gelerek oluşturduğu farklı bir fanfiction denemesi... Edebi eser yazma veya analiz etme konusunda mukemmel değilim ama yine de bir şeyler denemek ve bunu sizlerle paylaşmanın sorun olduğunu sanmıyorum. Olay...