Sabahın erken saatlerine kadar Roy'dan haber alamadık. Büyük ihtimalle düşüncelere dalmış şekilde denizi izliyordu veya soluğu barda almıştı. Belki de Donna'nın yanına gitmişti ve bu konu üzerine konuşmuşlardı. Umarım her şey onun açısından iyi durumdadır. Roy ne kadar aptal olsa da onun üzülmesini istemem.
Roy gidince bebekle ilgilenme işi de bize kalmıştı. Ufaklık sabaha kadar susmadı. Sırayla sürekli Lian ile ilgilendik. Bazen Jason bazen de ben alıyordum bebeği. Ufaklık en sonunda uykusuzluğa dayanamayıp kendisi uykuya daldı ama bizi yorduğu ile kaldı. Esneye esneye yatağa doğru kucağımda bebek ile gittim. Jason uyumak üzereydi. Ben de yanına devrildim.
"Ulan Roy, sen eve bir gel geberteceğim seni"
"Roy'un suçu yok Jason. Jade çocuğu Roy'a aldım diyip saklamasaydı bunlar olmazdı."
"Jade'i de ayrı öldüreceğim"
"Ama fena mı oldu? Çocuk istiyordun ya al sana çocuk. Sabahlara kadar bak hadi"
"Abi yok ben daha çocuk falan bakamam. Bu ne böyle susmak bilmedi, suçlulardan daha çok yoruyor insanı."
"Hehe ama suçlulardan daha masum suçlu bu"Bebeğin kafasını öpüp ortamıza yatırdım. Jason gözlerini açamadan konuşuyordu hâlâ. Sonlara doğru dediği anlaşılmamaya başladı. Ona doğru, bebeği ezmeden, eğildim ve hafifçe onu öptüm.
"Bebek uyumuşken biraz uyuyalım hadi. Yoksa uyuyamayacağız"
"Gerçekten yürüyen anne materyalisin Kat"
"Ya ne demezsin" gözlerimi kapattığım gibi uyudum.Öyle deliksiz uykuya dalmışız ki Jason'ın kalkıp gittiğini bile fark etmedik ikimiz de. Uyandığımda saat öğlen olmuştu bile. Esneyerek kafamı kaldırdım. Bebek hâlâ uyuyordu. Etrafına yastık koyup, sallanarak banyoya gittim. Yüzümü güzelce yıkayıp kuruladım.
Yine aynı şekilde, yavaş adımlarla ve sallanarak Jason'ın yanına mutfağa gittim. Çok açtım.
"Birdy?"
"Efendim?"
"Neden uyandırmadın beni?"
"Çok güzel uyuyodun kıyamadım demek isterdim ama sessiz bir sabah geçirmek istedim."İstemsizce kaşlarım çatıldı. Alınmam mi gerekiyordu?
"Anlamadım"
"Bir iki gündür çocuk kafamı şişiriyordu. Şimdi seni uyandırırsam o da uyanacak diye uyandırmadım."
"Peki"Biraz alınmıştım. Ona arkamı dönüp ocağa sıcak su koydum. Dolaba yönelip dolaptan yiyecek bir şeyler aramaya başladım.
"Her şey yolunda mı?"
"Evet"
"Yalan söyleme sesin seni ele veriyor"
"Yalan söylemiyorum. Evet her şey yolunda"
"Kat.." gelip arkadan bana sarıldı. Kulağımın altına, çenemin başladığı yere hafif bir öpücük bıraktı. Huylanıp kızaracağımı biliyordu muhtemelen.
"Dur ya"
"Alındın mı sen?"
"Ya yok ne alınacağım saçmalama"
"Evet evet alınmışsın. Senin gönlünü kazanmam gerek"
"Beni rahat bırakırsan kazanırsin gönlümü"
"Tamam bırakıcam ama bi' bak bakayım bana"Kafamı ona çevirdim. Gözleri ışıl ışıl parlıyordu. Gülümseyip beni öptü. Ben nefessiz kalıp kıpkırmızı kesilene kadar öptü hem de. Onu iteklerken gülmeye başladım.
"Yavaş!"
"Affettin mi?"
"Tamam ya affettim işte"
"Bazen yok yere alıniyorsun kızım"Kalçama bir şaplak atıp bebeği kontrol etmeye gitti. Ben de mutfakta kahvaltımı hazırlayıp sofraya oturdum. Birkaç dakika sonra Jason kucağında bebek ile geldi.
"Anneye günaydın de ufaklık"
"Anne mi?" Güldüm ve ikisine yaklaştım.
"Evet anne, tam bir milfsin güzelim ayrıca anne materyalisin"
"Ama hâlâ onun annesi değilim"
"Sorun değil."İkisini de yavaşça öptüm. Ufaklık ses çıkartınca mamasını yapmak için buz dolabından sütü çıkarttım. Sütü ısıtırken evin kapısının açılıp kapandığını duydum.
"Roy? Dostum sen misin?"
"Evet"
"İyi misin?"
"Evet evet. Ufaklığı merak ettiğim için geldim."
"Ufaklıkla beraber mutfaktayız."Roy nefes nefese ama hafif bir gülümseme ile yanımıza geldi. Sanırım Donna ile konuşmuş ve her seyi yoluna sokmuştu veya Donna yolu Roy'a sokmuştu.
"Dün gece neredeydin?"
"Donna ile buluştum. Biraz konuştuk."
"Her şey yolundadır umarım" dedim sütü biberona koyarken.
"Evet, Donna bebeği kabullenebileceğini söyledi. Sadece ona annelik yapmamı bekleme dedi yani bebek yine sana kalıyor Kat"
"Ha ha ha... Çok komik asla annelik yapamam. Bitirmek üzere olduğum bir okulum ve halletmem gereken seyler ayrıca düzenli olarak kurtarmam gereken bir şehir var."
"Tüh hem anne hem baba olmak zorundasin dostum"
"Sorun değil. Eğer Lian'ın her şeyi olacaksam size sevdirmem haberiniz olsun"
"Bana uyar."
"Bana da"
"Ruhsuz köpekler sizi. Verin kızımı ve mamasını ve bizi rahat bırakın."Jason gülerek bebeği, ben de biberonu Roy'a verdim. Roy bebeği alıp boynuna bastırdı ve oturma odasına gitti. Benim koca bebeğimle yine yalnız kalmıştım.
"Bir yere mi gitsek? Evde sıkılıyorum"
"Nereye gidelim?"
"Aksiyonlu bir yere"
"Nöbete mi çıkalım diyorsun?"
"Aynen öyle diyorum koca çocuk"Bu sefer ben ona bir tane vurup koşarak üst kata çıktım. İkimiz de hazırlanıp dışarı attık kendimizi. Uzun süredir nöbetlere çıkmıyorduk. Çatilarda koşmayı özlemişim. Tabii Jason benim aksime yavaştı. Koca çocuk diye boşuna demiyorum, o koca poposunu taşıyamıyor.
Waynetech'in tepesine bir kanca fırlatıp oraya çıktık. Tepede durup etrafa bakarken birisinin bize doğru uçarak geldiğini fark ettik. Kadın telaşlıydı ve bizi fark edince olan gücü ile buraya geldi.
"Jason tetikte ol ben bu kadını sevmedim."
"Tanıyor musun ki?"
"Yok ama enerjisini sevmedim. Kesin bizi belaya sokacak"
"Aradığın da bu değil mi?"Kadın hemen önümüzde indi, jason silahlarını ona doğrultmuş şekilde dururken ben de elimi kılıcıma götürdüm. Kadın öksürüp maskesini çıkarttı. Maskesini çıkartınca şaşkın yuz ifadeleri ile ona baktık. Konusmadan önce kulenin tepesinden aşağıya uzunca baktı, sonra da eliyle aşağıya bir hareket yaptı.
Kadın bana o kadar çok benziyordu ki nutkum tutulmuştu. Sadece benden daha iri bir kadındı ve hafif, aslında çokta hafif değil bildiğin şişti, alt karnı şiş gibiydi, hamile olduğunu tahmin edebiliyordum. Çünkü bedeni atletik olmasına rağmen bir insanın göbeği o kadar toplu şekilde şiş olamazdı. Ben de maskemi indirip kadına baktım.
"Kat, sensin değil mi?"
"E-evet ama... Sen beni nereden biliyorsun anlamadım"
"Ben senin gelecekten gelmiş halinim"
"Haaah bir bu eksikti." Dedi Jason.
"Jaybird, sessiz ol" dedi kadın Jason şaşkınlığa tamamen gömüldüğü belliydi. Ses çıkartamadı. Maskesi yüzünde olsa dahi nasıl hissettiği ortadaydı.Kadın konuşmaya başlayacakken arka kapı açılınca kafamızı o yöne çevirdik. Ufak bir şaşkınlık daha geçirdik. Gelen herif Jason gibi ama ondan daha iriydi. Giyimi ve duruşu Jason'ı andıriyordu. Adama bakarken elimle Jason'ı gösterip "sen de bunun gelecek halisin değil mi?" Dedim.
Adam kafa sallayınca kadına döndüm. Kafamda bir sürü soru vardı.
"Öncelikle, şu gelecek muhabbetini acmadan. SEN NASIL BENSİN? BEN UÇAMIYORUM Kİ? Ayrica Jason nasıl bu kadar hayvan gibi oldu. Zaten kamyon gibiydi tır olmuş çocuk."
"Kat anlıyorum, şaşkınsın. Fakat bu şaşkınlığına ben açıklık getireceğim zamanla, şimdi yardımınız gerek"
"Ne istiyorsunuz?" dedi Jason.
"Bizim 1300lü yıllara gitmemiz gerekiyordu ama yanlışlıkla bu zamana geldik ve şu anda zaman makinamız hasar gördüğü için burada sıkışıp kaldık" dedi diğer Jay.
"Arkadaşlar çok fazla bilim kurgu filmi izlemişsiniz. Zaman makinası oluşturmanın imkanı yok"
"Gelecekte bu imkanlara sahibiz Kate."Kafam karışmış Jason'a bakıyordum. Yine başımıza belayı almıştık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Red Hood & LadyKiller
FanfictionCan sıkıntısı ve Jason tutkumun bir araya gelerek oluşturduğu farklı bir fanfiction denemesi... Edebi eser yazma veya analiz etme konusunda mukemmel değilim ama yine de bir şeyler denemek ve bunu sizlerle paylaşmanın sorun olduğunu sanmıyorum. Olay...