26 Haziran
11.54Kargocunun kapıya alacaklı gibi vurmasıyla uyandım. Gece arkadaşlarım yüzünden uyumamış ve sabaha kadar onların tatlı doğum günü mesajlarıni okuyup yatağımda hem kıkırdamış hem de tepine tepine ağlamıştım. Niye ağladığımı sorgulamayın. Ben de nedenini bilmiyorum.
Yatakta biraz daha tepinip üzerimdeki ince pikeyi yere fırlatıp tembel tembel yataktan kalkıp merdivenlere doğru gittim. Kafamda yine bir şarkı kafamı sallayarak merdivenlerden indim. Kabarık saçlarım yüzümu kapatıyordu.
Kapıyı açıp kargocunun paketini aldım ve bir kağıdı imzalayıp kapıyi kapattım. Etrafa bakındım. Ne Jason ne Roy ortada yoktu.
"Nerde bunlar? Doğum günü kızına kapı mi açtırilir ulan?.. Tabii hediye göndermedilerse"
Koşarak oturma odasına gittim ve koltuğa kendimi atip parçalarcasına paketi açtım. Paketi acmamla hayallerimin toz olması bir oldu. Paketin içinde Roy'un mutfak için aldığı minik askılar ve onun gibi şeyler vardı.
"İnsan bi hediye getirir ya"
Ayağa kalkıp sallana sallana mutfağa gittim ve kendime kahvaltılık bir şeyler hazırladım. Çay demlemirken hâlâ şarkı mırildanıyor ve kabarık saçlarımı dize getirmeyi deniyordum.
Evin ana kapısı açıldı ve Roy ile Jason harala gürele bir şeyler konuşuyorlardı.
"Abi onu sana alma demedim mi?"
"Ne var? Ben kendime aldım bunu Kyli- Aa günaydın"Kafamı onlara çevirip en paçavra halimle gülümsedim.
"Günaydınnn!"
"Güzellik uykundan kalkmışsın sonunda"
"Gece uyuyamadım ki"
"Niye? Yine ayni canavarlar mi kovaladı seni?"Jason elindeki paketleri Roy'a verip geldi ve bana sarıldı.
"Hayır. Bir sürü mesaj aldım"
"Ne mesajı?" Ellerinde belimde daha sıkı hareket ettirdi.
"Bu günün anlamını biliyorsun sanıyordum?"
"Ne anlamı var ki?"
"Söylemem"Gülüp bana sıkıca sarıldı ardından alnımdan öptü. Bugünün anlamını biliyordu. Bilmeseydi zaten kafasıni koparacağımı da biliyordu.
"Doğum günün kutlu olsun prenses"
"O paketler bana mıydı?"
"Akşamı bekle"
"Yani paketler benim için"
"Senin için mi dedim ben?"
"Akşami bekle dedin ve benim akşam doğduğumu biliyorsun"
"Pekâlâ zeki kız. Sana akşamı bekle dedim. Akşam cevabını alacaksın"
"Ama..."
"Aması yok. Şimdi Roy'un yanına gitmeliyim. Ayrıca biz müsaade edene kadar arka bahçeye gelmek yok"
"Off, peki"
"Ver bakalım bir alt dudak"Bir şey söylemeden yavaşça kafamı kaldırıp onu öptüm. Öpücükten sonra ikimiz de gülumsemeyi alışkanlık edinmiştik. İstemsizce gülümsedim ve onun gidişini izledim.
"Sanki çocuk kandıriyorlar. Bana sürpriz hazırladıkları belli" gülüp bardağıma çayımı doldurdum ve oturup dizi izlerken kahvaltımı yaptım.
Aradan nerdeyse 4 saat geçmişti ve hâlâ bahçeden dönmemişlerdi. Onlari merak ettim. Dolaptan soğuk su, buz küpleri ve meyve suyu tozu alıp onları karıştırdım. Koşar adımlarla bir elimde sürahi diğer elimde iki bardak ile bahçeye attim kendimi. Ortada partinin "p"si bile yoktu.
"Hey hey! Sana gelme demişti Jason"
"Oralet..?"
"Tamam olur"Jason göz devirip yerde yaptığı şeyi yapmaya devam etti. Roy da koşarak bana geldi ve oraletten iki koca bardak içti.
"Siz ne yapıyorsunuz burda?"
"Akşam görürsün"
"Roy?"
"Jason'dan dayak yemek istemiyodum Kylie"
"Jay?"
"Akşam dedim"
"Eşeklik yapmayın ya!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Red Hood & LadyKiller
FanfictionCan sıkıntısı ve Jason tutkumun bir araya gelerek oluşturduğu farklı bir fanfiction denemesi... Edebi eser yazma veya analiz etme konusunda mukemmel değilim ama yine de bir şeyler denemek ve bunu sizlerle paylaşmanın sorun olduğunu sanmıyorum. Olay...