Bölüm 5

153 9 2
                                    

6.30
24 Nisan

Gözlerimi açtığımda sıcak bir yatağın içindeydim, yavaşça doğruldum ve odaya bakındım. Burası benim evim değildi ama benim evimden daha güzeldi, tek sıkıntısı biraz dağınık olmasıydı ama aldırmadım çünkü benim evim de bu ev kadar olmasa da dağınıktır. Yatakta biraz oturup esnedikten sonra kalktım, ayna karşısına gectiğimde şok oldum çünkü üstümde ne mavi sweat'im ne de taytım vardı. Üzerimde siyah bana çuval gibi gelen bir t-shirt altında ise bir erkek eşofmanı vardı. Anlaşılan o ki Jason beni kendi evine getirmiş ve ben baygınken üzerimi değiştirmişti. Biraz durakladım sonra bana kötü bişey yapmış olabileceğini düşünüp odadan çıktım. Amacım Jason'u bulup ona sorular sormaktı.

Evde Jason'u aramaya başladım. Mutfaktan kokular geliyordu, büyük ihtimalle mutfakta kahvaltı hazırlıyordu. Hemen mutfağa daldım. Beni görünce tipime bakıp güldü.

"Günaydın bayan uykucu"
"Komik mi?"
"Bence aşırı komik"
"HaHaHaaa bak çok güldüm... Şimdi bana söyle benim kıyafetlerim nerde?"
"Kirliydiler alıp makinaya attım"
"Niye?! Eşyalarıma neden izinsiz dokunuyor--" Birden bana çok yaklaştı. Konuşamadım, kekeleyip kaldım.
"Aa, o waffle mı?"
"Ne diyordun? Devam et" belli ki sinirli hâlim hoşuna gitmişti. Yine kızarmıştım, çünkü yanaklarım yanıyordu.
"K-kıyafetlerime neden izinsiz dokundun diyecektim..." konuşamadım. Bana çok yaklaşmıştı.
"Alt tarafı alıp temizledim başka bişey yapmadım"
"Peki, dün gece... Ben... Sen..."
"Merak etme bişey olmadı, sadece kıyafetlerini değiştirdim" dedi. Dün geceki kafaya yediğim darbeden başım hâlâ dönüyordu, bunu fark edince belimden tuttu. Lan bu bana mı yürüyor?

"N'apıyosun? Kafanı biyere mi vurdun?" diyince bana baktı ve sırıttı.
"Belki... Gel hadi kahvaltı yap yoksa şuraya yine bayılacaksın" dedi ve beni bırakıp waffleları tabağa koymaya gitti.

Ayakta biraz bekledikten sonra, yavaşça masaya yürüdüm ve bir sandalye çekip oturdum. Az önceki şeyin etkisindeydim hâlâ önümdeki yeşil zeytin tabağına salak salak bakıyordum. Jason yanım geldi waffleları masaya koydu ve yanıma oturdu.

"Eee... Neyi bekliyorsun? Davetiye verilmesini falan mı?"
"Ne? Yok... Bir şey sorabilir miyim"
"Evet?" ağzındaki lokmasını çiğniyordu.
"Dün geceki adam ve kadına ne oldu? Adamı vurmadın umarım?"
"Vurmadım ama vurulmaktan beter ettim"
"Çocukları ve karısının yanında mı?"
"Hayır akıl hastanesine götürdükten sonra, ama hak etmişti"
"Peki kadın ve çocukları?"
"İyiler, onları da koruma altına aldırttım"

Aslında Jason o kadar gıcık ve gerizekalı değilmiş... Kalbi bir altın saflığında ama bazen salaklığı tutuyor, diye kendi kendime düşünmeden edemedim. O sırada düşünürken yemek yemeyi bırakmışım, Jason kolumu dürtmese hâlâ yememeye devam edecekmişim.

"Hey, yaşıyor musun?"
"Evet, evet"
"N'oldu yemeğini yemedin? Beğenmedin mi?"
"Hayır, çok güzel. Ellerine sağlık ama benim kıyafetlerimi versen iyi olacak"
"Ne kıyafetmiş arkadaş? Yemekten sonra alırsın ama kurumamış olacaktır bundan eminim"
"Sen ciddi misin? Offf bu günde çello dersine geç kalacağım, anlaşıldı..."
"Bir şey olmaz ya. Takma bu kadar"
"Bir şey olmaz takma bu kadar" sana demesi kolay tabi" yine sinirlerim tepeme çıkmıştı, bu çocuk bana inadına mı var anlamadım gitti ya...

"Sinirlenme hemen, kötü bir şey demedim ki. Bir günden bişey olmaz"
"Pfff, peki..."

Elim çenemde kahvaltımı yaparken aniden doğruldum. "Dün gece sen nerde uyudun?"
"Yatağımda, nerde uyumamı bekliyorsun ki?"
"Bu da şaka? N'olur şaka olsun."
"Cidden yatağımda uyudum, seninle uyudum diye kızmıyacaksın umarım?"
"Kızmak az kalır... Seni öldüreceğim ama önce yemek yemem lazım"
"Nerde gebertmek istersin? Yatak odası olur mu?" diyip pis pis gülüyordu.
"Sen cidden delirmişsin, Joker seni öldürmekte haklıymış" diyip kollarımı bağladım. Yüzüme bir tutam siyah saç düştü ellerimi çözmemek için saça üfledim ama arkaya bir türlü gitmek bilmedi. Bir ara Jason'un eli saçımı alıp kulağının arkasına attı, tabii.

Cidden bu bana yürüyor ben bunu döverim, dedim kendi kendime.

"Hem gece bişey yapmadım diyosun hem seninle uyudum diyorsun o nasıl oluyor?"
"Şöyle ki... Sadece senin yanına geldim üstümü değiştirdim ve yanına yattım"
"Temasta bulunmadın?"
"Bulunsam bile ne olabilir ki?"
"Döverim... Dün geceki adamı nasıl tutmuştim hatırlatırım"
"Evet çok güzel dövdün"
"Dövecektim ama çocukları çok korkmuştu, bu yüzden bıraktım ama senin için korkacak kimse yok burda yani seni istediğim kadar dövebilirim"
"Evet, evet öyledir... Şimdi mi dövmek istersin daha sonra mı?" diyip yüzünü yaklaştırdı.
"C şıkkı yok mu?"
"C şıkkı ölmüş"
"O zaman cevabım.... E şıkkı kaçmak" diyip masadan kalkıp kaçtım. O da hemen arkamdan gelmeye başladı. İki günde sanki yıllardır tanışan insanlar gibi olmuştuk, demek ki ikimiz de kafa dengiydik.

"Yakalayamazsın hiç boşuna uğraşma"
"Yakalarım ama yakalarsam pek güzel şeyler olmaz"
"Tabi tabi ben de yedim."
"O zaman afiyet olsun" diyip karşıma çıktı ve beni belimden kavrayıp omzuna attı. Ben de kaçmak için omzunda tepinmeye başladım.

"Ya bıraksana... Bak kurtulursam çok kötü şeyler olur"
"Efendim! Duyamadım hat çekmiyor"
"Şerefsiz... Nereye gidiyoz ya?"
"Yemeğini yemeden hiçbir yere gidemezsin küçük hanım"
"Yemek istemiyorum"
"Yiyeceksin, yoksa seni bu gün boyunca hiç bırakmam yapacağın diğer etkinliklere de geç kalırsın"
"Ya öfff... Babam gibisin aynı"

Masaya oturduk ve kahvaltımızı yaptık. Kahvaltıdan sonra bulaşıkları makinaya koyduk. Bu gün şımarıklığım üzerimdeydi, bu yüzden yüzüne su fırlatıp kaçtım.

"İlla gel beni döv diyorsun"
"Bilmem öyle mi diyorum?"
"Bence öyle diyorsun" diyip avucuna sabun köpüğü alıp beni kovalamaya başladı.

"Hey! Köpük hileye girer" dedim. Bunu söylerken oturma odasındaydık ben köpeklerden kaçan kediler gibi kanepenin üzerinde duruyordum. O ise aşağıda elinde köpükle bana hamle yapmaya çalışıyordu. Beni yakalayıp köpüklü elleri ile koltuğun üzerine yere serdi.

Ayağı ile sırtima basıyordu ve üzerimde tam olarak 108 kilo ağırlık vardı. Tam kaçmak için vakit bulmuştum ki kapı çaldı. Kapının çalmasıyla didişmemiz yarıda kesildi.

"Kim bu saatte gelen" diyip kafamı saate çevirdim. Saat 8.30'u gösteriyordu. Büyük ihtimalle gelen postacı veya Jason'un arkadaşlarından birisiydi. Jason üzerimden çekildi ve ellerini bir peçeteye sildi.

"Kylie bir odaya gir"
"Ta-tamam" diyip yukarı kata çıktım.

----------------------------------------------------------------

^w^ Bu bölüm biraz saçma oldu biliyorum...

Red Hood & LadyKillerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin