"My head is filled with parasites
Black holes cover up my eyes
I dream of you almost every night
Hopefully I won't wake up this timeI won't wake up this time"
...
Hyun, herkesin iğneleyeci bakışları altında kalmaktan yorulmuştu. Dün çekilen resimler, ah evet. Onlar okulun sohbet gruplarına çoktan yayılmıştı.
Tanımadığı insanlar ona uygunsuz tekliflerde bulunuyordu. Herkes onunla alay ediyordu. Sırasında veya dolabında her yerde asılan resimlerini sadece hiçbir şey söylemeden söküp çöpe atıyordu.
Hyun, ölmek istiyordu.
Sırasına bırakılan telefon numaraları, iğrenç notlar hepsini tepkisizce çöpe atıyordu. Ha, bu arada telefon numarasıda yine uygunsuz içerikli sitelere çoktan yayılmıştı. Bu yüzden hattını değiştirmek zorunda kalmıştı.
Hyun, yine sessizce sırasına oturup ona bakan yüzleri izledi. O yüzlerin arasında en tanıdık olanı, parıltılı gözlerin sahibi ona acıyan gözlerle bakıyordu.
Yutkunamadığını hissetti. Ona, acıyan gözlerin sahibi Lee Minho'ydu. Hyun, ilk defa ağlamak istedi. Yapamadı.
...
Hyunjin, kendini tuvalet kabinine kapatmıştı. Çünkü ona atılan acımasız bakışlardan rahatsız olmaya başlamıştı. Hyun, ağlamak istiyordu. Ağlamak ve ölmek.
Tuvalet kapağının üzerinde sadece dizlerini kendine çekip müzik dinlemek istiyordu. Hayır, tabiki böyle olmadı. Diğer kabinden bir çocuk üstüne bir kova soğuk su dökmüştü. O arkadaşlarıyla gülüşürken, Hyun neye uğradığını şaşırmıştı.
Soğuk suyun etkisi ile titremeye başlamıştı. Sadece zilin çalmasını ve onların buradan gitmesini istiyordu. Ama öyle de olmadı. Aynı çocuk gitmeden önce Hyun'un üstüne kapıyı kilitlemeyi unutmamıştı. Bunu yaparken her ne kadar eğleniyor olsa bile Hyunjin mutluydu.
...
Son derslere doğru tuvaletin kapısında bir zorlama hissetmişti. Hyun, saatlerdir karanlık kabinde müzik dinliyor ve öylece birisinin onu kurtarmasını bekliyordu.
Kapı açıldığında açanın kim olduğunu merak etmişti. Hyun, şaşırmıştı. Karşısında duran Lee Minho'yu beklemiyordu. Onu kurtardığını sanmıştı Hyun. Yanılmıştı.
Minho'nun arkasından çıkan, Hyun'un fotoğraflarını çeken çocuklardı. Minho; Hyun'u kurtarmaya değil, daha fazla canını acıtmaya gelmişti.
Onlar Hyunjin'in üzerine yürüyüp sözlü taciz etmeye başladığında Minho bir kenara geçip izlemişti. Hemde o alaylı gülümsemesiyle.
Hyun, ölmek istiyordu.
....
Minho, hiçbir şey yapmamıştı. Onlar Hyun'a taciz ederken hiçbir şey yapmamıştı. Veya Hyun'un fiziksel görünüşünü alay konusu ettiklerinde. Bir kıza benzediğini söyleyip saçlarını çakmakla yaktıklarında da hiçbir şey yapmamıştı.
Merak etmeyin, fazla tutuşmadan söndürmüştü saçlarını Hyun. Sadece uçlarından biraz gitmişti. Ama neden bu kadar canı yanmıştı?
Herkes istediğini alıp yavaş yavaş dağıldığında hava kararmaya başlamıştı. Hyun ölmek, ağlamak ve yok olmak istiyordu. Minho gitmemişti ve hâlâ ona bakıyordu.
Hyun uzun bir süre sonra canın bu kadar acıdığını hissetti.
"Bana yardım et."
...

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Reflections, Hyunho
ContoTw| bullying, suicide warning, selfharm, toxic rs Hyun, ölmek istiyor.