Heal Mel

1K 126 25
                                        

"This is the last night you'll spend alone
Look me in the eyes so I know you know
I'm everywhere you want me to be

The last night you'll spend alone
I'll wrap you in my arms and I won't let go
I'm everything you need me to be

I won't let you say goodbye
And I'll be your reason why
The last night away from me, away from me
Away from me"

...

Minho ilk kez detaylıca izlemişti karşısındaki çocuğu. Neden onunla uğraştığını veya arkadaşlarının neden onunla uğraştığını düşündü. Nedeni yoktu. Zayıftı. Çelimsizdi. Güçsüzdü.

Son düşündüğü maddenin üzerinde durdu. Güçsüzdü... sahinden güçsüz müydü Hyunjin? Tekrar düşündü. Değildi. Kesinlikle güçsüz değildi. Ona yapılanlara katlanmak için fazlası ile güçlü olması gerekirdi.

Peki dün olanlar? Minho, o an anladı. Hyunjin'inin artık dayanamadığını. Ve beklenmedik bir şekilde kötü hissetmişti. Çocuk siyah saçlarını yüzünden çekerek sırasına yaslı başını kaldırıp kendisinde baktığında tuhaf hissetmişti.

Sadece suçlu hissediyordu değil mi? Hayır, suçlu hissetmesi bile normal değildi. Minho, Hyun'un ona baktığını anladığında bakışlarını başka bir yere çevirmişti. Baktığı yer ise daha fazla kötü hissetmesine neden olmuştu.

Kollarındaki kesik izleri, bazılarını kendisi yapmıştı. Bazılarını ise arkadaşlarının yaptığına tanıklık etmişti. Ne sikimdi bu böyle? Dün onu kurtarması, şimdi kapıldığı suçluluk hissi. Gözlerini kapıdan içeriye giren öğretmene çevirdiğinde göz ucuyla Hyun'a bakmıştı. Kötü hissediyordu. Ve bu normal değildi.

...

Minho, sigara içmek için çıktığı arka bahçeden gelen gürültü ile başını sesin geldiği yöne çevirmişti. İlk gördüğü yüz Hyun'un yüzüydü. Hyun'un tabiriyle aklından silinmeyen alaycı gülümsemesi dudaklarında belirmişti. Ancak daha sonra yaşanan olayı anladığında dudaklarındaki gülümsemenin donduğunu hissetmişti.

Boynundaki morluklar, parçalanmış dizleri, soyulmuş avuç içleri, fazlaca kanayan anlı... hepsi Minho'nun zihninde belirken. Hyun'un bulunduğu duruma rağmen ifadesiz ve hiçbir duygu barındırmayan yüzüde belirmişti.

Arkadaşları. Ah, evet Minho'yu fark eden arkadaşları Hyun'a zarar vermekten büyük bir keyif almış şekilde bu zevki arkadaşı ile paylaşmak amacıyla Minho'yu da çağırmışlardı.

Minho rahatsız hissetmişti. Onları görmezden gelmeye çalışarak çıkardığı sigarasını dudağına götürüp yakmıştı. Bakışlarını batmaya başlayan güneşe çevirdiğinde ellerini ceketinin ceplerine koymuştu.

Belki görmezden gelebilirdi ancak duymazdan gelememişti. Pekte uzaktan gelmeyen kahkaha seslerine tahammülü kalamamıştı. Nedenini bilmiyordu. Sigarasını yere atıp botuyla ezdiğinde. Bir solukta neredeyse koşarak yumruğunu içlerinden kim farketmeksizin birisinin yüzüne geçirmişti.

Herkes olduğu yerde donarken şaşkınlıklarını gizleyememişlerdi. Hyun dahil. Ancak bu fazla uzun sürmemişti ki diğerleride kendine gelip içlerinden birisi Minho'nun yüzüne yumruk atmıştı.

Sarsılarak başı yana düşen beden patlayan dudağına rağmen o alaycı gülümsemesini takınmıştı. Ve olay büyüyerek bir kavgaya dönüşmeye başladığında Minho artık o kadarda rahatsız değildi.

İçinden gelen şeyi yapmıştı. Rahattı.

...

<3

Reflections, HyunhoHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin