7- Ne Haldeyim?

143 9 0
                                    

Her ne kadar sabahlara tiksinç bir alarjim olsa bile güne güzel uyanacağımı umarken bu da neydi? Hayatımda ilk kez gördüğüm biri, bir erkek... Yanıbaşımda...
Neyse ki o da beni görünce attığı çığlıkla yanımda kasitli olarak kalmadığını anladım ancak bu ondan korkmama engel değildi. Çığlıklarımız buluştuğunda soluğumu kestim ve sordum "Sen de kimsin?" Ancak aldığım cevapla ikinci korkumu yaşıyordum "Asıl sen kimsin?" ne yani burda olmaması gereken ben miydim? Aslına bakıcak olursak ben daha yeni geldim... Ama kadın burada kimsenin kalmadığını söyleyince... Aptallık bende, niye bilmediğin bi odaya girip orada kalıyorum ki? Peki ne belli onun burada yaşadığı ya o da benim gibiyse... Eğer öyleyse buraya ilk gelen ben oldum. O gitmeli...

Bana yönelttiği "Asıl sen kimsin?" sorusunu umursamayarak ona başka bir soru sordum. "Sen... Sen ne zamandır buradasın?" Cevabından anlaşılacağı üzere bu küçük odaya sonradan dahil olan kişi bendim. "Ben burada yaklaşık bir aydır kalıyorum. Aslında benim burada kaldığımdan pek fazla kişinin haberi yok. Zaten buraya pek sık uğramam. İşte arada sırada kalmaya gelirim o kadar. Şimdi söyle bakalım sen nereden geliyorsun?" Aklımda ona dair birçok düşünce oluştu. Öncelikle ona nasıl güvenebilirdim. Kimsemin ve kalacak yerimin olmadığını ona söyleyemezdim ancak bir kız niçin bir yetimhaneye girip oradaki bir odada kalırdı ki? Yine de yalan söylemekten başka çarem olmadığını hissettim. "B... Ben buraya okumaya geldim. Buranın yurt olduğunu sanıyordum. Kimseyi göremeyince bi günlüğüne burada kaldım... Üzgünüm, rahatsızlık vermek istemezdim..." Hızlıca fazla dağılmamış olan çantamı toparladım ve koşarak dışarıya çıktım. Arkamdan bekle diye bağırışını duymama rağmen aldırış etmedim ve yoluma devam ettim. İşte şimdi tam olarak ne yapacağımı bilmiyordum. Yıllarca arkadaş edinmememin bedeli bu olsa gerek. Bir günlüğüne bile olsa evinde kalacağım bir tanıdığım yoktu.

Gün boyu 10 yıla aşkın süredir içinde yaşadığım ancak bir kez dahi dışarı çıkmadığımdan bana yabancı gelen bu yerde dolanıp durdum. Evet, dışarıya baya senedir çıkmamıştım ancak kazadan bu yana dışarıda değişen pek fazla şey yoktu. Zaten dışarıyı o saçma ve küçük penceremden de takip edebiliyordum. Rüzgar esiyordu ancak saçlarım bu duruma aldırış etmiyordu. Düz saçlarım vardı ama bir türlü yerlerinde duramıyorlardı. Ufacık bir rüzgar görsünler anında yüzümü kaplıyorlardı. Bu durumdan sıkıldım. Keşke daha yetimhaneden hiç ayrılmadan onları kesebilseydim. Her neyse, keşke demek için fazla geç... Saçlarımı çantamdan çıkarttığım berenin içinde topladım. Fakat daha sert esmeye başlayan rüzgarla birlikte şapkam havalandı ve gözden kayboldu. Bense onun gökyüzünde ettiği dansı izliyordum.

Her zaman dans etmek istemişimdir. Tango... Ama tabi tangoyu tek başıma yapamazdım ve bu sıralar kendime birini de aramıyordum. Sevmekten uzaklaşmaya ihtiyacım vardı. Kendime bi çeki düzen vermeliydim...

Yanımdan geçen bir arabanın radyosundan gelen müzik kulağıma çok hoş geliyordu. Sanırım bu müziğe "JAZZ" deniliyordu. Daha önce hiç dans etmemiş olmama rağmen bir profesyönel edasıyla hareket etmeye başladım. Parmaklarımın uçlarında yürümemle birlikte sağ ayağımın üstünde birkaç tur arttım, tıpkı bir balerin gibi... Daha sonrasında yolun ortasında zıplamaya ve şarkı söylemeye başladım. Etrafımda dönerken insanların benim hakkımdaki düşünceleri umrumda bile değildi. Ancak ne yazık ki arabanın uzaklaşmasıyla müziğin sesi de kesildi. Bense hiçbir şey olmamış gibi yoluma devam ettim. İlerledikçe bana bakan bir çift göz olduğunu fark ettim. Yaşlıca biriydi. Üstünde kalın bir palto vardı. Üzerime doğru dik dik yürüyordu. Önce onun beni kaçırabilecek bir mafya olduğunu düşünmüştüm. Hayal gücüm biraz fazla gelişmiştir de... Ancak yakına geldikçe eski yetimhane müdürünün olduğunu fark ettim. Bana yaklaştıkça adamın yüzündeki tebessümü büyüyordu. İyice yaklaşınca sordu "Ne o, beğenemedin mi İstanbul'u, niye geldin buralara? Yoksa beni mi özledin?" hee seni özledim. Espri yaptığını zanneder gibi bir de kahkaha atmaz mı? "Sizi ne kadar çok özlediğimi tahmin edemezsiniz müdürüm. Sonuçta koskoca üç gün..." Suratımdaki alaycı tavırla onunla dalga geçtiğimi anladığını sanıyorum. "Aslında evet, İstanbul pek de bana göre bir yer değildi. Ben de yıllardır tanıdığım bu yere geri dönmeyi istedim." Tabi ki de İstanbul'daki yetimhaneden kovulduğumu ona söyleyemezdim. "Yetimhanenin yıkıldığını görmüşsündür heralde, nerde kalmayı düşünüyorsun?" dedi. Gerçi sorunun cevabını ben dahi bilmiyordum. Zaten cevaplamama müsade etmeden ekledi. "Bizde kal derdim ama biz de yarın Antalya'ya taşınacağımız için ev darmadağınık. E mağlum yetimhane yıkıldı. Ben de emekli oldum. Eşimle birlikte dinlenmek istiyoruz." banane senin özel hayatından! Yalvarsa kalmam o adamın evinde... Biraz daha konuşmaya başlayınca bir yalan daha uydurup oradan uzaklaştım. "Pardon, ama benim otobüse yetişmem lazım zaten arkadaşımda kalacaktım yine de teşekkürler..." Ne dediğimi ben bile çözememiştim...

Hava iyice kararmaya başlamıştı ve gerçekten de kalacak bir yere ihtiyacım vardı. Güneşin batmasıyla üşümem arttı. Üstümde siyah kısa kollu, üstünde ay resimleri olan bir tişört ve altımda yüksek bel bir kot pantolon vardı. Çantamdan kemik rengi bir gömlek çıkarttım ve ilk kez belime bağlamayıp onu giymiştim. Sanırım o gömlek babama aitti. Gözümü hastanede açtığımda o da üstümdeydi ve bana baya bi büyüktü, hala da öyle... Önümü kapatmadım ve yürümeye devam ettim. Sanırım bu günü yürüyerek geçireceğim diye düşünürken bacaklarımın beni taşıyacak halinin kalmadığını hissettim ve karşıma çıkan ilk banka oturdum. Galiba burada uyuyacağım. Çantamdan yastık olarak kullanmak için Bay Eşek'i çıkartacaktım ki tüm çantayı boşaltmama rağmen onu bulamıyordum. Ahh, salak kafam... Çocuğa artistlik yapıp havalı bir çıkış yapıcam diye oyuncağı odada unutmuştum. Ama onu orada bırakamazdım. Üstelik çantamda tek eksik olan şey o değildi. Beste kağıtlarımı da bulamıyordum. Ama onları çıkarttığımı hatırlamıyorum. Kesin çantamı odaya fırlattığımda kağıtlar yere düşmüştür. Daha fazla geç olmadan onları almalıydım. Yetinhaneye geri gitmek için arkamı döndüğümde kaybolduğumu anladım. Ancak bir yolunu bulup oraya geri dönmeliydim.....

Umut KadınHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin