5;"I remember that, I just might regret that night for the rest of my days."

541 66 57
                                    

Ormanın içerisinde bulunan geniş ev içeriden dışarıya yansıttığı renkli ışıklar ve gürültülerle oldukça kendini belli ediyordu. Ayaklarının altında ezilen çakıl taşları eşliğinde yürüyen ikili, evin önüne geldiğinde birkaç saniye evi izledi. Kaldırmış olduğu başıyla evi izleyen Chifuyu, yutkunarak bakışlarını Bajiye çevirdi.

Önüne uzatılan el ile bi süre ne yapması gerektiğini anlayamadı sarışın çocuk. Ellerine kenetlenen eller ile son anda anlamıştı. Etrafa çift gibi görünmeleri gerekiyordu. Bu içinde bulunduğu ortam, onu fazlasıyla geriyordu.

"Bu gibi partilerde bulunmaya pek alışık değilsin sanırım?" Chifuyunun gergin ve alışık olmayan bakışları yüzünden sorma gereği duymuştu Baji.

Soğuk ellerini sıkarak yavaşça adımlarına eşlik etmişti sarışın çocuk. "Gece hayatı pek alışkın olduğum bir şey değil." zaten açık olan kapıyı aralayıp içeri girmişlerdi. İlk gözlerine çarpan mavi ve yeşil ışıklarının ortama hakim olmasıydı. İçerideki yoğun kalabalık ve dumanlarla kaplı ortam, Chifuyuyu daha da germiş, avucunun içerisindeki elleri sıkmasına neden olmuştu.

Üniversite kazanana kadar, Chifuyu kalabalık ortamlarda pek bulunmamıştı. Hala alışık olduğu bir şey değildi. Ona göre evinde oturup kedisi ve mangalarıyla vakit geçirmek daha huzur vericiydi. Etrafında bissürü tanımadığı insanın çığlıklar ve kahkahalar eşliğinde üzerine üzerine geldiğini hissediyordu Chifuyu. İçerideki havasızlık yüzünden birkaç defada öksürmüştü.

Etrafına bakınan Baji, aradığı arkadaşlarını göremeyince Chifuyunun bi bar sandalyesine oturmasını sağlayıp kulağına doğru eğildi.

"Ben arkadaşlara bakıp geleceğim. Burada bekle, birkaç dakikaya gelirim." gürültülü ortamda zar zor duyulan sesi ile konuşmuş, kalabalığın arasına karışıp kaybolmuştu Baji.

Odaları kontrol ederken öpüşen çiftleri yakalamasıyla söverek açtığı kapıları geri kapatıyordu. Cebindeki telefonu çıkarıp Mikeye mesaj attı. Sadece neon ışıklarının aydınlattığı koridorda aydınlık bi yer bulma umuduyla üst kata çıkacaktıki bileğine yapışan eller ile kendisini uzun karanlık koridorda sürüklenirken bulmuştu. Suratına çarpan soğuk hava ile dışarı çıktıklarını anladı. Elini tutan ellerin kimin olduğunu fark etmesiyle sesini çıkarmadan onuda beraberinde sürüklemesine izin verdi. Ağaca sert bir şekilde yaslanması ile üstüne yapışan bedenden ve dudaklarına kapanan dudaklardan içki kokusunu ve tadını çok net bir şekilde almıştı.

Sarhoştu. Kendinde değilken onunla mantıklı bir şekilde konuşmaya çalışması olanaksızdı.

Boynuna sarılan kollar ve saçlarını karıştıran elleri hissederken ellerini beline koydu ve kendini onu öpücükleriyle kutsamasına izin verdi. Ona hala dargın olsa da değer verdiği sarhoş ve üzgün birinin öpücüğünü karşılıksız bırakamazdı. Günlerdir küs olmanın acısını çıkartıyorlardı.

Onu yere ittirmesiyle neye uğradığını şaşıran Baji kucağına oturup onu öpmeye devam eden Kazutoraya nasıl karşılık vermesi gerektiğini bilmiyordu. Kazutora üzerindeki hırkadan kurtulur kurtulmaz dudaklarına ardındanda boynuna gömülmeye devam etti. Durmak bilmeyen elleri Bajinin pantolonunun kemerini bulduğunda Baji onu bileklerinden yakalayıp durmasını söylemişti. Kazutora onun söylediklerini dinlemiyordu bile. Bajinin üzerindeki tişörtü beline kadar sıyırmasıyla Baji kendini kaptırmış olan Kazutoraya sesini yükselterek sımsıkı tuttuğu kollarıyla karşılık verdi.

"Yeter. Sarhoşsun." Kazutora kıkırdayarak üzerine eğilip elini çıplak teninde gezdirdi.

"Sen de bunu istemiyor musun zaten? Sana istediğini veriyorum işte." dudaklarına eğilen dudakları engelleyerek üzerinde oturan Kazutorayı ittirdi ve ayağa kalktı.

"Bu şekilde olmaz." diye mırıldanarak üzerini düzeltti Baji.

"Nasıl olması gerekiyor?" boynuna dolanan kollar ile yanaklarını öpüp boğazına gömülen Kazutorayı kendine getirmeye çalıştı. Çocuk ıslak rüyasını canlı bir şekilde yaşayarak transa girmişti sanki.

"Durur musun artık? Seni şuraya yatırıp becersem hiç sesin çıkmayacak gibi. İlişkimizin daha özel olmasını istiyorum. Bu şekilde değil. Bilincin yerinde değilken değil." hala dudaklarına açlıkla bakmakta olan Kazutorayı kollarından tutarak kendisine bakmaya zorladı. "Şu an sadece bedenimi istiyorsun. Beni değil."

Bir şeylerin yanlış gittiğini hissediyordu Baji. Normal ve uygun bi zaman da aşık olduğu insan ona böyle yaklaşsa kesinlikle karşılık verirdi. Fakat Kazutora sarhoştu ve onunla özel ve mutlu anlarını bilinci ayıkken yapmak istiyordu. Aralarındaki her şeyi çözmüşlerken. Onu yalnız bırakıp bencillik yaptığı için hala çok kırgındı.

Sinirle soluyan Kazutora, kafasında dönen karmaşık düşünceleri anlamlandıramıyor, mantıklı düşünemiyordu. Şu an Kazutoranın tek istediği onu bir an evvel buraya yatırıp becermesiydi fakat Baji bunu istemiyordu. Bu şekilde olmamalıydı.

Dudakları titreyen Kazutoranın, ona bir yumruk savurmasıyla geriye doğru sendeledi Baji. Patlayan dudağını silerken, başını kaldırdığında Kazutoranın arkasını dönerek eve girdiğini fark etti ve soğuk bahçede onu tek başına bıraktı. Derin bir nefes verip boş sandalyelerden birine oturarak bir sigara yakmış, içinde biriken ve nefes aldıkça batan sıkıntılara sigaranın bile iyi gelmediğini fark edip kendisini evin içine atmıştı. Son anda aklına gelen şey ile koşarak ilk geldikleri yere gitti. Fakat insan kalabalığı arasında aradığı kişiyi bulamayarak dağınık eşyalar ve içki şişeleri ile dolu evde turlamak dışında elinden bir şey gelmedi.

Sonunda ön kapıdan kendisini dışarı atabildiğinde Mikeynin mesajına hala cevap vermediğini fark edip söverek yönünü değiştirdi. Karşısında gördüğü manzara donup kalmasına neden olmuştu. Chifuyu, koluna girdiği Takemichinin bir banka oturmasına yardımcı olurken, cebinden çıkardığı telefon ile bi yerleri arıyordu. Yanlarına yaklaştığında oldukça endişeli olduğunu fark ettiği sarışın çocuk, zümrüt yeşili gözlerini sokak lambasının aydınlattığı dar alanda Bajinin suratına dikti. Take, başını ellerinin arasına almış şişmiş gözlerle boşluğa bakıyordu, yüzü yara bere içindeydi. Chifuyu önüne eğilip omuzlarından tutuyor ve sakinleştirmeye çalışıyordu.

"Chifuyu? Her şey yolunda mı?" Takemichiye yönelttiği bakışlarını Bajiye çevirdiğinde sinirli olduğunu fark etti. Çömelmiş olduğu yerden kalkarak ona doğru yürüdü.

"Takemichi iyi değil. İçkili insanlar ona sataşıp hırpalamış. O an yanında değildim çünkü seni arıyordum, Baji." Bu sabah neşeyle parlayan yeşil gözleri, şu an kapkara olmuştu sarışın çocuğun. İçinde biriken öfkeye hakim olmaya çalışıyordu. "Buraya beni getirdin ama öylece bırakıp gittin ve saatlerce geri gelmedin. Arkadaşım hırpalanıyor ona yardımcı olamıyorum ve-" hayal kırıklığı ile dolu gözlerini başka yöne çevirdi. "Eğer sevgilin ile yiyişeceksen lütfen beni bir daha yanında getirme."

Dün akşam arkadaş olabileceklerini söylediğini hatırladı Baji.

Yutkunmakla yetinmişti. Kelimeler dilinin ucuna geliyor, ama onları birleştirip konuşamıyor bile. Bi gecede bissürü şey yaşamış gibi hissediyordu. Gelen taksi ile Takemichiyi yavaşça yerinden kaldırmış ve koluna girerek arabaya binmesine yardımcı olmuştu. Kapısını örterek Bajiye hiç bakmadan kendi koltuğuna oturacağı sırada Bajinin sesini işitti Chifuyu.

"Her şey üst üste geldi ve hayatım tepe taklak oldu. Onu kıramadım ve durdurmaya çalıştım. Seni unutmadım, Chifuyu. Geç kaldığım için üzgünüm." açtığı kapı ile duraksarken zümrüt yeşili gözlerini Bajinin kahverengi gözlerine çevirerek birkaç saniye öylece baktı.

"Sadece arkadaşlarını önemsediğine inanmıştım. Hata etmişim." kendisini arabanın içine atıp kapıyı kapattı. Giden araba ile Baji öylece bakarken bu gecenin tüm karanlığının üzerine çöktüğünü düşündü. Ne kadar çabalarsa o kadar çukura batıyordu sanki. İki yanında boşlukta süzülen kolları ve mahvolmuş ruhu ile, çoktan kaybolmuş arabaya dalgın gözlerle bakıyordu. Soğuktan üşüyen bedenini kolları ile sarmalayarak öylece bilmediği yere doğru yürümeye başladı. Gecenin geri kalanını yok olmayı dileyerek geçirecekti.








red strings of fate | bajifuyu Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin