Soğuk bankın üzerine oturdu. Rüzgarın savurduğu saçları ile kulaklarında uğuldayan rüzgarı dinledi.
Yalnız hissediyordu ama sorun değildi. Yalnız olmaya alışkındı. Kötü ya da yeni bir şey değildi onun için.
Aklına Chifuyu gelince onu düşündü. Garip ve içe dönük sessiz bir çocuktu. Bir kalem kadar düz olan dudaklarının kapladığı sarı perçemlerle dolu suratını düşündü. Bakışları bir kediyi andırıyordu. Benzettiği şey ile gülümsedi kara kaşlı çocuk. İçindeki karanlık dünyasını aydınlatmış, gülümsemesini sağlamıştı sanki Chifuyunun yüzü.
Düşüncelerle kaplı puslu zihnini dağıtmak için gözlerini diktiği denizden ayırarak ayağa kalktı Baji. Belki de onu neşelendirecek içindeki karanlığı dağıtacak farklı şeyler bulmalıydı. Sakinliğe ihtiyacı olduğunu hissetti. Eve gitmek ve ailesinin soracağı bi ton sorularla uğraşmak istemiyordu. Odasında bile bulamadığı huzuru, okulun kütüphanesinde bulabileceğini düşündü. Tozlu raflarla kaplı geniş alan kendisini dış dünyaya bağlayan içinde kaybolduğu karanlıktan kurtarıp başka dünyalar ile huzur bulmasını sağlayan bi yerdi. Dolaplarla kaplı sessiz koridorlardan geçip, bu saatte kimse olmaz umuduyla kütüphanenin geniş kapısını araladı. İçeride üç ya da dört öğrenci vardı. Kendini kitaplarla kaplı rafların arasına atarken en sevdiği bölüme gitmek istedi.
Parmaklarının ucuna değen bi tür dikkatini çekmiş, alıp okuma ihtiyacı hissetmişti. Açtığı gibi burnuna yayılan mürekkep kokusu, gülümsetmişti. Mangaları bu yüzden seviyordu. Onu bambaşka dünyalara sürüklüyor, sevdiği karakterlerden çok şey öğreniyordu. Seçtiği birden fazla mangaları bi masaya koyup hepsini sırayla okuyabilmek için oturup okumaya başladı. İnce uzun parmakları sayfalarda dolanırken, tanımadığı birinin sesi doldurdu kulaklarını.
"Bu shounen kategorisi mi?" dalmış olduğu mangalardan ayırabildiği kahverengi gözlerini yanında oturan bedene dikmesiyle toslaması bir olmuştu. Dün aynı evde bulunduğu ve kabaca davrandığı için onu tersleyen çocuk, yanı başındaydı.
"Sanırım. Birkaçı dikkatimi çekince bakmak istedim." diye belli belirsiz yanıt verme ihtiyacı hissetmişti Baji. İlgisini çeken konularda kim olursa olsun konuşmadan yapamıyordu. Sarışın çocuk onun cevap vermesini beklemiyormuş gibi şaşırmış ifade ile baktı. Önünde bulunan manga yığınına doğru eğildi.
"Bunu daha çok seversin bence." sarı saçlardan yayılan vanilya kokusu ile, dikkatini bölen çocuğa bakmamaya çalışarak uzattığı mangaya odaklanmaya çalıştı Baji.
Çok güzel kokuyor. diye belli belirsiz düşünmeye engel olamadı.
Elinde tuttuğu mangayı incelerken, ona inanamayarak baktı. "Bunu sevdiğimi nerden anladın?" diye belli belirsiz mırıldandı. Sarışın çocuk tebessüm ederken elini saçlarına daldırarak önüne döndü.
"Hemen hemen bütün mangaları okumuş sayılırım. Seninde ilgini çeken türlere göre neyi sevebileceğin hakkında tahmin yaptım. Ben de bu türleri okumayı severim çünkü."
"Kütüphaneye gelip çizgi romanlar ve mangalardan başını kaldıramayan tek benim sanıyordum ben de." diye mırıldandı Baji.
"Gerçek dünyadan uzaklaşmamı sağlıyorlar." diye mırıldanarak zümrüt yeşili gözlerini başka yöne çevirdi çocuk. "Gerçek dünya ve onun saçmalıklarından sıyrılmamı sağlıyorlar." Baji duydukları ile hislerinin ne kadar benzer olduğunu fark edip birkaç dakika sessiz kalmayı tercih etti. Diyecek bir şey bulamıyordu. Beyni son iki gün içerisindeki yaşadıklarının sebebinin bu çocuk olduğu gerçeğini zırvalasa da, aslında onun hiçbir suçu olmadığını biliyordu. Bu saçmalığa o da katlanmak durumunda kalmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
red strings of fate | bajifuyu
FanfictionJaponyada yıllar içerisinde artan depresyon ve intihar oranları gelecekteki nüfus kıtlığına sebep olmuş, Yukari yasasının yürürlüğe girmesine neden olmuştur. Ülkenin genç bireyleri, 18 yaşlarına girince evlenecekleri eşlerinin kim olduğuna dair bild...