13;"Life as I know it, wasn't always this way, Once I found my second soul."

466 61 49
                                    

Burnuma dolan yemek kokuları ile gözlerimi aralayarak etrafı izledim. Perdelerden içeri sızan güneş ışıkları odayı aydınlatırken mutfaktan gelen sesler ile duraksadım.

Evimde biri mi vardı? Yıllardır yalnız yaşadığım evimde yalnız olmadığımı hissettiren seslerin gelmesi garipti.

Mutfağa girdiğim de uzun boylu geniş omuzlu, üstünde benim tişörtlerimden biri olan bir Bajiyi görmek beklediğim bir manzara değildi.

Aklımda beliren dün geceki anıların rüya olduğunu düşünerek güne açmıştım gözümü. Yüzümdeki şaşkın ifadeye engel olamadım.

Dikkatini vermiş olduğu ocaktan ayırıp bana doğru döndü ve pişirdiği yemeği alıp masaya koyarak benimde geçmemi söyledi.

Ne diyeceğimi bilemeyerek masaya oturup onu ve hareketlerini izledim. Yanına gelen Pekenin başını okşayıp yemeğini yemeye devam ederken onu seviyordu. Hala rüyada mıyım diye gözlerimi kırpıştırmaya devam ettim.

"Bir şeyler ye, Chifuyu." düşüncelerimi bölen tok sesi ile, dalgın ruh halinden çıktım.

Soğuk ormanda gezerek şifayı kapmış ve zayıf düşen bedenim ile hastalanmıştım. Saatlerce kapımı çalan Bajiye hasta ve baygın bir halde söylenerek kapıyı açmıştım.

Bana baktığı ve ateşimi ölçtüğü anlar zihnimde canlandıkça kızarmadan duramadım. Baji Keisuke sert görüntüsüyle kolay kolay hiçbir şeye taviz vermezdi ama dün gece beni saatlerce kapıda beklemiş ve hasta olduğumu anlayınca da tüm gece benimle ilgilenmişti.

Gördüklerimin rüya olmadığını anlamak ve onu sabah evimde görmek mutlu hissetmemi sağlamıştı. Gülümsedim ve yemeğimi yemeye başladım.

"O gün için üzgünüm. Senden izin almadan böyle bir şeye kalkışarak hata ettim. Tüm bunlara hemen kanmış olmam da benim aptallığımdı."

O gün için defalarca kez özür dilemiş yaptığı şeyin nasıl aptalca olduğunu söylemişti ama bu durum bozulan psikolojimin etkisiyle düşüncelerimin değişmesinede yol açmıştı. Daha önce hiç öpülmemiştim ve hiç beklemediğim bi an da ilk öpücüğümü böyle almış olmak içimdeki patlamaya hazır tutkuyu hissetmeme neden olmuştu.

Onun hakkında nasıl hissettiğimi bilmiyordum ama öpüşürken düşündüğüm tek şey öpücüğün zehirli olduğuydu. Tüm vücudunuzu uyuşturup sizi anın akışına bırakıyordu.

"Kazutoranın yeterince sorun çıkardığının farkındayım. Onunla aramızdaki sorunları hala çözebilmiş değiliz. Beni çok kırdı. O beni kırdıkça da ben seni kırdım. Zincirleme döngü gibi." diye mırıldanarak elleriyle yüzünü ovuşturdu. Sebep olduğu sorunlardan yeterince utanıyordu ama bu onun suçu değildi. Dolaylı yolla buna sebep olmuştu.

Ellerini yüzünden çekmiş olduğunda boşluğa dalan dalgın kahverengi gözleri izledim bi süre. Kafamda gezinen fikirler arasından en mantıklı olanını seçmeye karar verdim. Bunu ona söylemeliydim.

Şu an benim ne hissettiğimden çok onun ne hissettiği ve hayatını Kazutora ile nasıl düzene koyacağı önemliydi. Ben sadece yanlış atanan eşiydim. Yutkunarak çatalımı masaya bıraktım ve bakışlarımı ona diktim.

"Aklımda bir fikir var. Ne kadar mantıklı bilmiyorum ama eğer istersen bunu deneyebiliriz." soran gözlerle baktığında devam ettim. "Bu yaptığın şey, yani o.. öpücük."

Bunu dile getirmesi bile çok zordu.

"Geçici bir çözüm sadece. Ama bunu kalıcı hale getirebiliriz. Sen hükümetin gözüne çarpmamak ve ikimizinde ceza almaması için bunu uyguladın ama böyle yaparak aynı zamanda isteklerini kabul etmiş oluyoruz ve bu durumda Kazutoranın canı yanıyor. Bu eşleşmeyi bozabilmemiz için benimle hiç anlaşamadığını ve bu eşleşmenin yanlış olduğunu onlara göstermen gerek. Böylece eşleşmenin yanlış olduğunu anlayacaklar ve eşleşmemiz bozulacak. Sen de Kazutora ile tekrar bir araya gelebileceksin."

Tek nefeste söylediğim şeylere tepkisini ölçmek için dudaklarımı birbirine bastırıp ona doğru baktım ama kahverengi irisler hiçbir şey söylemiyor, ifadesiz bir surat ile öylece beni dinliyordu. Devam ettim.

"Araştırmalarıma göre eşleşmenin doğru olduğunun anlaşılması veya bozulması için en az 6 ay gerekli. Eğer bu 6 ay içerisinde onlara bu eşleşmenin yanlış olduğunu kanıtlarsak eşleşmelerimiz bozulur ve bana başka birisi atanır. Kazutoranın da eşleşmesi otomatik olarak bozulur."

Dudaklarını dişleyerek geçen saniyeler boyunca düşünüp olabilecek ihtimalleri kafasında tarttı.

"Peki bu 6 ay boyunca yanlış eşleşmiş olduğumuzu onlara nasıl kanıtlayacağız?"

Kısık gözler ile gülümseyerek konuştum. "Tıpkı ilk tanıştığımız zamanki gibi bana kaba davranman gerekecek."

"Ne?"

"Bana çok kötü davranmalısın ki onları uyumlu olmadığımıza ikna edebilelim. Eşleşmenin bozulmasının tek yolu bu." yutkundu ve sertçe dışarı verdi nefesini.

"Chifuyu, 6 ay boyunca sana kötü davranıyormuşum gibi yapamam."

Kıkırdadım. "Sorun değil, Baji. Sen bana kötü davransan da ben bunun yalan olduğunu bileceğim. Endişe etme."

Kahverengi gözleri sevgi ile parıldamıştı. Dün geceki bakışların aynısıydı. Birbirimizi ilk gördüğümüz andan şu ana kadar aslında ön yargılı yaklaştığını ve birbirimiz ile iyi anlaşabileceğimizin farkına varmıştı. O düşünceli bakışları ile boşluğa dalmışken oda da sessizlik hakim olmuştu.

"Yapamam." dakikalar sonra ağzından çıkan cümleler ile bakışlarımı ona odakladığımda kasılan yüz hatları netti.

"Baji, Kazutorayı daha fazla üzmek istemiyorsun, değil mi? Onunla olmak istemiyor musun?" yönelttiğim soru ile parmaklarını sıkıca birbirine kenetledi, eklemleri bembeyaz olmuştu.

"İstiyorum." diye mırıldandı.

"O zaman bunu yapmak zorundayız. Eşleşmenin bozulması ve bundan kurtulmamızın tek yolu bu." gözlerini kapatıp başını eğdi. Düşünceleri arasında boğuşuyormuş gibiydi.

Göz kapaklarını yeniden araladığında irislerime dikilen gözler de pişmanlığa benzeyen şeyler görmüştüm ya da bana öyle gelmişti.

"Onu üzmek istemiyorum. Ama senide-" yarım kalan cümlesini tamamlayamadı. Duraksayarak açık kalan dudaklarını birbirine bastırdı ve öylece beni izledi. Yüzümde beliren tebessümle ona karşılık verdim. Her zaman çok düşünceli ve duyarlıydı.

"Eşleşmemiz bozulsa bile ben her zaman senin arkadaşın olacağım, Baji. Her zaman senin yanında olacağım. Sen saygı duyduğum ve değer verdiğim bir insansın." sıraladığım cümleler ile gözleri parlamıştı. Omuzlarıma sarılan geniş kolları hissettiğimde sarılışına karşılık verdim. Bana sıkıca sarılmıştı.

"Eş olarak bana atandığın için çok mutluyum. İyi ki seninle tanışmışım." Karnımda bir şeylerin kıpırdadığını hissettim. Nefes alış verişlerim düzensizleşmişti. Kendimi geri plana atmak belki de iyi bir fikir değildi ama onun mutluluğu her şeyden önemliydi. Sevdiği insan ile olmalıydı. Yeterince sorun çıkmıştı, artık dinlenip sevgilisiyle huzurluca yaşamalıydı.

red strings of fate | bajifuyu Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin