Ellerimi öpme işlemini bitirdiğinde ıslak avuçlarımı kendi kemikli yüzüne koyup elini ona yasladı. Bu hareketine gülümsemeden duramamıştım.
Duş kabininde, vücudum tamamiyle çıplakken o vücudumun diğer hatlarını hiç umursamıyor, sadece yüzüm ile ilgileniyor, sadece gözlerim ve dudaklarımı göz hapsine alıp seviyor, saçlarımı okşuyordu.
Mutluluktan içinde bulunduğum durumu bile unutmuş, kendimi anın akışına bırakarak anı yaşıyordum. Öpme işlemine şişmiş göz altlarımdan burnuma kaydırmış, minik burnuma öpücük kondurarak açlıkla bekleyen dudaklarımı kavramıştı. Üst dudağımı kavrayarak geri çekildi.
Buharlaşan ve sadece su sesleri ile öpücük seslerinin doldurduğu kabinde ıslak kirpiklerinin arasından kararımı ölçerek baktı bana. Onaylayan bakışlarımı görmesiyle ikimizde birbirimizin dudaklarını parçalamak istercesine emerek yemeye başlamıştık.
Bu sırada da üzerindeki ceketle beraber tişörtü üstünden sıyırıyordum. Ayrılan dudaklarımız çok geçmeden birbiriyle tekrar buluştuğunda hiçbir şey düşünmüyor, kendimi hayranı olduğum bu insana teslim ediyordum.
Sevgiyle parlayan gözleri tek bir şeyi haykırıyordu. İncitmiş olduğu bedenimi ve kalbimi öpücükleriyle kutsamış, pişmanlığını eylemleriyle dile getirmiş olan Baji Keisuke, beni seçmişti.
Saatler önce sevgilisi ile beni enkaza çevirdikten sonra gidebilecek olan o insan, beklemiş ve yanıma ilişerek incitmiş olduğu yerleri sevgisiyle kutsamıştı.
Öpücüklerini omzum ve köprücük kemiğimle boylu boyunca ilerletirken, kemerini çözerek pantolonu ve baksırından kurtulmasını sağlamıştım. İster istemez kızarmıştım. Bunu ilk defa yaşayacaktım. Ama tüm bunlara rağmen utanmam uzun sürmemiş, sanki uzun zamandır aşık olduğum insanla bütünleşme arzusu bütün utançlarımın önüne geçmiş gibi hissediyordum.
Dudaklarımın her bir noktasına öpücükler kondururken uzun ıslak saçlarına ve omuzlarına asılmış beni kucağına almasını sağlamıştım. Sırtım soğuk fayans ile buluşurken vücudum cayır cayır yanıyordu. Onu şimdi hemen şu an da içimde istiyordum. Ama o sanki bu aceleci ruh halimi fark etmiş gibi heyecanlarıma heyecan katmak istercesine hareketlerini yavaşlatmış ve gülümseyerek jellediği parmaklarını içime yollamıştı.
Kasılarak omuzlarına tutunurken rüya da mı yoksa gerçekte mi olup olmadığımı sorguladım. Hiç olmadığı kadar gerçekti bu an. Ben omzunu dişlerken o hareketlerine devam etmiş, zamanı geldiğini anladığında da içimi kendiyle doldurmuştu. İnleyerek bedenine dahada sarıldım. Kalçalarımı avuçlayarak dengesini sağladı ve içimdeki git-gellerini yavaş yavaş arttırmaya başlarken, aldığımız zevk ile ikimizinde iniltileri birbirine karışıyordu soyunma odasında. Birinin gelip bizi böyle yakalamaması için dua ediyordum. Bu anı hiçbir şeyin mahvetmesini istemiyordum.
Uzun parmakları yanaklarım ve saçlarım arasında iştahla gidip geliyor, dudaklarımın her bir köşesini emerek vuruşlarını hızlandırıyordu. Öpücükleri arasından çıkan inlemelerim dahada hoşuna gidiyor, harekeletlerini yavaşlatmak yerine daha da artırıyordu. Vücudumun üstünde tam kontrolü sağlaması ile bu hissin verdiği şehvet dolu zevkle erimiş, nemli dudaklarını sarhoş olana kadar öpmek istemiştim.
Sonunda nefes almak için birbirine karışan nefeslerimiz eşliğinde dudaklarımızı ayırdığında içinde bulunduğum duruma inanamayarak kalın kaşların ardındaki tutkudan bayıklaşmış gözlerin sahibini izledim alnımı dayayarak ve kendime inanamadım.
Chifuyu Matsuno, bugüne kadar kimseyi bu kadar çok sevip değer vermemişti.
İçimi kaplayan ve yaşamaya değer kılan bu duygu ile baktım kahverengi gözlerin sahibine. Gözlerine baktıkça huzuru buluyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
red strings of fate | bajifuyu
FanfictionJaponyada yıllar içerisinde artan depresyon ve intihar oranları gelecekteki nüfus kıtlığına sebep olmuş, Yukari yasasının yürürlüğe girmesine neden olmuştur. Ülkenin genç bireyleri, 18 yaşlarına girince evlenecekleri eşlerinin kim olduğuna dair bild...