9;"When our lips kiss, I realize I've never felt this feeling before."

446 55 64
                                    

Birbirine karışan sıcak nefeslerimizi hissediyordum.

Teninin kokusu bir milim ötemdeydi ve yine çok güzel kokuyordu.

Yanaklarına değen kirpiklerim ve saçlarımın verdiği hisse başka bir zaman ve şartlarda olsaydı gülümseyebilirdim ama şu an hiçbir şey düşünemiyor, üstümden atamadığım şoka eşlik eden yükselen kalp atışlarım ile sadece dudaklarını kavrayan dudaklarımı hissedebiliyordum.

Dudaklarını öpmem sadece birkaç saniye sürmüştü. Üst dudağını kavrayıp bırakarak geri çekildim. Gözlerine baktığımda çözemediğim duygu vardı. Bana karşı koymuyordu. Aralanan dudaklar ve kararmış gözler ile sadece beni izliyordu.

Beklemeden devam ettim. Dudaklarını öpüyor, öpüşlerimizi hızlandırıyor, dillerimizi buluşturuyordum. Dudaklarının her bir noktasını öperek emiyordum. Hareketlerimin hızına ayak uydurmaya çalışıyordu. Ellerimi farkında olmadan yüzüne ardından saçlarına getirip karıştırdım ve öpüşümüzü derinleştirdim. Dudaklarını kendileriminkinin altında eziyor, ısırıyor, emiyordum. Bedenimi ona bastırıp vücutlarımızı birbirine yapıştırırken birbirine karışan kokularımız ile dudaklarımızın tadını her alışımızda ağzımızdan kaçan inlemeler yankılanıyordu küçük oda da.

O an hissettiğim duygu ile etrafımızdaki her şeyin yok olduğunu sadece birleşen dudaklarımızın var olduğunu düşündüm. Bu his çok başkaydı. Bütün bedenimi etkisi altına alan tutku hissi, her bir zerremi uyuşturuyordu. Kazutorayı daha önce defalarca kez öpmüştüm ama hiçbirinde bunu hissetmemiştim. Bu his hiçbirine benzemiyordu. Tüm bedenimi uyuşturuyor, göğsümü ve karnımı yakan duygular sarmalıyordu dört bir yanımı.

İçimde artan duygu ve uyuşmuş zihnim, karmakarışık duygular içerisindeydi ve ne yaptığımı bilemiyordum. İki yana serili kolları ile parmaklarını birbirine bastırıyor, saçlarıma dokunmamak için savaş veriyordu.

Nefes almasına fırsat vermiyordum. İçimde yanan duyguya yanan dudaklarımda eşlik ediyordu. Artan kalp atışlarımızı duyabiliyor, öpüşüme karşılık vermeye çalışırken ara da bir çekilen dudaklarımın üzerine fısıldıyordu. "Baji.." dudaklarının kenarına ve çenesine öpücükler kondururken duyduğum mırıltı ile dudaklarımızı yeniden birleştirdim ve öpüşlerimin arasından "Chifuyu." diye mırıldanıp kollarımla belini sararak bacaklarımızı birbirine doladım.

Kafam yerinde olsaydı yaptığım şey yüzünden kendime bir tokat savurabilirdim ama şu an hiçbir şey düşünemiyor, kendimi kaptırıyordum. Sonunda hissettiğim yoğun duygudan sıyrılıp hareketlerimi durdurabildiğimde kollarımı iki yanına koyarak geri çekildim ve ıslak dudaklarını dudaklarımdan zar zor ayırdım. Dilimi şişmiş ıslak dudaklarım üzerinde gezdirerek nefes nefese parlak yeşil irislerine baktım. Odağını kaybetmiş gözlerim ile şişmiş pembe dudaklarını, kızarmış yanaklarını izledim.

Dolmuş gözlerinden süzülen yaşlarla ağladığını fark edip tosladım. Zevkten ağladığını düşünmüştüm ama hiçbir tepki vermediğini fark edince sebebinin bu olmadığını anladım. Fazlasıyla utanmış, kızarmıştı.

Hassiktir. Ben ne yapmıştım?

Dolmuş yaşlı gözlerini görmemle ne diyeceğimi bilemeyerek özür diledim ve hızlıca ondan uzaklaştım.

Dolu gözlerini kararmış gözlerime çevirmek istemiyor, boşluğa doğru bakıyordu. Gözlerime bakmak için yeterince utanıyor gibi gözüküyordu.

Az önce ne halt yedim ben?

Kollarını ve bacaklarını birbirine sarıp uzanarak yatıyor, hiçbir şey yapmıyordu. Bense yatağın bi ucuna savuşmuş, öylece oturup boşluğu seyrediyordum.

Saniyeler dakikaları, dakikalar saatleri kovalamıştı. Ne kadar öyle durduk hatırlamıyordum. Dışarıdan içeriye yansıyan sokak lambalarının ışıkları koyu perdelerden sızarak içeriyi aydınlatıyordu sadece.

Ne durumda olduğunu bu karanlıkta çözemiyordum ama parlayan gözleri onu nasıl mahvettiğimi anlamamı sağlamıştı. Sadece bir anlık düşünce ile, ikimizide bu durumdan kurtarabileceğimi düşünmüştüm. Kafamda yankılanan tek bir düşünce vardı.

Tamam, şu an sadece sevişiyor gibi görünmeliydik.

diye bir düşünce belirmişti zihnimde. Sonra yaptığım saçmalığın ne kadar mantıksız olduğunu anlayıp kendime sövdüm. İkimizinde ceza almasını ve hayatlarımızın bundan etkilenmesini istememiştim. Benim için sorun değildi, katlanabilirdim. Ama Chifuyununda geleceğinin mahvolmasını bundan zarar almasını istememiş ona göre hareket etmiştim. Panikle hareket etmek kıçımızı ne kadar kurtarabilirse.

Duvara dönük sırtını bana doğru çevirdi ve yatakta yavaşça doğruldu. Alnına dökülen karışık saç tutamlarının ardına gizlediği bakışlarını bana değdirmek istemiyordu. Gözlerini boşluğa sabitledi. "Bunu neden yaptın?" diye kısık sesle bir cümle mırıldandı dudaklarının arasından. İçimdeki yoğun duyguları bir nefes ile dışarı atabilmek için derince nefes alıp verdim ve karşımdaki duvarı izledim.

"Dinleniyor veya izleniyor olabilirdik. Ceza almamızı istemedim. Bu riski alamazdım." diye belli belirsiz mırıldandım.

Chifuyu ellerini saçları arasında karıştırıp yüzünü ovuşturdu, boğuk sesle cevapladı.

"Bunun olması mümkün değil. Böyle bir şey olsaydı eğer insanlar bu bildirileri saçma ve anlamsız bulurdu. Bizi denemek nasıl tepki vereceğimizi ölçmek için bu yöntemi yaptılar. Sen de buna kandın." utançla tekrar bana doğru sırtını döndü. "Bunu nasıl yapabildin? Nasıl hemen inanabilirsin?" inanamayarak çıkan cılız sesiyle kızarak sövüyordu bana.

Saatler önce yaşananların şokunu hala üstümden atamıyordum bir de üstüne Chifuyunun dedikleri ekleniyordu.

Gerçekten kandırılmış olabilir miydim? Buna kanacak kadar aptal mıydım?

Sahiden kalın kafalıydım. Sikeyim.

Başımı ona doğru çevirdim. Ağlamaklı çıkan sesi içimi deşmişti. Ona doğru yaklaştığım da irkilerek geri çekildi. Duraksadım. Ona yaklaştıkça geriliyordu. Yaptığım şeyin ne gibi sonuçlara sebep olacağını yeni yeni idrak ediyordum. "Bunu yaptığına hala inanamıyorum. Çok şaşkınım." karmaşık duygular ile karanlıkta parlayan irislerini bana çevirdi. Benimde hislerim ondan farksızdı. "Bu şekilde kendimi iyi hissetmiyorum. Aramızdaki mesafeyi koruyalım." cümleler dudaklarından dökülürken ne söylemem gerektiğini bilemedim.

Sebep olduğum hasar yüzünden ne boklar yediğimi hatırladıkça günlerce kendime küfredecektim.

Saatler ilerledikçe hava aydınlanmıştı. Sabahın ilk ışıklarıyla kapıdan gelen sesi işitmiş ve açılan kapı ile hızla kendini dışarı atmıştı. Ardında aptallığı ve pişmanlığı ile bi başına kalan beni bırakarak odadan ayrılmıştı.

red strings of fate | bajifuyu Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin