Ben geldiiiim
Yorum ve vote atmayı unutmayın. İyi okumalar.
"Altı, yedi, sekiz, dokuz..."
Karanlığın içindeydim ve uzaktan uğultu gibi sesler geliyordu. Göz kapaklarımı kaldırmaya çalıştım ve o anda akciğerlerimdeki basıncı hissettim.
"On, on bir, hadi Thomas." Birden boğazımdan yükselen su ile öksürmeye başladığımda birisi doğrulmama yardım etti. Tüm suyu kustuğumda zor zor ayırt edebildim olan biteni. Birisi kollarını etrafıma sarmıştı. "İyi misin?" Batan gözlerimi açtığımda Dylan olmasını anlamam uzun sürmedi. Endişeli gözleri gözlerimde dolaşırken başımı salladım.
"Tamam!" diye Harden etrafta bizi izleyenlere bağırdığında anca fark edebildim kalabalığı. "Gösteri bitti, dağılın." Herkes yavaş yavaş dağılırken gözlerimi kapattım sıkıca.
"Midem bulanıyor." dediğimde Dylan çenemden tuttu ve endişeli gözleri ile yüzüme baktı. Oldukça korkmuş duruyordu.
"Su çok fazla yuttun. Ondandır." Başımı salladım yavaşça. Bedenimi o kadar ağırlaşmış hissediyordum ki parmağımı oynatacak gücüm yoktu. Başımı nefes nefese göğsüne yasladığımda vücudu gerildi. Kollarını daha sıkı sardı etrafıma.
"Thomas." Harden'ın sesi ile gözlerimi açıp bana bakan gözlerine baktım başım hâlâ göğsündeyken. "Ambulansı arayayım mı? Dylan kalbinin attığını söylediği için arama..."
"Hayır, hayır." diye kestim lafını. Öksürdüğümde biraz daha su çıktı ağzımdan. "Buraya en yakın babamın hastanesi. Anında haber uçar ona. Herkes tanıyor beni."
Dylan ıslak saçlarımı yüzümden çekti yavaşça. "Emin misin?" Başımı salladım. Elimle yüzümü sıvazladım.
"Biraz oturalım böyle, toparlarım ben." Başını sallarken başımı tekrar göğsüne yasladım. Oldukça korkmuş olmalı ki o da yanağını saçlarıma yasladı. Oturmaya başladık öylece. Vücuduma vuran soğuk bulanık bilincimi yavaş yavaş açıyordu.
"Yüzme bilmiyor musun?" diye fısıldadığında başımı salladım.
"Bilmiyorum." Islak saçlarımı okşamaya başladığında sesimi çıkartmadım.
"Bilseydim tutardım seni, çok üzgünüm."
"Kendi kendime düştüm önemli değil." Saçlarımdan öptüğünü hissettim, bir şey demedim. Bana cidden değer veriyordu ve oldukça korkmuştu. Onu tersleyecek değildim, yanlışlıkla olmuştu zaten.
"Kalkalım mı? Üşüme, hava soğuk." Başımı salladım.
"Bu gece otelde kalacağım." Gözlerimi açıp gözlerine baktım. "Babamla muhattap olmak istemiyorum." Kaşları çatıldı hafif, dediklerimi tartıyor gibiydi.
"Otele gitme, gece bir şey falan olur. Bana gidelim." Bir süre gözlerine baksam da başımı salladım. "Kalkabilecek misin? Yardım edeyim mi?"
"Kalkarım." Kollarından çıktım ve Harden kolumu tuttu. Ayağa kalktığımda dönen başımla yalpaladığımda kolumdan tuttu.
"Hey, hey." Kolundan sıkıca tutup gözlerimi kapattım ve başımı omzuna yasladım.
"Biraz daha oturalım mı?" diye fısıldadığımda kollarını bacağımın altından geçirdi. "Dylan ne yapıyorsun?" Beni kucağına alıp yürümeye başladığında şokla gözlerine baktım. "Birisi görecek." diye fısıldadım.
"Arka bahçeden çıkıyoruz, Harden kapıyı aç." Başımı omzuna yasladım tekrar.
"Belini incitirsin." dedim ama umursamadan yürümeye devam etti. Evin bahçesinden çıktık.
Harden arabanın kapısını açtığında ön koltuğa bıraktı beni yavaşça. Kemerimi bağladım. O da sürücü koltuğunda bindiğinde kaldırımda bizim gitmemizi bekleyen Harden'e el salladı ve yola çıktık. Başımı koltuğa yaslayıp gözlerimi kapattım.
"İyi misin?" Dikiz aynasından arkayı kontrol edip sola döndüğünde başımı salladım. Gözleri anlık beni bulduğunda gözlerine bakmaya devam ettim. Çok ciddi duruyordu ve hâlâ endişeli. Ellerinin hâlâ titrediğini görüyordum.
"Sen iyi misin?" diye fısıldadım. "Ellerin titriyor dakikalardır." Titreyen tek elini saçına daldırdı.
"Sadece..." Gözlerini kırpıştırdı kendine engel olmak ister gibi. "Çok korktum. Boğuldun zannettim. Sana bir şey oldu zannettim." Galiba ölüm korkusu gibi bir şey vardı onda. Hâlâ bu kadar korkmasına bir anlam veremiyordum çünkü. Gözlerimi tekrar kapattım ağırlaşan göz kapaklarımla.
Evine geldiğimizde, arabayı bahçeye park etti ve hızla indi aşağı. Önüme gelip kapıyı açtı. "Yardım edeyim mi?" Olumsuz anlamda başımı salladım.
"Ben yürürüm." dedim ve ayağa kalkar kalmaz tekrar aynı durumu yaşadığımda derin bir nefes aldı.
"Niye inat ediyorsan." Kolunu belime doladı yavaşça. Gözlerim kapalı ona yaslanarak yürümeye başladım. Dengem alt üst olmuştu.
Evine girdik ve odasına çıkmaya başladık direkt. Kapıyı açıp ışığını yaktı ve koltuğuna oturttu beni. Islak kıyafetlerim yüzünden donuyordum ve tüm vücudum titriyordu. Kısık sesli bir küfür savurup hızla giysi odasına gittiğinde gözlerimi yorgunlukla yere indirdim.
"Uyudun mu?" Sesiyle kendime gelip öne düşmüş başımı kaldırdım ve gözlerimi zar zor açıp gözlerine baktım. "Kaldır kollarını." Üstümdeki tişörtü çıkarttığımda kendi uzun kollu kıyafetini giymeme yardım etti. Ardından önümde diz çöküp pantalonumun kemerini çıkarttı.
Bacaklarımdan sıvayıp onu da çıkarttığında gözlerimi kaçırdım. "Üşütürsün, bunu da çıkartalım."
"Ben şey yaparım." dediğimde iç çamaşırını ve eşorfmanı bana uzatıp arkasını döndü. Hızlıca ıslak çamaşırımı çıkartıp kurusunu giydim ve eşorfmanı da geçirdim altıma. Bana geri döndü ve elimden tuttu. "Gel." Beni yere oturtup çekmeceden kurutma makinesini çıkarttığında sesimi çıkartmadım, yine. Yatağa oturduğunda sırtımı dizlerine yasladım ve saçlarımı kurutmaya başladı. Oldukça sessizdi.
"Kurudu." diye fısıldadı. Ruh halinin neden birden bu kadar düşüşe geçtiğini bulamamıştım. O ayağa kalkıp tekrar çekmeceye giderken ben yatağa uzandım yavaşça. Üstüme örtüyü çektiğimde yanıma yattı, gözlerime bakmaya başladı.
"İyi misin?" Gözlerime bakarken başını salladı ama ne kadar kötü olduğunu görebiliyordum. "Bir şey oldu sana." dediğimde sertçe yutkundu. Sessiz kaldı bir süre. Canını acıtan bir şeylerin olduğunun farkındaydım.
"Yüzmekten nefret ederdim beş yıl öncesine kadar. Bilmiyordum da." diye mırıldandı. "Ablam çok severdi. Sürekli bana öğretmek istediğini hatırlıyorum, ama inat ederdim. Kabul etmezdim." Gözlerinin yavaşça doluşunu izlediğimde yavaş yavaş zihnimde şekillenmeye başladı ne diyeceği.
O yüzden o kadar çok korkmuştu bugün.
"Bir gün okyanus kenarına yüzmeye gittik, ikimiz. Boş bir yerdi ve orayı çok seviyordu. Çok açıldı, gözden kaybolduğunda yüzme bilemediğim için onu kurtaramadım." Gözünden bir damla düştüğünde dolu gözlerimle ona yaklaştım ve sıkıca sarıldım. Başını göğsüme koyduğunda, sıcak göz yaşları üstümü ıslatmaya başladı.
Şimdi benim de canım çok acıyordu.
:(
Yorum ve vote atmayı unutmayın. Sonra görüşürüz.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
sometimes all I think about is you [bxb] •dylmas [Tamamlandı]
FanfictionOkulun popüler çocuğu Dylan, okula yeni gelen Thomas'a her geçen gün kendini daha da kaptırırken ne yapacağını bilmiyordu.