STAY -41-

666 55 87
                                    

Biz geldik aşklarım.

Yorum ve vote atmayı unutmayın. İyi okumalar!















Gördüğüm rüyanın etkisiyle hızla gözlerimi açtım. Yatakta doğrulur doğrulamaz odanın kapısı açıldı ve ıslık çalarak Dylan girdi içeri.

Bende durdu gözleri. Tere bürünmüş vücuduma bakarken yatağa oturdu. "Ne oldu?" Sesi hafif şüpheciydi.

"Uyuyordum." Kötü bir rüya görmüştüm. Dylan gidiyordu, babam gay olduğumu öğreniyordu ve bir daha istemiyordu beni. Yanlız kalıyordum.

"Niye terledin?" Saçımı geriye taradı, ardından dudaklarını yaklaştırdı kulağıma. "Yoksa ıslak rüyalarla mı meşguldün?" Bir şey demeden ifadesizce yorgana bakmaya devam ettim. İki hafta sonra gidecekti ve ben şimdiden yanlız hissetmeye başlamıştım. Parmağını yanağıma sürttüğünde ittim elini sertçe.

"Git başımdan." Güldü.

"Utanıyor musun?" Gözlerine baktım.

"Siktir git." Gülerek elini boynuma sürttüğünde ittim elini. Bulaşmaya devam ettiğinde gözlerim dolmaya başladı. Ne hissettiğimi bile bilmiyordu. Titreyen gözlerimi gözlerine çıkardığımda durdu. Ardından onu yine ittiğimde yüzündeki gülümseme silindi.

Ellerimle yüzümü kapattım. "Hey, sorun ne?" Kollarını etrafıma doladığında itmeye çalıştım tekrar onu ama izin vermedi. Ellerimi yüzümden zorla çekip gözlerime baktı. "Gel buraya." Başımı omzuna çektiğinde kollarımı ona sardım gevşekçe. Sessizce ağlamaya devam ettiğimde saçlarımı okşadı o da.

Babama Paris'te yaşayacağım desem anlardı çünkü Dylan'ın oraya gideceğini en başından beri biliyordu. Ne onu burada tutabilirdim, ne de ben gidebilirdim. Babam hiçbir zaman beni onaylamayacaktı. Hiçbir zaman birbirimize sahip olamayacaktık.

"Bana söz vermiştin." dedim dişlerimi sıkarak ağlarken. Dudaklarımdan bir inleme döküldü.

"Thomas sorun ne?" diye korku dolu sesi doldurdu kulağımı. Kesik birkaç nefes çektim içime. Bana benimle evleneceği hakkında söz vermişti. Giderse bunu nasıl yapabilirdik?

Sustum, sessizce ağlamaya devam ettim kollarında. Oraya gidecekti ve biz bir ay sonra ayrılacaktık. Hep öyle olmaz mıydı zaten? Mesafe ilişkileri her zaman aynı sonuçlanırdı ve bizimkisi de bundan farklı bir şeymiş gibi durmuyordu.

O çok özgürdü. Onu destekleyen bir babası vardı. Hiçbir zaman onun gibi olamayacaktım. Zorunlu olduğum bir hayatı yaşayacaktım ve sevdiğim kişiye asla ulaşamayacaktım. Özgür değildim.

Kollarından çıkıp kalktım yataktan. Kolumun tersi ile göz yaşlarımı sildim. "Thomas nereye?" Ceketimi giydim ardından. Ona kalmasını söyleyemeyecek kadar acizdim. "Thomas!" Odasından çıktım. Ardından merdivenleri indim hızlı adımlarla.

Kapıyı açtığımda kolumdan tuttu, kendine çevirdi beni. Endişeli bakıyordu. "Dediklerime mi alındın?" Olumsuz anlamda başımı salladım. "Sorun ne o zaman?"

"Ayrılalım." dediğimde güldü. "Bu sefer ciddiyim."

"Hayır değilsin." Kolumu çektim ondan.

"İki hafta sonra gidiyorsun zaten. Uzak mesafe ilişkisi yürümez. Biliyorsun." Gözlerini kırpıştırdı.

"Gideceğim için mi üzülüyorsun?" Bir anda durdu algılarım, birkaç saniyelik de olsa reddedemedim.

"Hayır, bu senin hayalin." dedim. Elimi tutmaya çalıştığında geri çektim. "Birlikte olursak önünü kapatacağım. Uzakta olacağız ve bana bağlı olmanı istemiyorum."

sometimes all I think about is you [bxb] •dylmas [Tamamlandı]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin