Hikayeyi üçe mi bölsem bilmiyorum. Belki de bölmem, devam eder böyle.
Yorum ve vote atmayıunutmayın. İyi okumalar.
"Böyle giderse kimyadan kalacaksın." diye fısıldadı bana doğru eğilip iki soru dışında boş kağıdıma bakarken. Derin bir nefes verdim. Gram anlamıyordum. "Anlattım o kadar dün gece."
"Nereye anlattın, oynaşmadık mı şerefsiz?" Gülecek gibi oldu ama kendini toparladı. Dudaklarını birbirine bastırıp yüzüme baktı.
"Aklın fikrin oynaşta olduğu için hatırlamıyorsun bile." Omzumu silktim. Kalemi dudaklarıma bastırdığımda aklıma bir şerefsizlik geldi. Onun kıskanması hoşuma gidiyordu.
"Kalmam." dediğinde kaşları çatıldı. Kimya hocasını gösterdim. "Alternatifim var." Kaşları daha da çatılırken yüzüne binen öfke ile sertçe yutkundum. Anında pişman olma kesinlikle benim için icat edilmiş bir sözdü. "Şaka yaptım." Dişlerini sıkarken kağıdımı önümden bir hışımla çekip aldı ve sinirle doldurmaya başladı. Korkuyla onu izledim.
Bitirdiğinde önüme koyup, daha doğrusu neredeyse fırlatıp kendi kağıdını aldı, ayağa kalktı ve hocaya teslim edip sinirle çıktı sınıftan. Homurdanarak yüzümü sıvazladım. Sadece şaka yapmıştım, Dylan'ın sinir hastası olduğunu göz önünde bulundurmayarak.
Kağıdımı verip ben de sınıftan çıktım ve arkasından yürümeye başladım hızlıca adımlarımla. Ona yetiştim. "Dylan." Spor salonuna girdi kapıyı çarparak. Arkasından ben de girdim. "Şaka yaptım." dedim kapıyı sakince kapatıp.
"Şakanı sikeyim!" diye bağırdığında derin bir nefes çektim içime. Tamam, o aşırı kıskançtı.
"Abartıyorsun."
"Abartıyor muyum?" Şokla bana baktı. "Ne zaman böyle bir şaka yaptım sana?" Bir şey bulamadım söyleyecek.
"Çok kıskançsın." diye homurdandım.
"En başında göz önünde bulunduracaktın onu." dedi. Gözlerimi devirdim. Cidden bunun yüzünden kavga ediyorduk.
"Uzatma da barışalım." dedim derin bir nefes alarak. Alayla güldü, yüzüme baktı.
"Bari birazcık samimi ol." Elini salladı. "Özür dile falan mesela." Gözlerimi devirdim. Ona gelince ağzıma bile sıçması serbestti ama ben küçücük bir şaka yapınca suçlu oluyordum.
"Şaka gibisin ya." Arkamı dönüp bu sefer ben uzaklaşmaya başladım ondan. Spor salonundan çıkıp kapıyı kapattım ve koridorda yürümeye devam ettim. "Gerizekalı." Delirtiyordu beni saçma sapan kıskançlık nöbetleri. Kafayı yiyecektim.
"Sorun ne öfkeli civciv?" diye Elliot'un arkamdan sesi geldiğinde ona döndüm yavaşça. Dişlerimi sıktım hitap şekliyle.
"Bana öyle seslenirsen yüzünü yumruklarım." Gergince gülerken ellerini havaya kaldırdı. Korkmuş gibi duruyordu.
"Dostum, Dylan ile mi kavga ettin?" Yüzüm yumuşarken başımı salladım, yanıma birkaç büyük adımda gelip kolunu omzuma doladı ve yürümeye başladık bahçeye doğru. "Kafanı dağıtacak bir yöntem biliyorum." Okuldan çıktık ve iki binanın arasında kalan kuytu boşluğa ilerletmeye başladı bizi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
sometimes all I think about is you [bxb] •dylmas [Tamamlandı]
FanfictionOkulun popüler çocuğu Dylan, okula yeni gelen Thomas'a her geçen gün kendini daha da kaptırırken ne yapacağını bilmiyordu.