Biz geldiiiik
Yorum ve oy atmayı unutmayın. İyi okumalar!
Bunu yaptığımıza inanamıyordum. Dylan dirseğini masaya yaslamış, başını da eline koymuştu ve bana bakıyordu. Önümde aile cüzdanı vardı ve korkmaya başlamıştım. O ise umursamadan imzayı atmıştı bile. Benim ise yeni yeni götüm tutuşmaya başlamıştı.
Başımı tekrar ona çevirdiğimde derin bir nefes aldı. Dudakları kıvrıldı ardından. "Beni nikah masasında terk mi edeceksin bebeğim?" Yanımızdaki, evlenme işlemini yapan kadının dudakları kıvrıldı yine, gülmemek için kendini zor tuttu. Geldiğimizden beri ikimize içten içe gülüyordu. Utanıyordum istemsizce.
"Babam çok kızar mı?"
Harden ve Orlando derin bir nefes aldı aynı anda oturduğu yerden. "Kanka salak mısınız siz, kafanıza nereden esti evlenmek?" Onlara baktım. Dylan omzunu silkti. Babasından dayağı yiyecekti muhtemelen ama dünya yansa umursamazdı, öyle birisiydi sevgilim.
"Sanane beynine soktuğum." Orlando gözlerini devirdiğinde Dylan masadaki suyu kafasına fırlattı. Görevli kadına baktım tekrar. Onu da oyalıyor olmalıydım.
Beni anlamış gibi konuştu. "Acele etme, siz son çiftsiniz. Bekleyebilirim. Mesai saatimin bitimine kadar." Başımı salladım. Dudaklarımı birbirine bastırdım ardından.
"Söylemezseniz nereden anlayacaklar ki?" diye Harden konuştuğunda kağıdı işaret ettim. Esneme sesi geldi sağımdan.
"Soy adlarımızı veriyoruz birbirimize. Bir yerde çıkacak illaki." Kalemi elimde çevirdim. Dylan'a baktığımda uyukladığını görmemle kaşlarım çatıldı.
"Siktir git Dylan ya!" Kalemi kafasına fırlattığımda inleyerek açtı gözlerini. "Evlendiğimiz gün uyuyorsun, evlenmiyorum seninle." Elimi tuttu hızla.
"Aşkım özür dilerim, çok özür dilerim. Ne olur affet." Yalakalığına güldü bizimkiler. Gözlerimi devirdim.
"Neden aceleye getiriyorsunuz?" dedi Orlando.
"Çünkü babamı tanıyorum." dedim. "Fırsat varken bunu yapmazsak, bir şekilde sürekli engel olur. On sekiz olduğum için, Dylan da yüksek sesli konuşmaya bayıldığı için planlarımızı öğrendi. Artık bırakmaz peşimi."
"Oğlum, Dylan babanın gözünün önünde seninle sevişse sesini çıkaramaz bence artık. Sonuç olarak şuan burda olmanın nedeni Dylan, o da bunu biliyor." Başımı salladım yavaşça. Derin bir nefes aldım ve kalemi aldım geri elime.
"O zaman atı..."
Salonunun kapısı birden açıldı ve Dylan'ın annesi ve babası, ardından benimkiler girdi içeri. "Thomas sakin!" diye babamın bağırışını duydum.
"Kafayı mı yedin Dylan?!" diye onun da annesi bağırdığında umursamazca omzunu silkti. "Çocuk daha yeni on sekiz oldu!"
"İzin vermiyorum." diye babam konuştuğunda kaşlarım çatıldı. Ardından öfke yüklenmeye başladı içime. İzin vermiyor muydu? İzin mi istemiştim?
"Al sana izin vermiyorum." İmzayı hırsla attım altına. Dylan'ın, Harden'ın ve Orlando'nun dudaklarından dökülen kahkahalar ile arkama yaslandım. Ailelerimiz bize şokla bakarken Dylan sırıtarak aile cüzdanını aldı eline.
"E gidelim madem."
Ayağa kalktım ve ellerimi cebime koyup yürümeye başladım. Dylan sırıtarak elindeki aile cüzdanına bakıyordu. "Vay be. İlk evliliğim." Kaşlarım çatıldı, durdum öfke ile.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
sometimes all I think about is you [bxb] •dylmas [Tamamlandı]
FanfictionOkulun popüler çocuğu Dylan, okula yeni gelen Thomas'a her geçen gün kendini daha da kaptırırken ne yapacağını bilmiyordu.