STAY -58-

520 44 30
                                    

Hikayede Dylan sinir hastası. Psikolojik destek ile bastırmış ama Thomas'ın başına gelenlerden sonra tekrar ortaya çıkıyor.

Sinir hastaları krize girdiklerinde ne yaptığından habersiz kilitleniyorlar. Ayırmak ve yatıştırmak oldukça zor oluyor.

Bir önceki bölümü kaçırmış olabilirsiniz. Ona da bakın.

Yorum ve vote atmayı unutmayın. İyi okumalar!















"Okula gideceğim bugün. Devamsızlık raporlarını vereceğim." Gözlerini ağır ağır kırpıştırırken bana baktı. Yüzündeki oksijen maskesinden yavaşça nefes alıp veriyordu. Gözleri yaşlar ile doluydu ve odayı diyaliz makinesinin sesi kaplamıştı hafif. Ona fazla ağrı kesici veremiyorlardı, ağrısı çok fazlaydı. Birkaç damla daha düştü gözlerinden.

"Bulacağız. Baban bana da test yaptı." Gözlerime bakmaya devam etti. Dediklerimi anlıyor mu bilmiyordum. Çektiği acıdan bana odaklanma fırsatı bulabilir miydi, emin değildim. Elini tutup dudaklarıma götürdüm yine. Gözlerim makinenin gösterdiği kalp atışlarına kaydı. Çok güçsüz olduğunu ben bile anlayabiliyordum.

"Daha iyi olacaksın. Tüm basket takımı ve Elliot da test yaptırdı. Dışarıdalar, benim çıkmamı bekleyecekler içeri girmek için." Titreyen eliyle elimi sıkarken gözlerinden yaşlar düşmeye devam etti. Ağlamamak için gözlerimi kırpıştırdım. Tanrı çektiği acıyı alsın ve bana versin istiyordum. Başka bir şey istemiyordum.

Ameliyattan sonra direkt uyanmıştı. Durumu hâlâ çok kötüydü ve gittikçe de kötüleşiyordu, her geçen dakika. Annesi bir şeyler olduğunun farkına varmıştı ve söylemek zorunda kalmıştık. Babası onu getirmeye gitmişti şimdi. Sadece Thomas'ın böbrek nakline ihtiyacı olduğu kısmını biliyordu, bir hafta içinde gerçekleşmezse öleceğinden haberi yoktu. İçime derin bir nefes çektim kendime hakim olmaya çalışırken.

"Kız kardeşin oldu." dedim ardından. Gülümsedim. "Annenle gelecekler şimdi. İsmini senin koymanı istiyorlar." Islak kirpiklerini kırpıştırarak bana bakmaya devam etti. Vücudu başka bir acıyla kasıldığı için elimi sıktı yine güçsüzce. Gözlerini bir saniye olsun gözlerimden ayırmazken kapı açıldı.

İçeri ilk annesi, ardından babası ve kucağında kardeşi ile girdiğinde oraya döndü bakışları. Annesi için ayağa kalktığımda elimi bırakmadı, Thomas'a döndüm.

"Otur." diye babası konuştuğunda başımı salladım ve oturdum eski yerime tekrar. Annesi de yatağın kenarına otururken babası bebeği annesine verdi. Ardından yavaşça oksijen maskesini çıkarttı ağzından.

Dudaklarında bir gülümseme yayılırken nefes nefese yeni doğmuş bebeğe bakmasını izledim. "Çok güzel." diye boğuk sesiyle konuştuğunda annesi kucağına verdi yavaşça. Titreyen kollarıyla göğsüne kaldırdığında babasının endişe ile bebeğe arkasından destek vermesini izledim. Kolları bebeği tam tutamayacak kadar güçsüzdü. "Çok güzel anne." dediğinde annesi dolu gözleri ile Thomas'ın yanağından öptü derince.

"Sen de çok güzelsin bebeğim." Gülümsedi sadece. Ardından yardım istermiş gibi babasına baktığında titreyen kollarından aldı bebeği. Nefes nefese arkasına yaslanmasını izledim. Çektiği acıyı annesine belli etmemek için örtüyü avcunun içine almış, sıkıyordu.

"İsmi ne olsun?" dediğinde bebeğe baktı ilk. Ardından benim gözlerime. Düşündü bir süre, ben de ne düşündüğünü anlamaya çalışarak gözlerini izledim.

sometimes all I think about is you [bxb] •dylmas [Tamamlandı]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin