Patronum, "Biliyorsun," dedi dirseklerini masasına dayayıp ellerini kavuştururken. "Bu odada özgürsün, benim yanımda özgürsün. Ayrıca tavsiyeni önemseyeceğimi bilmeni isterim."
"Aslında Yarkın Bey, sorun tam olarak şu ki eğer bu sıkı denetim ve yerli yersiz fazladan mesailer en kısa sürede sona ermezse çalışanlar sendikalaşacaklar. Hatta şimdiden hazırlıklara başlamışlar. Muhtemelen sizden bir faaliyet bekliyor olacaklar ki vetireyi uzatmaktan çekinmiyorlar."
"Yani benden onların suyuna gitmemi istiyorsun öyle mi? İstediklerini vermemi, bir nevi onlara boyun eğmemi." dediğinde yutkunmadan edemedim. Bir kusur işleyip işlemediğimi düşündüm.
"Sadece durumu dürüstlükle size aktardım Yarkın Bey."
"Peki sen ne düşünüyorsun konu hakkında?" diye sorduğunda afalladım. "Şirkete girer girmez üstünüzün aranması, sivil polislerin içinizde gezmesi, tuvaletlerde bile kamera bulunması, gözlerin sürekli üzerinizde olması... Bunlar sana da diğerleri gibi rahatsız hissettirmiyor mu?"
"Elbette." Söylediğim şeyin farkına varmamla panikleyip oturduğum yerde rahatsızca hareketlendim. "Yani demek istediğim, elbette bu durum gerçekten rahatsız edici fakat gerekli eylemler olduğunu düşünüyorum. Uzayan ve bedeli ödenmeyen mesailerin meslektaşlarımın en büyük problemi olduğunu söyleyebilirim. Bu halledildiği takdirde sıkı denetime daha fazla ses çıkaracaklarını zannetmem."
"Özgürlüklerini satın almamı istiyorsun yani."
"Belli bir açıdan," diye yanıtladım. "Ama parayı özgürlüğüne tercih etmeyecek bir insanla henüz karşılaşmadım. Çünkü para arzularını tatmin ederken özgürlükse omuzlarına fazladan mesuliyetler yüklüyor yalnızca. Fazla düşünmelerine gerek yok. Onlara öğretilenleri yapacaklar, sistemin inşa ettiği sahte arzulara yeni düşecek ve parayı seçecekler. Alışkanlık haline getirdikleri fiilleri sürdürürlerken altında bir mana aramalarına gerek yok, asla da olmadı. Zira hayatta kalmanın tek yolu bu öyle değil mi? Sistemin seni ezmesini istemiyorsan ya ondan bir parça ol ya da onu parçala. Tabii merhamete ihtiyaç duymuyorsan."
"Açıkla." dedi patronum koltuğuna yaslandığı sıra.
"Şöyle ki döngünün acımasız olduğu konusunda haklılar fakat şu detayı atlıyorlar; sistem dediğimiz şey bir disiplin içerisindedir ve çoğunlukla oldukça katıdır. Bununla birlikte sistemin merhametsizliği de disiplinlidir. Fakat onun bir parçası olmayı bıraktığında yahut onu kırmayı başardığında o merhametsizliği günün birinde mutlaka ararsın zira dışarıdaki merhametsizlikle boy dahi ölçüşemezsin, asla bir sınırı, bir düzeni, bir disiplini olmaz. Pençelerinde parçalanırsın. Eğer kudretli bir kurt olamayacaksan çoban köpeklerinin himayesindeki koyunlardan olman en mantıklı seçenektir. Zira günün sonunda hayattasındır ve kârlısındır."
"Bile isteye özgür olmamayı seçiyorsun yani."
"Hayatta olmak çoğu zaman özgür olmaktan daha önemli kanımca." Patronum hafifçe gülümsedi.
"Onlara yakında maaşlarına yapılacak zamlar hakkında bir açıklama yaparım," dedi oturduğu yerden yavaşça ayaklanırken. "Şimdilik tepkide bulunmanı istemiyorum." İstemsizce kocaman sırıttığımda patronumun tebessümü gözümden kaçmadı. Oturduğum yerden ayaklandım ve kravatımı düzelttim.
"İlgilendiğiniz için sağ olun Yarkın Bey."
"Dürüstlüğün için teşekkürler Bedirhan," dedi. "Hakikati örtbas etmeye çalışmaman gurur verici. Bugünlerde kimsenin gerçeklere tahammülü yok, hepsi tatlı yalanlarla yakasız gömleklere sokuluyorlar. Çalışanım ve dostum olman benim için çok değerli."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cruise bxb
General FictionPatronumun bana takıntılı olduğunu nereden bilebilirdim ki?