16. Bölüm: Deneyim

11.6K 387 88
                                    


Buradayken şunun farkına varmıştım ki yaşadıklarım ucuz bir fantezi gibiydi. Muhtemelen benim yerimde olmak tonlarca ergen kız ve oğlan vardı ve yine muhtemelen Yarkın Bey'in serveti, görünüşü ve vücudu hepsinin karnında kelebekler uçuşturmaya yeterdi; hatta fikrimi değiştiriyorum, hepsinin karnında Pterodaktillerin uçuşmasını sağlardı.

Benimse karnımda sancılara sebep oluyordu.

Sanırım yine bağlı olduğumu söylememe hiç gerek yoktu. Alıştığımı bile iddia edebilirdim ama bu seferki pozisyonum çok hayra alamet değildi.

Sırtım yatağın başlığına yaslı bir hâldeydi; ellerim arkamda sıkıca bağlanmış, bacaklarım iki yana açılmış ve sağ ayak bileğimdeki ipin yatağın altından geçip diğer tarafından çıkması, sol ayak bileğime dolandıktan sonra yolculuğunu tamamlaması sayesinde o pozisyonda kalmam sağlanmıştı. 

Ağzımdaysa halka şeklinde bir tıkaç vardı ve dürüst olmam gerekirse bu beni bayağı geriyordu zira Kapsaisin reseptörlerimi aldırmadan Yarkın Bey'in ersuyunu yutmak istemiyordum; tabii, bilim bu kadar ilerlemiş miydi emin değildim. Beni en çok korkutan yanı da bu değildi içinde bulunduğum vaziyetin: Üzerimde sadece tişörtüm ve baksırım vardı ki bunun neye işaret olduğunu gayet iyi biliyordum; buraya geldiğimden beri Pavlov'un köpeğinden farkım kalmamıştı ve bir kobay gibi yedi-yirmi dört izlendiğimden de emindim.

Sadece tuvaletlerde de kamera olmamasını umuyordum çünkü bu... Bilirsiniz, bu pek hoş bir şey olmazdı.

Az sonra içeriye giren Yarkın Bey gömleğinin kollarını dirseklerine kadar sıvamış, üstten iki düğmesini de açık bırakmıştı. Elinde tuttuğu ufak şişenin yaklaştıkça kayganlaştırıcı jel olduğunu fark etmiştim ve huzursuzca kıpırdanmıştım olduğum yerde.

"Yaşıyor." dedi yatağa oturduğu sıra. "Çok kan kaybetti ama ölmesi için yetmedi ve açıkçası bu bana daha pahalıya mal oldu. Emekliye ayrılmasına izin vermek zorunda kaldım, üzerine sesini çıkarmaması için aylık para yardımında bulunacağım. Neyse ki ailesi yoktu, olsaydı çok daha kötüsü gelirdi başımıza. Nelere sebep olduğunun farkında mısın sen?"

Yavaşça bana yaklaştı ve bacağımı hafifçe okşamaya başladı.

"Uyarmıştım." diye belirtti. "Defalarca kez uyarmıştım ve buna rağmen sözümü dinlemedin. Gerçekten değdi mi? Abinin kırık kaval kemiğine gerçekten değdi mi?"

Siktir.

Abimi mi dövdürtmüştü?

Gerçekten mi?

Yakınlarımın canını yakacağını söylediğinde ciddi olmadığını sanmıştım ancak görünüşe bakılırsa gayet ciddiydi.

Telefonunu çıkarıp abimin dayak yerken ki kısa bir videosunu gösterdikten telefonu yatağına bir kenarına bıraktı ve "Bu senin hatandı." dedi. "Senin hatandı ama bedelini abin ödedi. Hayat dediğin şey de böyle acımasız değil midir zaten? Birileri hata yapar ama başkaları da zarar görür."

Elini tekrardan bacağıma attı ve kısa bir müddet okşadıktan sonra baksırıma yöneldi. Baksırımı dikiş yerinden tutup sertçe yırttığında irkildim. Hemen ardından kalan diğer kısmı da yırtıp kumaşı yere fırlattı ve parmakları penisimi es geçip göğsümden yukarı, en sonunda da boynuma tırmandı. Herifin deldiğim yerine iki parmağıyla hafif bir baskı uygularken, "Hiç pişmanlık duymuyor musun?" diye sordu sanki cevap verebilirmişim gibi.

Durup düşündüm; hayır, hiçbir pişmanlık duymuyordum. Ne adamın boğazından kan boşanırken ne de gözleri acı dolu bakışlarla bakarken pişmanlık duymuştum ve duymuyordum da. Geberip gitmiş olsaydı bir ihtimal pişman hissedebilirdim ama yaşıyordu; bir gün iyileşecek, Yarkın Bey'den aldığı paralarla ucuz ama rahat sayılabilecek bir hayat sürmeye başlayacaktı. Belki bir aile bile kuracaktı, çocukları olacaktı ve geceleri bar fedailiği yapmak mecburiyetinde kalacaktı ek gelir uğruna. 

Cruise bxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin