Üç ayı devirmiştik ve artık şirkettekiler yavaş yavaş yıllık izinlerine ayrılmaya başlamışlardı.
Şirket eskisine göre bayağı bir boştu ve herkes keyif çatarken çalışmak bana bayağı bir koyuyordu.
Bu süre zarfında Yarkın bana özel terapisti olmam karşılığı para vermeyi teklif etmişti ancak değişen tek şey şirkete gelmem olacaktı. Yani yalnızca Yarkın ile sohbetlerime devam edip paramı alacaktım. Bunu bana iyilik yapmak için teklif ettiğini biliyordum ve açıkçası kabul edip etmemekte kararsız kalmıştım.
Kabul edersem rahatlardım, o kesindi ama bu sefer de resmi olarak Yarkın'ın sırtından geçiniyor hâle gelirdim.
Bu konu üzerine biraz daha düşünecektim.
Günlük hayatıma gelecek olursak- Yarkın hayatımın öyle büyük bir kısmını işgal etmişti ki artık Yarkın ile yatıp Yarkın ile kalkar olmuştum.- şu son iki ay içinde başıma gelmeyenin kalmadığını söyleyebilirdim. Abimin evi satıp aldığı parayı borsada dolandırılarak kaybettiğini öğrenmiştim mesela. Para meraklısıymış gibi görünmemek için miras işleriyle pek uğraşmamış, tüm işlemleri abime bırakmıştım ama o resmen beni sırtımdan bıçaklamıştı. Şimdi ikimizin elinde de beş kuruş para yoktu. Ona sinirlenmiştim ve onu evden atmayı düşünmüştüm ama bana çalışıp para biriktireceğini, en yakın zamanda evimi terk edeceğini, bana çok meraklı olmadığını, evimi alıp başıma çalmamı söylemişti. Etkili bir manipüle taktiğiydi ama bana sökmezdi ve bu yüzden ben de ona sadece iki ay süresi olduğunu, sonra buradan derhâl gitmesi gerektiğini söylemiştim.
Şu an birer düşman gibiydik ve bir araya gelmemeye çalışıyorduk olabildiğince.
Melda, namıdiğer playboy Berkecan ile evlilik hayalleri kurarken- hatta fol yok yumurta yok iken beni zorla gelinlikçiye götürüp iki saat boyunca gelinlik denemiş, giydiği gelinlikleri de bana tek tek puanlattırmıştı.- çocuğun onu aynı anda iki kişiyle aldattığını öğrenip önce depresyona girmiş, sonra yıllık iznini kullanıp "kafa dinlemek" için Bodrum'a tatile gitmişti ve şimdiyse otelin yakışıklı mı yakışıklı can kurtaranıyla evlilik hayalleri kuruyordu.
Bense ekonomik sıkıntılarla boğuşmaya başlamıştım. Kıçım kadar evde iki kişi kaldığımız için ev sahibi kiraya zam yapmıştı ve ağabeyim olacak parazit tek kuruşunu dahi ödemediği için tüm parayı ben karşılamak zorunda kalmıştım evden atılmamak için. Üzerine benle yiyip içiyor, benim elektriğimi, suyumu harcıyordu. Bunları ödeyen de bendim ve her şeye rağmen trip yiyen de yine bendim.
Hayat gerçekten absürttü.
****
Bugün cumaydı ve koltuğuma uzanıp boş boş televizyon izlerken biramı yudumlamam gerekiyordu fakat Yarkın beni yarım saat önce arayıp, bir saate kadar burada olacağını söylemişti. Normalde buluşmalarımız hafta sonları olurdu fakat onu geri çevirmemiştim çünkü bugün buluşmak istiyorsa bunun önemli bir sebebi olduğunu düşünmüştüm.
Yarım saat içinde evi temizleyebildiğim kadar temizlemeye çalışmış ve evimdeki en büyük pislik olan abimi de evden dışarı kütelemiştim. Aslına bakılırsa Yarkın'ın karşısına darmadağın bir evle çıkmaktan utanmazdım ama bu ay, temizlikçiye ayıracak bütçem de olmadığından kendi temizliğimi kendim yapabilmek için bir bahaneye ihtiyaç duymuştum. İşe de yaramıştı.
Yaklaşık bir yarım saat sonra Yarkın gelmişti ve ne tuhaftır ve ne yazıktır ki bu sefer eli boş gelmişti. Ne zaman bir araya gelsek daima benim için viski ya da şarap getirirdi fakat bugün öyle olmamıştı.
Koltuğa yerleştikten sonra, "Nasılsın, Bedirhan?" diye sordu.
"İyiyim, siz?" deyip ben de karşısındaki koltuğa oturdum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cruise bxb
General FictionPatronumun bana takıntılı olduğunu nereden bilebilirdim ki?