27

114 15 3
                                    

25 Aralık

*Jungkook'un anlatımı*

Evden çıktıktan sonra cebimden telefonu çıkarıp YunHee'yi aradım.

Her zaman böyle olurdu, evden çıkarken onu arardım o da sokağın başına gelirdi ve birlikte okula giderdik.

Telefonu açmayınca tekrar aradım. İki kere aramama rağmen açmaması içime endişeyi getirdi.

Numaranın üstüne tekrar tıklayıp kulağıma götürdüm. Üçüncü çalışta açılan telefonla içime derin nefes verip konuştum.

"Neden telefonu açmıyorsun! Başına bir şey geldi diye çok endişelendim!"

Karşı taraftan ses gelmeyince kaşlarım çatıldı.

"YunHee?"

"Ben YunHee'nin annesiyim."

İçimi korku kaplarken adımlarımı durdurdum. İstemediğim şeyler duymaktan ne kadar korksamda konuştum.

"YunHee iyi mi?"

Karşıdan gelen hıçkırık sesi ile korktuğumun başıma geldiğini anladım. Başıma ağrılar saplanmaya başlamıştı.

YunHee'nin yüzü, gülümsemesi gözümün önüne gelirken gözlerimden yaşlar akmaya başladı.

"YunHee şuan nerede?"

"Şehir Hastanesi'ndeyiz."

Telefonu kapattım mı bilmiyorum ama umrumda değildi. Koşarak hastanenin yoluna ilerlemeye başladım.

Ona bir şey olmuş olması canımı yakıyordu. O çok iyi bir kız. Sorunları olduğunu biliyordum ama bana tam olarak bahsetmezdi. Üstü kapalı bir şekilde anlatır geçerdi. Kimseyle doğru düzgün muhatap olmazdı.

Eğer o gün okulda uyuya kalıp çıkış saatinden sonra orada olmasaydım, YunHee'yi ağlarken görüp destek olmak için yanına gitmeseydim benimle de muhatap olmazdı. Olmuyordu zaten, ondan öncede çok kez yanına gidip arkadaş olmaya çalışmıştım.

İki kere intihar düşüncesinden döndürmüştüm onu. Tamamen aklından çıkartamamışım ama.

Hızlı koşmam sayesinde hastaneye hemen gelmiştim. İçeriye girip YunHee'nin nerede olduğunu öğrendim. Hız kesmeden oraya gittiğimde kolidorda bekleyen ve YunHee ile nerdeyse aynı olan kadını görmem ile durakladım.

"YunHee nerde?"

Kadın bana dönüp kısaca süzdü. Gözleri kızarmıştı. Bana cevap amaçlı kafası ile yan tarafı işaret etmişti.

Duvarda olan cam yoğun bakım bölümünü gösteriyordu. Buraya o kadar hızlı gelmeme tezat şimdi çok yavaş bir şekilde camın karşısına geçtim.

Kısa saçları yatağa dökülürken beyaz teni daha da beyazlaşmıştı. Her tarafına kablolar bağlıydı. Gözlerim bileklerine kayınca daha çok yıkıldım.

Ne zaman durduğunu bilmediğim yaşlar yine akmaya başlamıştı. Değerliydi benim için, ilk  kız arkadaşımdı. Diğer kızlar hep bir şekilde hareketlerimi yanlış yere çekip farklı şeyler düşünmeye başlardı ama YunHee öyle değildi.

Olmayan kız kardeşini o benim. Geçen gün mutlu olması için elimden geleni yapacağımı söylemiştim, başaramamışım.

Orada ne kadar öyle durdum bilmiyorum ama koluma dokunan el ile kafamın içindeki düşüncelerden ayrıldım. Bana dokunana baktığımda o kadını gördüm.

"Uzun zamandır telefonun çalıyor, açmayacak mısın?"

"Farketmemişim, üzgünüm."

Kadın başını sallayıp uzakta olan sandalyelere oturdu.

Cebimden telefonu çıkarıp kimin aradığına baktım. Namjoon hyungun aradığını görünce sesimi yerine getirmek için boğazımı temizledim.

"Efendim hyung?"

"Jungkook, çıkışta okulun orada olan kafede olacağız. YunHee ile gelirsin."

YunHee demesi ile hıçkırarak ağlamaya başladım. Namjoon hyung ne olduğunu anlamak için bir sürü soru soruyordu ama hiçbirinde cevap veremiyordum. En sonunda hıçkırıklarımı durdurup konuştum.

"YunHee hiç iyi değil. Hastanedeyiz."

"Tamam şimdi sakin ol. Bana hangi hastanede olduğunuzu söyle hemen geleceğiz."

"Şehir Hastanesi'ndeyiz."

"Tamam şimdi buz gelene kadar sakin ol. Tamam mı?"

Başımı salladığımda görmeyeceğini hatırlayıp mırıldanarak onayladım.



İlk defa Jungkook'un anlatımında bölüm yazıyorum. Diğer bölümü ise Yoongi'nin anlatımından yapmayı düşünüyorum. Umarım beğenirsiniz.

AİNSLEY | MYGHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin