29 FİNAL

178 16 12
                                    

25 Aralık

*Yazar anlatımı*

YunHee her zaman tek başına zorluklara göğüs gerdi. Şimdi ise onun için acı çeken insanlar vardı. Onun için kimsenin acı çekmesini istemezdi ama durumlar bunu gerektirdi.

Hayata tutunmak asla istemezken onun için üzülen insanlar gözünün önüne geliyordu. Sanırım bu tanrının bir lütfuydu. Buna göre karar vermesi gerekiyordu. Her şeyi göz önüne alarak, yaşamak isteyip istemediğinin kararını vermeliydi.

Jungkook'u düşündü. Tek dostu. YunHee'ye nasıl destek olduğunu. Birbirleriyle sorunlarını nasıl paylaştıklarını. Birlikte yaşadıkları her şeyi tek tek düşündü.

Jungkook'un arkadaşlarını düşündü. Onlarla geçirdiği keyifli vakitleri. Ne kadar kısada olsa onlara alışmıştı. Onlardan değer gördüğünü sanmıştı.

Anne ve babasını düşündü. Çocukğundan beri ilgisiz davranmışlardı. Hep çalışıp para kazanmaktı hedefleri. YunHee'nin fikirlerini önemsemezlerdi. Genelde tek başına kalırdı o evde. Günlerce eve gelmezlerdi bazen, bakıcılar vardı YunHee'nin yanında hep.

Yoongi'yi düşündü. Dönem başından beri ilgisini çekiyordu. Eve geç gitmek için çabaladığında hep onu izlerken buluyordu kendini. Yeşil saçları, beyaz teni, gözleri her şeyiyle mükemmeldi. Gülerken diş etleri gözüküyordu bu kimine göre kusur olsada Yoongi'de mükemmel gözüküyordu. Evet onu üzmüştü ama hâlâ ona Karşı bir şeyler hissediyordu.

Tanımadığı ama içini döktüğü insanı düşündü. Ona intihar etmekten korktuğunu söylemişti. Ona güçlü olduğunu söylemişti. YunHee güçlü müydü?

Korkusunun üzerine gittiği için cesur muydu? Yoksa bir kaçış olarak intihar etmeyi seçtiği için korkak mı?

YunHee'nin makinlara bağlı bedenini izleyen insanlar tanrıya dua etmekten başka bir şey yapmıyorlardı, yapamıyorlardı.

Kook çok üzgündü. Yıllar sonra huyunglarından başka arkadaşı olmuştu. Onu kaybetmek istemiyordu. Onu kimse kaybetmek istemiyordu.

Yoongi ve Jimin hâlâ bankta oturmaya devam ediyorlardı. Jimin ne kadar Yoongi'yi rahatlatmak istesede yapamıyordu. Arkadaşı buna izin vermiyordu, hep kendini suçluyordu.

Hepsi o küçük kız için bitik hâldeydi. Kimse ona bir şey olmasını istemiyordu. O ölürse Yoongi vicdan azabıyla ne yapacaktı. Şuan bile yakasını bırakmayan vicdan azabı ölürse bırakır mıydı peşini.

Yoongi tam orada ant içti eğer YunHee'ye bir şey olursa kendi de peşinden gidecekti.

Öyle olduda. YunHee çok düşünmesine rağmen daha fazla dayanmak istemedi. Bedenini sonsuz rahatlığa bırakırken aklından son geçen şey Yoongi oldu.

Herkes bunun üzüntüsü ile perişan olurken Yoongi'nin yanlarından ayrılan bedenini fark etmediler.

Büyük hastanenin çatısına çıkan Yoongi kafasını gökyüzüne kaldırdı. İçine derin bir nefes çekti.

"Özür dilerim YunHee! Sana olan hislerimi anlamak için seni öldürdüm! Seni seviyorum ve yanına geliyorum!"

Ağlarken çatallaşmış sesi ile ne kadar bağırabilirse o kadar bağırdı ve bedenini aşağı bıraktı. Onunda sonsuzluğa giderken aklında olan tek kişi YunHee'ydi.

İkiside birbirini seviyordu ama birisi hislerinin adını bilmiyordu. İnsanlar hep mutlu olamaz ve onlarda bu dünyada birlikte mutluluğu tadamadılar.

İkisinide birlikte olmaktan uzaklaştıran hislerdi. Tüm suç hislerde mi? Sonuçta YunHee Yoongi'ye karşı bir şeyler hissetmese söyledikleri onu kırmazdı. Yoongi hislerini anlamak için YunHee'yi kırmazdı. YunHee intihar etmez ve Yoongi'de ona olan hisslerinden dolayı peşinden gitmezdi.

Dünyada sonsuz mutluluk yoktur. Mutlu olduğumuz zamanlar bizi daha büyük felakete hazırlamak içindir. YunHee ve Yoongi'de mutlu olamadılar. Bu onların suçu değildi. Dünyanın acımasızlığıydı.

~son~

.
.
.

Bu kurgu benim için özeldi. Bir gece aklıma geldi yazmaya başladım ve devamı da geldi.
Burada bitirmek istedim çünkü biraz daha uzatırsam benim için değerli olan kurguyu çöpe atmak zorunda kalırdım.

Diğer kurgularıma da şans vermenizi isterim.
Hoşçakalın

06.02.22

AİNSLEY | MYGHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin