A.S.O.S.A

Sayın Seyirciler..

Hayatta bazen bir şeyler yolunda gitmez ama benim hayatımda hiç bir şey yolunda gitmiyor ya! Böyle hayatın ızdırabını s...

"Birde bana küfür etmeme mi söylersin!" Komutanın sesi beynimde yankıladığında gülümsedim.

O başka bu başka komutan.

Kulağına adını bile bilmediğim cihazı taktıktan sonra ilk defa duymuştum onu. Tabi ondan sonra As başkan beni onun kollarından kurtarıp başka bir odaya götürmüştü, daha sonrasında onlara nolduğunu bilmiyorum. Şu an sessizce As başkanı dinlemekten, sakince plan yapmaktan başka çaremiz yoktu. Bu gezegenin entrikalarına kaosuna ayak uydurmayacak ve burdan bir an önce defolup gidecektim. Tabi yapabilirsem.

Karanlık bir oda da siyah bi kanepenin üzerine uzanmış ne olacağını beklemekle meşguldüm ki komutanın düşünceleri böldü bunu.

"Orasını burasını siktiğimin uzaylıları, Kıvanç'ın canı çok yanıyor! Kardeşim iyi misin?" Sadece söylediklerini değil düşüncelerini de duyuyordum. "Burdan çıkışımız olmayacak, onların gezegenindeyiz ve onların borusu ötüyor. Beş kişi elinden alev atan adama ne yapabiliriz amına koyayım! Yıldız'ı da anlıyorum, ne yapmaya çalıştığının farkındayım. Ona inanıyor ama yanılıyor. Bizi dünyaya geri yollayamaz. Biz dünyaya dönsek nasıl döndüğümüzü açıklayamayız. Bunu düşünmeli ve aptal aptal konuşmamalı! Ne anlatıyorsun oğlum! Aptal olan sensin, seni sevmediğine inandır kendini, onun için bahaneler bulma! Sen ona aşıksın o sana değil! Belki de As başkandan hoşlandı ve onunla evlenmek istiyor? Öyle olsa neden götünü yerim beni kurtar dedi? Harbiden götünü yerim dedi!"

Harbiden öyle dedim ya komutan! Ama dilim sürçtü yani yoksa yemem, biliyorsun.

"Has siktir! Sen her şeyi duyuyor musun?" Bunu düşünmeyip sesli söylediğine yemin edebilirim.

Şşt komutan! Düşündüklerini bende duyuyorum, sesli konuşma. İlk taktığımda bende şaşırmıştım ve As başkandan da hoşlanmıyorum. Sadece bir çıkış yolu arıyorum. Bu yüzden o cihazı sana taktım, bir plan yapmamız lazım. Burdan gitmenin veya onları alt etmenin bir yolu olmalı.

Uzun bi sessizliğin ardından tek söylediği "Bilmiyorum Yıldız," oldu.

Bende bilmiyordum ama bir yolu olmalıydı. En kötüsü hep birlikte ölürdük. Ne diyim yani burda onun borusu ötüyor. Bursa da olsaydık alev malev dinlemez götünden kan alırdık da neyse abartmayalım.

Kapının açılmasıyla As başka iri cüsesiyle içeriye girdi. Hemen toparlanıp oturur pozisyona geçtim.

"Anasını avradını," şşt komutan sessiz ol!

"Aslina!" Diyerek yanıma adımlarken gözlerinde kuşkulu bakışları vardı. Hızla yerimden kalkmak için hareket ettiğimde, "Lütfen otur," dedi. "Seninle konuşmamız gereken çok fazla şey var."

Bencede As başkan, bencede.

"Evet, bencede öyle," dememle yanıma oturdu ve iri cüsesini bana çevirdi.

"Yıldız," dedi ve derin bir nefes aldı. "Nasıl başlayacağımı bilmiyorum ama ilk söylemek istediğim bende seninle evlenmek istemiyorum."

"Ee bu çok iyi," Diyerek yerimde kımıldandım. Evlenmek istemiyorsa neden evlenelim diye yıkıyor ortalığı bu?!

"Fakat," dedi sıkkınlıkla. "Evlenmek zorundayız."

Sizin ben ..... Alevlerin götünden çıksın As başkan, alev sıçasın inşallah...

"Ama yeter!" Diye çıkıştım. "Lafı eveleyip gevelemeyin artık, biride çıkıp doğru düzgün anlatsın bir şeyi! Yoksa harbiden birinizin götünü kesicem az kaldı!"