PART 2
-ZEHİR-
Soğuk bir duş alıp saçlarımı doğal haline bıraktıktan sonra üstüme incecik kumaştan oluşan koyu yeşil bol bir pantolon ile krem rengi ip askılı bir crop giymiştim. Artık akşamları hava serin olduğundan yanıma da ince bir ceket aldım. Yeşil sırt çantamın içine birkaç parça kıyafet doldurup gerekli olabilecek eşyalarımı da aldıktan sonra mağazaya gitmek için evden çıktım. Şirin'i merak ediyordum. Akşam gidecektim fakat daha birkaç saat vardı.
Mağazanın önüne geldiğimde camdan içerisi gözüküyordu. Elim kapıya gittiğinde içeride oldukça resmi, takım elbiseli bir adamın tezgahın önünde dikildiğini görmüştüm fakat sadece sırtını görebiliyordum. Reyhan ve Arda tezgahın arkasında yan yana durmuş pürdikkat adamı dinliyorlardı. Kaşlarım istemsizce çatıldığında mağazanın kapısını ittirerek açtım. Tüm gözler üzerime dönse de bakışlarımı adamın sırtından ayırmadım.
"İşte patroniçe de geldi." Reyhan her zamankinin aksine düşük bir ses tonuyla konuştuğunda bir an şaşırmıştım. Onu normalde hep çok enerjik ve yüksek sesle konuşurken görüyordum. Bu bir ilk olmuştu diyebilirdim. Muhtemelen karşısında duran adamdan çekinmiş olacaktı.
"Hoş geldin abla." dedi Arda gülümseyerek.
Başımı sallayıp sorgularcasına tek kaşımı kaldırdığımda adam yavaşça bana doğru döndü.
Bir adım daha attığımda iri bedeninin tam önünde durdum, ben kısa olmamama rağmen benden oldukça uzundu. Sakallarını yeni kestiği çok belliydi. Düzgün yüz hatlarına ve kalın olsa da bakımlı kaşlara sahipti. Yüzünü incelemeyi bırakıp sorgulayıcı bir ifadeyle ona bakmaya devam ettim.
"İpek Hanım." Fazla robotik çıktığını düşündüğüm sesi bir an gözlerimi kırpıştırmama neden olsa da hemen toparlamıştım.
"Buyurun?" dedim onun sesinin yanında çocuk gibi çıkan sesimle.
"İsmim Ümit." Beklemediğim anda elini uzattığında suratına baktım. Ciddi yüz ifadesiyle bana bakıyordu. Tereddüt etsem de kaba görünmek istemediğim için elimi uzatarak el sıkıştım ve ismimi bildiği için kendimi tanıtma gereği duymadan elimi geri çektim. "Bu mağazanın üst katında bulunan ofisi avukatlık bürosu için kiraladım."
Bu mağazanın üst katında ofis mi vardı? Ben daire var diye biliyordum ama adamın dediğine göre ofis niyetiyle tutulmuştu.
"Üst katı daire sanıyordum." dedim kaşlarımı kaldırarak.
"Aynı zamanda dairem de olacak, yani hem kalacağım hem de işimi yapacağım."
"Anlıyorum, hayırlı olsun." diyerek tebessüm ettim ve devam etmesi için duraksadım.
"Buraya üst katın tadilata gireceğini haber vermek için geldim. Bugün başlanacak. Umarım bir rahatsızlık vermeyiz, zaten iki gün içinde bitecek. Sanmıyorum ama çalışanlar büyük ya da küçük herhangi bir maddi hasar verecek olursa lütfen söyleyin, karşılarım." Bu adam beklemediğim derecede kibar ve ince düşünceliydi, belki de avukatlığın bir getirisi de olabilirdi. Çünkü ben olsam böyle bir şey için gidip alt komşuma haber vermezdim. Vermek istemediğimden değildi, sadece aklıma gelmezdi. O senin düşüncesizliğin dedi beni utandıran iç sesim. "Ayrıca tanıştığım için memnun oldum komşu sayılırız."
Kaba görünmemek için mimiklerime dikkat edip gülümsedim. "Ben de memnun oldum. Düşünceniz için teşekkür ederim. Hoş geldiniz mahallemize."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MEYYAL
Romance"Kokun," dedi ve duraksadı kısa bir süre, "arabamın içini doldurdu. Bu beni delirtiyor." dediğinde diğer elimin tırnakları avucumun içine can yakıcı izler bıraktı. Sakin kalmaya çalışarak dudaklarımı araladım, "Bu iyi mi, kötü mü?" dedim kısık bir s...