Görev

1.4K 149 94
                                    

Beğenin lütfen 🔪

Yorum da atın

Silahımın dürbününden hedefe bakarken elimi kulağımdaki kulaklığa götürdüm.

"Hedef hareket halinde."

"Hedef görüş açımda değil."

Levi'ın sesini duyunca hafifçe gülümsedim, o benden farklı bir yerde olduğu için göremiyordu.

İki örgütün patronu aralarında bir şeyler konuşurken alıcı olan taraf kafasını salladı.

Satıcı grubun patronu arkasındaki adamlardan birine başını salladı ve adam kamyonun kasasına ilerleyerek büyük kapıları yavaşça açtı.

Bundan sonra hep konuşacağımızı bildiğim için kulaklığı otomatik aktif hâle getirdim ve mırıldandım.

"Çocukları görüyorum. Hedefi vurma iznim var mı?"

"Hayır."

Birliğin komutasında olan kişinin sesini duyunca kaşlarım çatıldı.

"Çocuklar birazdan satılacak. Ne demek vurma iznim yok?"

"Çocukların satıldığı kanıtlanana dek vurma iznin yok."

Sikerler senin iznini ha...

Dişlerimi sıkarken çocukların satıldığına dair kanıtı görmek için dikkat kesildim.

Bir el sıkışma bile yeterdi. Ya da çocukların diğer arabaya gönderilmesi.

İki patron el sıkıştığı anda birkaç silah patladı. Biri benim silahımdı, çocukları tutam korumayı vurmuştum.

2 patronun da farklı taraflara kaçtığını gördüm. Tam silahımı hareket ettirecekken görüş hizama bir tır görünce küfür ederek ayağa kalktım.

"2 tavşan var. Görüş hizam kapandı. Yerimden ayrılıyorum."

Silahı sırtıma aldım ve konteynerlerin üstünden atlayarak kaçan patronları aramaya başladım.

Birini yerde gördüğüm an silahımı elime alıp tam adım atacağı yere sıktım.

"Ellerini havaya kaldır!"

Yavaşça durup ellerini havaya kaldırdı. Bana doğru döndüğünde sanki bir şey görmüş gibi gülümsemeye başladı.

Tam ne olduğuna bakmak için arkama bakacağım sırada biri arkamdan boğazıma silah sıkıştırıp beni boğmaya başladı.

Yerimde birkaç kez zıplayıp hızlıca geriye doğru atladım ve sırtımdaki kişiyle konteynerin üstüne düştüm.

Silahımı başına doğrulttum, "Ölmek mi istiyorsun lan patates?"

Korkuyla bana bakarken iç çekerek belimdeki kelepçeyi çıkarıp ellerini kelepçeledim.

"Bir tavşanı yakaladım. Diğer tavşan kaçt-"

Aniden bir silah sesi duyuldu, daha sonra da kulaklığımdan tanıdık ses duyuldu.

"Diğer tavşanı vurdum."

Gülümseyerek ayağa kalktım ve yakaladığım kişiyi de alarak konteynerin üstünden indim.

Satışın yapıldığı mekanda polis ve askerler toplanmıştı bile.

Polislere adamı teslim ederek diğer askerlerin yanına gittim.

Komutanın başındaki sikko bana döndü, "Isabel. İyi iş çıkardın."

"Sağ ol yiğidim."

Onu umursamayarak diğerlerine döndüğümde uzaktan bize doğru gelen Levi ve yakaladığı adamı gördüm.

Adam bacağından vurulmuştu ve Levi onu resmen sürükleyerek getiriyordu.

Kahkaha atarak onlara bakmaya başladım. "Sürükleme işinde bir numarasın!"

"Şu 150 kiloluk odun kafayı 3 dakikadır sürüklüyorum. Sakın gülme."

İlk yardım ekibi adamı yanımızdan alıp giderken konuşmaya devam ettik.

Kaşlarını çatarak boğazıma baktı, "Boğazına ne oldu senin?"

Elini boğazıma götürdüğünde ben de boğazıma dokundum. "Ne olmuş?"

Kaşları daha da çatılırken gözlerini gözlerime çevirdi. "Biri boğazını mı sıktı?"

"Isabel. Biri boğazını mı sıktı?"

Komuta başındaki sikkonun sesiyle başımı çevirdim.

"Yakaladığım adam arkadan saldırıp silahla boğazımı sıkıştırdı."

"Kendine dikkat et. Zarar görmeni istemem."

Gözlerimi kıstım, "Beni düşünmenize gerek yok."

Ellerini cebine soktu, "Buradan sonra bir işin var mı? Bir şeyler içmeye-"

Levi silahını omuzuna atarak iyice bana yanaştı, "İşi var. Buradan otele geçeceğiz."

Komutanın gözü ikimiz arasında gidip geldi. "Ah... Siz? Birlik içinde buna yasak diye biliyorum."

Tek kaşımı kaldırdım, "Birlik içinde gerek yok ama sizin beni bir şeyler içmeye çıkarmaya izniniz var mı?"

Güldüm, "Bizi buraya davet ettiler çünkü sizi yetersiz buluyorlardı."

Gülümsemeyi bıraktım, "Beni tehdit etmeye kalkmayın. Tehdidi size karşılığında öyle bir sokarım ki çıkaramazsınız."

Levi'a döndüm, "Gidelim mi?"

Gözlerini komutandan bana çevirdi. "Gidelim bebeğim."

Levi x Reader (Aot x Reader)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin