Sabah yine annem olacak kadının sesiyle uyandım. Neymiş kahvaltı hazırmış neymiş aile kahvaltısı yapacakmışız te Allahım ya. Hayır toplasan kaç defa aile kahvaltısı yaptık ki. Hazırlanıp kahvaltı için aşağı indim " günaydın Yıkım bey uyanmasanız daha iyi olurdu" dedi babam olacak adam. Bende gülerek " senin yediğin haltları temizlemek için fazla mesai yaptım ondandır" dedim kısasa kısas. Öfkeyle bakıp " senin karşında baban duruyor düzgün konuş lan it" dedi bağırarak. Bende alayla " ne babası Şam babası mı" dedim. Araya annem girerek " düzgün konuş sana önemli bir şey anlatmak için seni sofraya çağırdık yerini ve haddini bil" dedi. Öfkeyle " hangi boktan sebep için beni çağırdıysanız çabuk söyleyin okula gitmem gerek" dedim. Hayır yani madem bir şey söyleyeceksin o zaman sofraya çağırma sofranın başı ağrıdı. O sırada babam" senden kurtuluyoruz artık bizim çocuğumuz değilmişsin yarın DNA testi için hastaneye gidicez sonrada kendi oğlumuza kavuşacağız" dedi. Ya Allah aşkına ne diyor bu salak adam cidden ne saçmalıyor ne testi ne oğlu anlamadım. Mal mal bakarken " He He olur ya benimde 17 yılım yalandı zaten dimi bak babamsın diye bir şey demiyorum ama ağzından çıkanı kulağın duysun önce" dedim sona doğru bağırarak. Harbiden ama bunca zaman yaptığı salak saçma şeylerin hepsi yalan mıydı ya hah güleyim de boşa gitmesin diye düşünürken yanağımda bir yanma hissedim onun acısıyla " eyer o pis elin bir daha bana kalkarsa o elini kırarım ve 18 olmama altı ay kaldı istersen eline koluna sahip çık çekip gidersem borcunu ödeyecek adam kalmayacak" dedim dişlerimin arasından. Aziz bey öfkeyle " zaten s* ktir olup gideçeksin Murat Arslan diye biri geldi geçen hafta çocukların karışma ihtimali olduğunu söyledi bu gün arayıp yarın konum attığı hastanede olmamızı istedi yani sana güvenip hareket etmiyorum kendini bir bok sanma şimdi defol git okuluna" dedi. Hiç düşünmeden çantamı alıp çıktım hayır yani nasıl ya nasıl o kadar yıl 17 yıl anasını satim 17 yılım yalan mı yani saçmalık diye düşünürken okulun kapısına gelmişim. Söverek girdim neden mi çünkü ilk 3 saat matematik dersi var ve tatile iki hafta kala adam ders işliyor. Manyak salak adam ya nasıl geçecek bu 3 saat şimdi. Neyse artık başa gelen çekilir diyip sınıfa girdim. Her zaman olduğu gibi en arka sıraya oturdum beş dk sonra matematikçi içeri girdi " defterleri çıkartın arkadaşlar" dedi . İçimden söverek çıkardım nasıl geçtiğini bilmeden matematik bitti sonrası uyku zaten. Birinin omzuma vurmasıyla uyandım sağ ol der gibi başımı salladım. Çok arkadaşım yok güvenemiyorum kimseye o yüzden kimse benimle konuşmaz sadece uyandırmaya gelirler. Oha lan ben bunları düşünürken Alp abinin kafeye gelmişim evet kafede çalışıyorum ve çok kalabalıktı. Direkt önlüğümü giyerek siparişleri almaya başladım... " ohh be" diyerek kendimi koltuğa attım. Alp abi yanıma gelerek " sen yat diye para vermiyorum ben sana lan" dedi. Bende gülerek " doğru sen kız tavla diye benim para almamam lazım ama para gerekiyor maalesef" dedim. Kafama vurup " sus lan neyse nasılsın bakayım düşünceli görünüyorsun" dedi . Bende burukça gülerek her şeyi anlattım abim ve tek güvendiğim insan. Yaklaşık iki saat konuştuk sonra vedalaşıp evlere dağıldık. Eve girer girmez yukarı çıkıp uyudum. Sabah kendim uyandım mutluyum neden bilmiyorum ama çok mutluyum üzerime siyah tişört ve pantolon giydim beyaz spor ayakkabılarımı giyip aşağı indim. Aziz bey " hadi yürü geç kalmayalım"dedi. Hiç bir şey demeden takip ettim yaklaşık 45 dk sonra Özel Arslan Hastanesinin önünde durduk. Gene bir şey demeden takip ettim bir odanın önünde durdular sonra içeri girdiler bende el mahkum takip ettim. İçeri girdiğimde bana bir kal geldi nasıl lan bir tane kadın ve bir kız var ve aynı bana benziyorlar. Neyse dedim ayakta beklemeye başladım doktor içeri girince " Murat bey bekletmeden kan örneklerini alalım sonuç 3 saate çıkar" dedi hızlı bir şekilde be"ne olduğunu yine anlamadan kan alındı ve beklemeye başladık. Karşımdaki kadın gözleri dolu ve özlemle bana bakıyordu tövbe bismillah. Neyse diyip telefona bakmaya başladım biraz sonra içeri doktor girip " hayırlı olsun Murat bey Yıkım sizin oğlunuzmuş" dedi. Ben ne diyordu mal diye bakarken Murat bey " bir dakika bile burda kalmak istemiyorum herkes kendi oğlunu alsın gerekenleri yarın konuşucaz" dedi. What noluyor hacııı. Aziz bey " öyle olacak zaten Murat bey ben eşyalarını istediğiniz adrese yolladım bence daha fazla konuşmaya gerek yok" dedi Murat bey " bakarız Aziz bey bakarız" dedi. Sonra ne mi oldu Murat beylerin evine yani yeni evime gitmek için arabaya bindik. Biyolojik annem " biliyorum ne oluyor burda diyorsun ama merak etme her şeyi tek tek anlatıcam ama sadece bu günlük bizi tanı olur mu" dedi yalvarır bir şekilde. Bende kıyamayarak başımı olumlu anlamda salladım . Hemen gülerek " çok teşekkürler ben annen Hülya" dedi. Bende tebessüm ederek " Yıkım" dedim kısaca. Hülya hanım gülerek " sana biraz ailemizi tanıtayım eve gidince hastanedeki gibi kal gelmesin beş tane abin var" dedi dedi de ben ondan sonrasını duymadım sonra " Yıkım Yıkım oğlum iyi misin" diye bir telaşlı sesle aklım başıma geldi " e- evet iyiyim" dememle Hülya hanım güldü ve devam etti " tamam o zaman devam ediyorum en büyük abin Ateş abin babanla şirkette çalışıyor ikinci en büyük abin Bora abin bu gün gittiğimiz aile hastenemizde çalışıyor üçüncü en büyük abin Aral ve Aras abin ikizler Aral abin avukat Aras abin ise babanla beraber şirkette çalışıyor son olarak Mert abin lise sona gidiyor ama büyük bir ihtimalle sınıfta kalacak" dedi. Sonra devam edip " son olarak yanında uyuyan Buse ailenin neşe kaynağı" demesiyle uyuyan kız kardeşime baktım tebessüm ettim. Hülya hanımın yüzündeki buruk bir tebessüm oluşup " abilerin sana biraz ön yargılı davranacaklar oğlum şimdiden özür dilerim ama Ali bize bunca zaman kötü şeyler yaşattı bu yüzden sana kötü davranaçaklardır ama birbirinizi tanıyınca anlaşacaksınız eminim" dedi bu duruma üzüldüğü çok belli ama bende alttan alamam bunun için " bana nasıl davranırlarsa öyle davranırım Hülya hanım benden daha fazlasını beklemeyin" dedim. Hem Hülya hanım dememe hem de böyle konuşmama üzüldü ama yapacak bir şey yok. Bunları düşünürken araba durdu eve geldik sanırım pardon ev mi dedim saray yavrusu neyse diyip Hülya hanımı takip ettim. Kapıyı tatlı bir teyze açtı " hoş geldiniz Hülya hanım" dedi . Hülya hanım teşekkür edip içeri girdi bende el mahkum takip ettim etmez olaydım onlar ne la üç tane bir birinden sinirli bakıyor. Hadi bismillah diyip oturdum Hülya hanım söze girip " Yıkım sana yolda anlatmıştım oğlum ama Ateş ve Aras abin şirkette o yüzden Bora, Aral ve Mert abinle tanışa bileceksin diyet abilerin biraz sonra gelir zaten" dedi ve devam etti " hadisenize oğlum kardeşinize hadisenize" dedi dişlerinin arasından. Bora olarak tahmin ettiğim adam " benim kardeşlerim belli anne hayatıma bu gün girmiş Ali'den farkı olmayan bu çocuğa abilik yapmamı ya da iyi davranmamı bekleme" dedi tiksinir bir şekilde hah çokta tın. Araya Aral girip " Bora abim çok haklı anne bunu Ali'den bir farkı yok onun için abilik mabilik yapamam ben buna bu da onun gibi şerefsizin tekidir" dedi öfkeyle tabi onun öfkesinin fazlasıyla " araya giriyorum ama ben abi istemedim beyler istemiyorum da yani duygularımız karşılıklı şurda altı ay sadece altı ay sabredin sonra hayatınıza girmemek üzere çıkış yapıcam zaten He eyer damarıma basarsanız damarınıza basarım anlaşılmayan bir şey yoksa Hülya hanım kalıcağım odayı gösterir misiniz yoruldum" dedim dememle Bora bağırarak " ne biçim konuşursun lan sen bizimle He seninde o Ali'den bir farkın yok gerizekalı" dedi bu sefer araya Murat bey girdi " kardeşinle düzgün konuş Bora" diye bağırdı pardon gürledi ben bile korktum ama sıkıntı içeri Ateşin bağırarak girmesi oldu " ne oluyor burda baba" baktı sorar gibi sonra parmağıyla beni göstererek " bu şerefsiz için benim kardeşlerime bağırmazsın baba" dedi kin dolu bir şekilde. Boğuluyorum artık sanırım ortamın kasvetinden ve astımım yüzünden galiba bilmiyorum. Hülya hanıma bakarak " kalıcağım odayı gösterir misiniz lütfen" dedim . Tamam der gibi başını sallayıp önden yürümeye başladı bende takip ettim direkt bir odanın önüne getirdi. İçeriye bakmadan kendimi yatağı atım Hülya hanım bir şey demeden gitti bende kendimi karanlığa bıraktım öldüm anasını satim ...