Yıkım Arslan
Ateşin vücuduna bakıyorum yara var mı diye yok ama sanki ilk defa kurşun gören insan gibi yüzüme bakıyor. Anlamadımki yanlış bir şey mi dedim. Yooo sadece iyi misin abi dedim ha s*ktir abi mi? Of Yıkım salaksın gerçekten süzme salaksın. Ateşe şaka gibi Arasa falan değilde Ateşe abi dedim of of. Kendine sonra kızarsın Yıkım şimdi sırası değil. Ateşi ayıltmak için " Ateş Arslan iyi misin bir cevap ver adamı ayar etme" dedim sanki az önce abi dememiş gibi. Ateş kendine gelip " iyim ben asıl sen iyi misin yaralanmadın değil mi" dedi. Benim için endişelenmeyeceğine eminim ondan dolayı yapmacık endişesine alayla gülüp cevap verdim " iyiyim ben sahte endişeni bırakta eve gidelim" dedim. Ateş böyle dememe kızmış olmalıki kaşlarını çatarak " gidelim yolda alırım ifadeni" dedi. Kısa bir kahkaha atıp arabaya doğru yürüdüm. Ah Ateş Arslan senelerce ifadesi alınmış birini ifadeni alırım diye tehdit etmek gerçekten çok komik. Arabaya binince Ateş " şimdi neye güldün acaba" dedi. Bende " sana Ateş Arslan" dedim. Bilerek adıyla hitap ediyorum çünkü ona abi dediğimi unutması lazım. Ateşte arabaya binince etrafa bakmaya başladım acaba o p*ç burda mı diye sonuçta bizi kurşunladı. Ateş konuşunca düşüncelerime ara verdim. " bize kurşun yağdıralanları tanıyorsun galiba beni uyardığına göre" dedi. Ah üzgünüm Ateş Arslan ama sana bunu anlatacak kadar mal değilim. Bu yüzden " sadece bir haberde görmüştüm ordan tanıyorum sanada s*kecekmiş gibi bakınca seni uyardım Ateş Arslan" dedim. Cevabım onu tatmin etmemiş olmalıki yüzüme alayla baktı ve " buna inanmamı bekleme Yıkım. Fakat merak etme ben gerçekleri öğrenirim. Heeee bu arada bana yanlışlıkla abi dediğin için sürekli soyadımla hitap etmene gerek yok. Ben seni nasıl kardeşim olarak görmüyorsam seninde beni abi olarak görmediğini biliyorum rahat ol" dedi. Vay güzel Ateş bey. Kısaca " peki Ateş. Bu arada adamlara bulacağını düşünme çünkü adamlar yer altının yani sizin ikinci işiniz olan mafyalar masasında değil" dediğimde ağzını şaşkınlıkla aralayıp geri kapattı ardından " sen ne diyorsun lan" dedi. Alayla gülüp " soyadım Arslan fakat benim sizden bir farkım var. Bir ortama giriyorsam o ortamı araştırırım ki sizinle aynı ortamda bulunmayı geç aynı ortamda kalıyorum. Çaktın mı" dedim bir gözümü kırparak. Şaşırdı ama ciddiyetle " senin yer altında ne işin var peki" dedi. Benim bir işim yok eski babamın işi vardı daha doğrusu borcu ama bunu sana söyleyemem ondan dolayı " bir işim yok sadece bilgim var. Gerçi sana bakınca altı yıldır bu işin içinde olan biri için fazla dikkatsiz olduğunu düşünüyorum. Altıydı değil mi" dedim yine alayla. Ateş kaşlarını çatarak " anladık bir şeyler biliyorsun ama fazla ileri gitmiyor musun sendece" dedi. Kısaca " hayır aksine sizin bana yaptıklarınızı yapıyorum" dedim. Bir insana belli bir şans tanırım ve en fazla beş hakkı vardır ki o da değer verdiklerim ne yazıkki Ateş onların arasına girmiyor yani en fazla üç hakkı var. Babam diyen adamın bende bıraktığı bir eser daha. Ateş " biz sana hak ettiğin değeri veriyoruz yani bence daha fazla ireli gidip beni sinirlendirme sonuçta evde kalıyoruz ve ben sana o evi dar edebilirim" dedi. Kahkaha attım ve " beni başka bir şeyle tehdit et bence çünkü bu benim için ödül. Bu arada eyer birini tehdit edeceksen onun zayıf noktasını bulup vur derim" dedim. Ateş öfkeyle " bana akıl verecek yaşta değilsin sen" dediğinde daha çok kahkaha attım sanırım iğnelerimi vurulmazsam kafayı yiyeceğim. Ateş " gülüp durma" dediğinde dahada çok kahkaha attım. Biraz daha güldükten sonra derin bir nefes alıp durdum. Zaten arabada durdu. Ateşe dönüp " kolay gelsin Ateş Arslan" diyip gözümü kırptım. Kapıya girip zili çaldım açılınca direkt içeri girdim. Salondan sesler geliyordu sanırım biraz onlarla otursam sıkıntı olmaz sonuç olarak beş ay aynı evde kalacağız. Salona girince herkes bana döndü bu defa utanmadım ya da çekinmedim sanırım sinirlerim s*kildiğinden böyleyim. Acaba vurdurmasam mı şu iğneleri ama yok şimdi birine zarar veririm Ateş, Bora, ve Aral'la uğraşmak zorunda kalırım. Hülya hanım " oğlum nerdesin sabah direkt çıkmışsın birde okula gitmemişsin Mert aradı söyledi" dedi. Gülerek " Ateşle sabah sabah bir kokoreç arabasının oraya götürdü biraz konuştuk sonra eve geri bıraktı ve işe gitti" dedim. Hülya hanım anlattıklarıma gülüp " oh ne güzel bak Aral abin bile konuşmuş Yıkımla" dediğinde. Aral gülerek " uyarmak için konuşmuştur abim anne sanki kendi oğlunu tanıyormuş gibi konuşma" diyince araya girip " yooo gayet abi kardeş konuştuk" dedim. Aral şaşkınca bakıp " salak işte abimin dediklerini bile anlamamış" dedi. Yine manyak gibi kahkaha attım ve " ben anladığıma eminim Aral Arslan fakat sen anlama gıtısın galiba baksana dediklerimi anlamıyorsun" dedim. Aral öfkeyle ayağa kalkıp " ağzını topla yoksa ben toplamasını bilirim" dedi. Gülüp " İnan bana seninle uğraşamam" dedim ve Hülya hanıma bakarak " benim dışarıda bir işim var iki saate gelirim" dedim ve kapıya yöneldim. Acilen hastaneye gitmem gerek çünkü ben bile kendimi tanıyamıyorum. Taksi gelince hemen binip " Umut Hastanesine" dedim. Taksi durunca hemen indim. Kayıt bölümüne gidince Melis ablayı gördüm gülerek " ooo Melis hanım görmeyeli dahada güzel olmuşsunuz bakıyorumda" dedim. Melis abla gülerek " sizde daha yakışıklı olmuşsuznuz Yıkım bey" dedi. Melis ablaya " seninle daha çok konuşmak isterdim abla ama ben iğneleri bir hafta geciktirdiğimden kafayı yedim sen Ege abiye bir sorsana müsaitmiymiş diye" dedim. Melis abla " senin sormana gerek yok biliyorsun. Odasında" dedi. Gülüp " çok teşekkürler abla" dedim. Ege abim doktorum abim benden gittikten sonra sinir hastası oldum erken tedavi olsamda eski babam olacak adam yüzünden iyileşemedim. Zaten Alp abimde dahil hiç kimse sinir hastası olduğumu bilmiyor. Gizlice tedavi oldum ve ancak bu kadar yol kat edebildim. Ege abimin odasına girilmeden kapıyı çaldım öfkeyle " gerekli değilse gelme defol" diyen Ege abinin sinirli sesini duymak beni şaşırttı. İçeri girince kafasını hemen kaldıran Ege abim " sonunda be kardeşim" diyip yanıma geldi ve sarıldı. Hani kızgındı bu adam bir anda ne oldu. Hemen " şey abi iyi misin" dedi. Ege abi yine öfkeyle " biraz daha gelmeseydin ben sana abiyi gösterirdim" dedi. Heh şimdi anlaşıldı mevzu geç kalmama diyor. Abime dönerek " abi neler oldu bilemezsin sen bana iğneleri vururken ben sana her şeyi anlatacağım zaten sende bana hak vereceksin emin ol" dedim. Bir saat abimle konuştuk sonra giderken " Yıkım biliyorsun bu gün ful uyuman gerekiyor. Zaten ilaç uyutacak ama senin ortalıkta gezeceğini bildiğim için önden uyarıyorum" dediğinde. Tebessüm ettim ve " biliyorum abi çok sağ ol dikkat et kendine" dedim. Abim " asıl sen dikkat et kendine birde abi bozuntularını kafaya takma" dedi. Bende "
denerim abi" dedim. Taksi gelince abime sarılıp bindim. Yaklaşık yarım saat sonra araba durdu parayı verip indim. Zile basıp bekledim açılınca salona doğru gittim. Yine aynı kişiler oturuyordu bu sefer sadece Hülya hanımı muhattap alarak " Hülya hanım ben uyuyacağım akşam yemeği yemeyeceğim onun içi beni uyandırmayın lütfen" dedim. Hülya hanım konuşacakken Aral araya girip " küçük beye bakın ya birde emir veriyor" dediğinde ona baktım ama sadece baktım. Hülya hanım konuşunca Arala bakmayı bırakıp Hülya hanıma yeniden baktım ve dinledim " tamam oğlum seni uyandırmayız ama sen iyi görünmüyorsun rengin sabahkinden daha soğuk. İyi misin" dedi endişeyle. Bu haline tebessüm ederek " hayır iyim sadece yorgunum" dedim. Başını tamam anlamında sallayınca arkamı dönüp güdüyordumki Aral " gerçek yüzünü ne zaman göstereceksin cidden soruyorum" dedi. Arala dönüp " seninle cidden uğraşa__ cümlem yarıda kaldı çünkü ilaç etkisini göstermeye başladı. Bayılmamak gerek bundan dolayı hiç kimseyi umursamadan asansöre bindim. Odama duvarlara tutuna tutuna geldim. Üzerimi değiştirmeden yatağa girdim. Son duyduğum ses Aral'ın bağırma sesiydi sonrası karanlık.Herkese merhaba sürekli okuyucum olanlar bilir genellikle böyle şeyler yazmam ama bir kereye mahsus yazıyorum. Hayalet okuyucular beyenmek zorunda değilsiniz aslında kimse beyenmek zorunda değil fakat yorum yazarsanız neyi beyenmediğinizi söylerseniz sevinirim