Sabah Buse'nin " abi bak üstüne köpek salacağım uyan artık lütfen" demesi ile uyandım. Yüzüne bakıp " ne köpeyi kardeşim ben göremiyorumda hem başka uyandırma taktiği varken neden köpek"dedim uyku mahrumu bir şekilde. Buse masumca gülüp " sen köpekten korkmuyor musun abi" dediğinde gülüp başımı olumsuz anlamda salladım. Busede yapmacık bir üzüntüyle " aman korkmazsan korkma ne yapayım. Hadi annemler ağaç oldu kök saldı" dediğinde bir kere daha anladım bu kız gerçekten kardeşim ya. Buseye dönüp " tamam abicim sen git" dedim. Üzerimi değiştirmek için ayağa kalktığımda başım döndü sanırım bu gün ani hareketler yapmamam gerektiğini unuttum. Neyse hatırlamış oldum. Üzerime beyaz tişört altımada siyah eşofman altı giydim. Astım ilacımı ve telefonumu alıp asansöre yöneldim. Telefonuma gelen bildirimle asansöre binmedim. Karşıma Aral çıktı kızmıyorum artık ona yani kızamıyorum abim olduğundan değil yaşadıklarından dolayı. Aral'ın " dün yaptığın şovdan sonra biraz fazla uyumadın mı" demesiyle yüzüne bakıp " şov yapmak iyiymiş fakat ne dün ne bu gün nede yarın şov yapmayı düşünmüyorum" dedi. Aral öfkeyle kaşlarını çattı çokta tın. Asansör durunca inip yemek salonuna girdim ve " günaydınnnnn Arslan ailesi" dedim. Bu Halime tebessüm ettiler evet ' ler' nasıl ya bunlara ne oldu. Kahvaltıyı bu defa iştahla yaptım tam ağzıma patatesli böreği atarken kafamı kaldırdım ve bana şaşkınlıkla bakan Ateşe " hayırdır bilader bir sıkıntı mı var" dedim. Ateş gülerek " hayır sadece geldiğinden beri ilk defa adam gibi kahvaltı etmen beni şaşırttı" dediğinde " adamda laf söyleyerek iştah bırakmıyorsunuz ki" dedim. Bu sefer Aras konuşup " Yıkım abicim bunları sofrada konuşmayalım" dedi. Bende yününe bakıp güldüm ve " peki Aras konuşmayalım" dedim. Aras yüzünü asıp önündeki kahvaltıyı yemeye başladı. Bende böreği yemeğe başladım ama h s*ktir karabiber. Kimseye bir şey demeden yukarı çıkmaya başladım ilaç ilaç heh buldum içtikten 10 dk sonra aşağı indim. Hülya hanım " oğlum ne oldu iyi misin" dedi. Bu haline tebessüm ederek " iyim bir şey hatırladım da" dedim. Hülya hanım onaylayan bakışlarla bana bakmaya başladı tam bir şey soracakken telefonumun sesi araya giridi. Arayana baktım Alp abim gülerek " buyur abi" dedim. Abimin yorgun sesiyle kaşlarımı çattım " Yıkım abicim ben biraz fazla dün hızlı bir gün geçirdim o yüzden rahatsızım bu gün kafeye sen baksan olur mu" dedi. Hemen " tamam abi ama bak ben seni göreyim öyle gideyim kafeye He" dedim. Abim " hayır sen direkt kafeye git gelme boşuna" dedi. İkna edemeyeceğime eminim kendisi biraz şey nasıl desem keçi evet evet keçi hatta keçi dersem keçilere ayıp olur. Ondan dolayı " tamam abi çıkıyorum ben sende beni saat başı ara" diyip telefonu kapatım. Bu gün pazar olduğu için herkes evdeydi e bende salonda olunca duydular tabi. Hülya hanım ve Murat beye bakıp " abim biraz rahatsızlanmış onun yerine benim kafeye bakmam lazım gidebilir miyim" dedim. Hülya hanım " gidebilirsin oğlum. Alp abin nasıl ne olmuş" dedi. Buruk bir gülümsemeyle " üşütmüş bizim hayta" dediğimde kısa bir kahkaha atıp " geçmiş olsun oğlum" dedi. Murat beye dönüp " acaba oğlunuz Arası alabilir miyim Murat Başkan" dedim . Murat bey gülerek " oğlum senindir oğlum" dedi. Arasa bakınca ayaklandığını gördüm. Bir şey demedim üzerimide değiştirmedim sonuçta mekan benim . Aras arkamdan gelirken " kafeyi kapatalım seninle konuşacağım" dedim. Aras kısaca " tamam" dedi.
|||||~~~~~~~~~~~~~~~~~|||||Ohhhhha be sonunda işler bitti. Arasa dönüp " hadi çıkalım" dedim. Aras bir şey demeden arabaya gitmeye başladı adama bak ego kasmaya başladı. " sahile sürüyorum" dedi. Bende " hayır sana verdiğim adrese gidiyoruz" dedim. Bir saat sonra geldik