Murat Arslan
Bu gün uzun süredir yapmam gereken şey için Yıkımın yanına gidiyorum. Geldiğinden beri hiç konuşmadık. Zaten nedenini bilmediğim halde bana karşı biraz çekingen sanki ona her an bir şey yapacakmışım gibi. İnsan oğluna ya da kızına hiç farketmezsizin kötü davranamazki kıyamaz. Neyse bakalım her şeyi konuşacağız. Tam odasına gidecekken Bora öfkeli bir şekilde Yıkımın odasından çıktı. Ne oluyor aralarında bilmiyorum ama Yıkımın etkilenmesini istemiyorum. Evet Bora'da benim oğlum fakat Yıkım ayrı çünkü Boranın neler yaşadığını bildiğim halde Yıkımla ilgili bir bilgim yok. Ahh en nefret ettiğimdir arada kalmak. Tamam Murat tamam sakin ol oğlunla konuşacaksın sakin ol. Tam Yıkımın kapısına geldiğimde sesini duydum " neden ölmek istediğim halde beni yaşattılar abi" bundan sonra bir şeyler dedi ama bu kadarı bana yetmişti. Sesi kesilince odasına girdim yanına gidip yatağına oturdum ve " özür dilerim oğlum çok özür dilerim seni bu hale getirecek kadar kötü olaylar yaşadığında yanında olmadığım için çok özür dilerim. Ölmek istemeni sağlayacak kadar sana kötü davrandığımız için çok özür dilerim . İyi bir baba olmadığım için özür dilerim. İyi olmadığını biliyorum ama yinede iyi geceler oğlum" diyip başından öptüm biraz daha onu uyurken izledikten sonra odadan çıkıp asansöre bindim. Salona girdiğimde herkes burdaydı " Bora ne dedin Yıkıma He ne dedin" dedim öfkeyle. Bora dediğimle affaladı sonra kaşlarını çatıp ayağa kalktı " gelip sana mı söyledi biricik oğlun dediklerimi" dedi dişlerinin arasından. Dayanamayarak " aptal mısınız ne bu ön yargı He ne bu ön yargı. Ulan çocuk size ne yaptı" dedim. Bora " ne yaptı mı ya anla artık baba buda aynı Ali gibi , işte hem baksanasana dediklerimi sana yetiştirecek kadarda şerefsiz daha ne bekliyorsun" dedi. Konuşacakken Ateş benden önce davranıp " ya baba Allah aşkına görmüyor musun sen. Geldiğinden beri herkese karşılık veriyor yetmiyor Boranın söylediklerini ikisinin arasındaki özeli sana söylüyor bak tekrar söylüyorum aralarındaki özeli. Sana tanıdık gelmiyor olabilir ben sana hatırlatayım Ali'nin yaptığı gibi baba" dedi otoriter bir şekilde. Dayanamayıp " bana aralarındaki konuşmayı anlatmadı. Boranın Yıkımın odasından çıkarken gördüm sonra Yıkımla konuşmak için odasına girecekken Yıkım ' neden ölmek istediğim halde beni yaşantılar abi' dedi bende Bora'ya o yüzden soruyorum ne dedin diye" dedim. Bora affaladı Ateş sadece düz bir şekilde yere baktı Aral ise alayla gülüyor Aras Buse ve Hülya üzgün üzgün yere bakıyorlar. Of söylemesemiydim acaba. Bora " baba tam olarak öyle mi söyledi yani cümleleri aynen böylemiydi yani şey işte öff anladın sen baba" dedi. Bende kesin bir şekilde " evet aynen böyle dedi oğlum. Ben sen odadan çıkınca seninle ilgili sanmıştım ama bakıyorum ki senin ilgin yok" dediğimde Bora başını öne eğdi. Hayır oğlum yapmamış ol nolur. Hülya'nın sesiyle kendime geldim " hadi odalarınıza yarın konuşuruz" dedi. Daha fazla düşünmek beni boğmaya başlayınca bende odaya çıkıp Hülyamın yanına uzandım...
Ateş Arslan
Babamın dedikleri bende hiç bir şey hissettirmedi çünkü eminim onun oyun oynadığına masum insan ayağına ailemizi Ali'nin yaptığını yaparak dağıtacak. Ama bilmediği bir şey var o da ben buna bir daha izin vermem. Beynimi gereksiz bir insan için yoramam bunun için düşünmeden uykuya bıraktım kendimi.
~~~~~~~~~~~~~~~~~
Sabah uyandığımda kendimi çok rahat hissediyordum. Takım elbisemi giyip asansöre yöneldim kapı açılınca Yıkımı görmek beni şaşırttı çünkü kendisi çok uyuyan biri pardon çok mu dedim hayır öküz gibi uyuyor. Yüzüne baktığımda pek iyi bir gece geçirmediğini anladım. Baya gözleri kızarmış ve yüzü bembeyazdı tuhaf ilk gün bile bu kadar kötü değildi. Aklıma gelen şeyle " kahvaltı yaptıktan sonra seninle konuşmak istiyorum " dedim. Konuşmaya mecali yok zaten onun için itiraz etmeden kabul etti. Asansör durunca omuz silkip giderken Yıkım düşecek gibi oldu hemen tutum. Yorgun bir sesle " teşekkür ederim" dedi. Bir şey demedim hem ben neden tutuyorsam zaten. Amaaaaan ne yapalım yaptık bir hata bir kere. Kahvaltıya gelince yine gözüm Yıkım üzerindeydi yanlız tebrik etmem gerek çünkü çok iyi oynuyor tam Oscarlık. Babam " Yıkım iyi misin oğlum yüzün solgun" dedi. Of baba sen devam et kanmaya bakalım gerçekler ortaya çıkınca ne yapacaksın sonuçta gerçeklerin ortaya çıkma gibi bir huyu var. Yıkım " iyiyim Murat bey" dedi. Doyduğumu hissedince ayağa kalkıp " afiyet olsun" dedim. Dışarıya çıkıp arabada Yıkımı beklemeye başladım yaklaşık 15 dk sonra geldi. Bir şey demeden arabaya bindi bende arabayı her zaman gittiğim Arif ustanın arabasının oraya sürdüm. Yıkım tek bir ses etmeden yola bakıyor . Anlamıyorum beni böyle mi kandıracağını düşünüyor hah güleyim de boşa gitmesin. Araba durunca Yıkım " ineyim mi yoksa arabada mı konuşacağız" dedi. Kısaca " in" dedim. Yine itiraz etmeden indi hayret beni şaşırtıyorsun Yıkım efendi. Arabadan inince Arif usta beni görüp " Ooooo Ateş oğlum hoş geldin nasılsın bakayım bu oğlan kim" dedi art arda " sakin ustam sana her şeyi anlatacağım ama şu an önemli bir işim var" dedim. Arif usta bir şey demeden gitti işte bu yüzden bu adamı seviyorum. Yıkımın " hey hadi işim gücüm var benim" demesiyle düşüncelerimden ayrıldım. Direkt konuya girdim " ne istiyorsun ya da ne kadar istiyorsun" dedim. Yıkım dediğim şeye kahkaha atmaya başladı . Neye gülüyor bu salak. " neye gülüyorsun sen" dedim. Yıkım " salak saçma olan teklifine gülüyorum" dedi. Öfkeyle " benim salak saçma teklifim aslında senin istediğin şey değil yani öyle mi" dedim. Yıkım ciddi bir şekilde " hayır değil. Bak sana ne diyeceğim beş ay beş ay kaldı doğum günüme. Senin anladığın şekilde anlatayım benden kurtulmana beş ay kaldı Ateş Arslan" dedi. Vay zekice ama benim sana beş ay katlanacağımı kim söyledi. Alayla gülüp " peki beş ay beklerim ama en ufak hatanda seni evden yollarım ne dersin" dedim. Yıkım bana küçümseyerek baktı bana bana Ateş Arslan'a kaşlarımı çatım tam konuşacakken " eğer insan olsaydın kabul ederdim fakat sen ve ön yargın buna izin vermiyor yani üzgünüm kabul edemem" dedi. Hem laf sokması hem de küçümseyerek bakmasına öfkelendim bu yüzden bağırarak " senin Ali gibi olduğunu bilmiyorum Yıkım . O ailemizi maf etti tamda senin gibiydi. Masum ayağına yaratarak insan kandıran bir p*çin tekiydi" dedim yıkım sadece ayağa kakıp " cidden modumda değilim Ateş Arslan onun için sora konuşalım"diyip ayağa kalktı. Onun kalkmasıyla bende kalktım tam konuşacakken Yıkım yine araya girip " hemen gitmen gerek" dedi. Emirden nefret ederim hem de sevmediğim biri emir verince ayar olurum bu yüzden " bana emir verme" dedim. Yıkım kaşları çatık bir yere bakarken beni umursamadı. Ahhhhh bu çocuk beni ayar etmeye çalışıyor galiba tipe bak. Yıkım " bak bana azarını sonra çekersin tamam mı ama şu an gitmen gerek" dedi. Tam konuşacakken yine ve yine konuşmam bölündü ama bu sefer araya Yıkım değil silah sesi girdi. Yıkım " sana git dedim değil mi ama Yıkım kim ki sadece Ali'nin aynısı şerefsiz değil mi" dedi art arda. Masayı devirip kurşunların gelmesini önledim. Biz zaten mafya olduğumuz için ben alışkınım ama Yıkım beni endişelendiriyor ya ona bir şey olursa of. Kurşunların sesi kesilince adamların gittiğini gördüm Yıkıma baktım yüzü sapsarı olmuş bana bakıyordu ne diyeceğimi bilemiyorum ne denir ki bu durumda. Yıkımın sesiyle kendime geldim " abi iyi misin He cevap versene" dedi. Bana dedi abi dedi ABİ...Bu bölüm kısa olduğu için diğer bölümü daha çabuk atacağım. İyi okumalar....