Koluma dokunanın kim olduğuna bakmak için gözlerimi açınca Yiğit abimi görmenin mutluluyla "abii" diyip sarıldım ve gözlerimi kapattıp. Gür bir kahkahanın ardından " Yıkım abim hadi uyan yemek yiyeceğiz" dedi. Bende umursamaz bir şekilde " uykum var aç değilim siz yiyin beni bir hafta daha burda bırakın" dedi. Abim kıkırdadıktan sonra " olmaz öyle aslan parçası kalk valla dayak yersin" dedi. Uyku sersemi bir şekilde " ilk dayağım değil merak etme" dedim. Ney ne dedim. Gözlerimi yuvalarından çıkacak gibi açınca abimin kaşlarını çatmış yorgun bir ifadeyle bakan abime " ben öyle demek istemedim yemin ederim öyle demek istemedim" dedim. Uykum boyunca beni yalnız bırakmayan göğüs ağrım kendini belli edince yüzümü buruşturarak ne cevap verecek diye abimi bakarken buruk bir tebessümle " sakin ol abicim hazırlan yemeye" dedi ardındanda ayaklanıp odadan çıktı. Üzerime rahat bir şeyler giyip aşağı indim. Herkesin beni bekliyor olmasına tebessüm edip "afiyet olsunnnn" dedim. Sırasıyla hepsi cevap verdi Aral bile şaşırtıcı. Bora'nın yanına oturunca Bora yanı ani bir şekilde ona dönerek " iyi misin ne dedi doktor kırılmış mı lifin mi kopmuş ya cevap versene" dedim aniden. Bora gülerek " sakin ol iyim sadece dokumu zedeleyecek şekilde ayağımı burkmuşum" dedi. Rahat bir nefes alıp " ne zaman geçecekmiş çok ağrın var mı" diye sorunca derin bir nefes alıp " iyiyim ben ağrımda çok az ağrım var krem süreyim geçer" dedi bende başımla onaylayıp masada Buse'yi aradım gelmedi mi acaba diye babama dönüp " baba Buse nerde" dedim. İç çekip " bir saat önce uçağı vardı gitti seni uyurken bolca öptü uyandıralım dedik o da bu kadar öpmeme rağmen uyanmıyorsa çok yorulmuştur dedi biz de sen nasıl istersen ama uyanınca kızar dedik Buse'de benim onu ne kadar çok sevdiğimi ona söyleyin o kızmaz size" dedi. Bende üzgün bir şekilde " anladım baba" dedim. İki üç kaşık çorba içince aç olmadığımı fark ettim kafamı kaldırınca bana dikkatle bakan Mert'e " ne oldu bakıyorsun öyle" diyince Mert " yemekle daha ne kadar oynadığına bakıyorum" dedi. Bende " çok aç değilim ne yapayım" dedim. Ateş " aç olmadığın o yemeği yemeyeceğin anlamına gelmez çünkü sabahtan beri bir şey yemedin ve baya hareketli bir gün geçirdin" dedi. Mantıklıydı annemde " oğlum biraz daha ye hem senin için yaprak sarma yaptım" diyince benim gözler bir anda açıldı " hani nerde" diyen dudaklarımda destek çıktı. Halime güldükten sonra Yiğit abimin önünü gösterdi hemen abime bakıp " abiii sarma" dedim halime tebessüm edip " al bakalım yakışıklım" dedi...
Yemeğin ardından hepimiz film izleyelim dedik ama sadece beraber toplandık filme odaklanan bir ana baba evladı yok ben de boşuna çalışmasın diye televizyonu kapatıp meyve suyu almak için mutfağa gittim. Doldurup arkamı dönünce gözlerim bir an karardı ve yine o iğrenç kalp ağrısı kendini göstermeye başladı. Ağrım hafifleyince yürümeye devam ettim ama istemsiz bir şekilde bardak elimden düştü ve mutfakta kırılma sesi yankılandı sonrasında burnumdan kan geldi. Kanı durdurmak için peçete almak için adımlayacakken nefes nefese mutfağa dalmış Ateşi görünce " dur ayağına bir şey al bir yerin kesilmesin" dedim. Onun odaklandığı şey ise sadece burnumdan akan kan. Camlara dikkat ederek yanıma gelince burnumu benden önce aldığı peçeteyle kapattı. Başka bir yerimde bir şey var mı diye bakarken " iyiyim" dedim garip bir sesle. Ateş ise " biz sana bakamıyoruz şu haline bak" dedi. Bende " seninle bir alakası yok ki" dedim. Ateş başıyla beni onaylamadı " nasıl oldu" dedi. Ben de " başım döndü geçince yürüdüm sonra istemsiz bir şekilde bardak elimden düştü ardından da burnum kanadı" dedim her dediğime daha da kaşını çatan Ateş " yarın hastaneye gidip test yaptıracağız" dedi bende " gerek yok ki" dedim. Ateş ciddi bir şekilde " gerek var" dedi. Israr etmeyip " peki" dedim salona doğru gidecekken Ateş kolumdan tutup " onlar çıktı yukarı yoksa emin ol hepsi burda olurdu şimdi sen de yukarı" dedi. Benimle beraber asansöre bindi benimle odama girdi ben de " bir şey mi diyeceksin ailemden uzak dur falan diyeceksen eğer lütfen uzak dur" dedim. Ateş kaşlarını çatıp " hadi yatağına uyalım" dedi. Uzaylı görmüş gibi yüzüne bakarken yatağıma girdi bile bende " iyi misin" dedim. O da " yorgunum Yıkım ve sana ihtiyaçım var lütfen uyuyalım" dedi. Bende " tamam geliyorum" dedim. Gerçekten çok yorgun ve üzgün görünüyor ne yapayım adama çık git mi diyeyim çok belli hepsi bir şeyler bağırıp çağırarak içinden geçeni dökmek istiyorlar kızamam bencillik edemem. Bunları düşünürken üzerimi giyinip odaya geçtim beni yorgun gözlerle bekleyen Ateşe bakıp yanına adımladım komidinin üzerine astım ilaçımı koyup yatağa girdim ve Ateşe dönüp " her neye kafanı takıyorsan onu ortadan kaldır yoksa bir adım bile ileri gidemezsin" dedim. O da " o kadar kolay olsaydı keşke her şey ama değil" dedi. Anladım der gibi başımı salladıktan sonra " peki o zaman sizi güzel bir uykuya davet ediyorum Ateş Bey ama sabah kalktığımda bana sarılmış olma" dedim. Gülüp " anlaşıldı Yıkım Bey o zaman iyi geceler" dedi. Bende sanki koca gün uyumamış gibi esneyip " iyi geceler Ateş" dedim. Sonra derin bir uykuya teslim ettim kendimi.