10. Bölüm

650 43 0
                                    

Duyduğum silah sesiyle kapıya baktım Ateşin geldiğini görünce gülerek " Ateş bu arkadaş seni görmeye gelmiş bende dedim ev de yok ama anlamadı. Sen anlayacağı tarzda konuşursun ben içeriye gidiyorum" dedim ve adamın kafama dayadığı tabancayı indirdim. Tam giderken adam kolumdan tutu ardında iğrenç bir sırıtışla " ne oldu küçük Arslan korktun mu yoksa" dedi. Bende alayla gülüp " sen bizi iyi tanımıyorsun galiba ben sana tanıtayım. Biz Arslan ailesiyiz senin gibi salak değil aksine zekiyiz senin gibi korkak değil aksine cesuruz senin gibi ev basacak kadar şerefsiz değiliz aksine düşman olduğumuz insanın ailesi zarar görmesin diye uğraşacak kadar adamız. Kısacası senden olmayan her şeye sahip insanlarız şimdi biraz bize özen ve sorunun kiminleyse onunla çöz" dediğimde adam beni sevecekmiş gibi baktı bende aldırmadan Mert'e dönüp " biz gidelim gerisini Ateş halleder" dedim Mert'te " tamam sen gir ben bir abimle konuşayım" dedi. Bende ne yaparsan yap der gibi bakıp içeriye girdim. Yukarıya çıkınca Hülya hanımın bağırdığını duydum. Buseye bir şey olmuş olabilir diye hızlıca odaya girdim ve " Hülya hanım iyi misiniz Buseye mi bir şey oldu" dedim art arda. Hülya hanım benim sesimi duyunca " oğlum s-silah s-sesi şey olunca b-ben şey ettim" dedi ardındanda sarıldı ilk defa anne kokusu alan çocuklar gibi Hülya hanımı kokladım ve sarıldım. Bu his biraz tuhafmış hatta tarifsiz. Tam Hülya hanımdan ayrılacakken Buse üstüme atlayıp " abiiii iyi misin bir şey oldu mu Mert abim nerde iyi mi — " nefes al Buse nefes" diyerek sözünü kestim, düşmesin diye de ellerinden tutum. Yine konuşmaya başlayacağını anladığımda " iyiğiz, Mert abin aşağıda Ateş abin geldi. Başka bir sorun var mı küçük farem" dedim. Buse gülüp " hayır yok abi" dedi. Bende gülüp " siz biraz burda bekleyin aşağı inmeyin bende bir bakayım ne olmuş ne bitmiş diye" dedim. Hülya hanımın gözleri yine dolunca " bir şey olmayacak sadece bakıp geleceğim" dedim. Burukça gülüp başını olumlu anlamda saladı bende gülüp odadan çıktım. Aşağıya indiğimde yine o p*iç kurusunun seni duydum demek ki gitmemiş. En iyisi beklemek sonuçta dışarda Ateş var ben niye burnumu sokayım.
10 dk sonra Ateş salona girdi ne olduğunu anlamadan kolumdan tutup oturduğum koltuktan kaldırdı ardındanda kükreyerek " ne halt yendiğini sanıyorsun sen. Nasıl benim işime burnunu sokuyorsun" dedi. Bende " pardonda ne yaptım" dedim kaşlarımı çatarak. Ateş dahada bağırarak " birde ne yaptım diyor ya Allahım sen bana sabır ver" dedi artık bu saçmalığı anlamadığımdan " söyle artık ne olduğunu da bende anlayayım" dedim. Ateş konuşacakken Murat bey içeri girdi ve " Ateş sen odama geç bende geliyorum. Yıkım oğlum senlik bir şey yok sen boş ver bu ayı abini" dedi gülerek. Bende gülüp " tabiki boş veririm bu ayı abiyi Murat bey" dedim. Ateş dediğime kaşlarını çatıp " seninle daha sonrada konuşuruz Yıkım" dedi. Bende " tabi ayı Ateş" dedim. Onlar yukarıya çıktıktan sonra Mert'e dönüp " ne oldu dışarda Ateş neye öfkeli" dedim. Mert sıkıntılı bir nefes verip " bende bir şey anlamadım" dedi. Anlamadığı yüzünden belli zaten ondan üstelemeyip " Hülya hanım ve Buse seni yukarda bekliyor" dedim. Bir şey demeden yukarıya çıktı. Tam oturacakken zil çaldı ne yapalım oturamıyoruz bari kapıyı açalım. Kapıyı açtığımda Aral direkt " annemle Buse nerde" diye sordu. Bende " yukardalar" dedim kısaca koşarak yukarı çıkmaya başladı bu haline gülerken Bora " babamlarda mı yukarıda" dedi. Bende " evet yukarda" dedim. Bora'da yukarıya çıkmaya başlayınca Arasa dönüp " sorucak sorun varsa sor yoksa oturacağım" dedim. Aras gülüp " var. Nasılsın bakayım" diyip karın boşluğuma dirsek attı mal . Ben nefes almakta zorlanınca astım ilacımı bulmak için çeplerime baktım bulamayınca salona giden Arasa " i-ilacımı g-getir" dedim. Aras ne yaptığını anlamış olacak ki endişeyle " t-tamam" dedi ve koşarak yukarı çıktı. Gözlerim kararmaya başladığında Aras ağzıma ilacı sıktı. 3 dk sonra kendime gelmeye başladım bana endişeyle bakan Arasa gülüp " iyim. Tut kolumdan kalkayım hadi" dedim. Aras korkuyla kolumdan tutup kaldırdı aniden kalkınca başım dönsene çaktırmadan yürümeye başladım. Aras " ben Bora abimi çağırayım" dediğinde " hayır beni odama çıkartman yeterli" dedim. Israr edeceğimi bildiğinden yukarıya çıkarttı yatağa uzandıktan sonra " beni bu günlük uyandırmayın açta değilim zaten" dedim. Aras " tamam. Birde şey ben özür dilerim bir an unutmuşum" dedi. Bende " sıkıntı yok takma kafana ve odamdan defol" dedim gülerek. Arasta gülüp " peki bakalım Yıkım bey" dedi ve odadan çıktı . Bende kendimi karanlığa bıraktım.
Arastan ;
Yıkımım odasından çıktıktan sonra Emre'yi aradım ve " naptın kardeşim nasılsın" dedim. Emre sıkıntılı bir nefes alıp " ben iyiyim ama senin iyi olacağını düşünmüyorum" dedi. Bende kaşlarımı çatıp " neden bir şey mi oldu" dedim. Emre " ben 5 dakaya oradayım gelince konuşuruz" dedi ve telefonu kapattı. Emre'nin böyle konuşması canımı sıktığından abimlerin yanına gitmeden aşağıya indim.
Emre gelince " hoş geldin kardeşim" dedim. Emre " bakalım hoş mu gelmişim kardeşim" dedi. Böyle davranması beni sinir ettiğinden " ne olduğunu anlat o zaman Emre" dedim öfkeyle. Emrede " odana çıkalım şimdi Murat amcalar falan gelir" dedi. Bende onaylayıp asansöre bindim. Odama gelince direkt " anlat" dedim. Emre derin bir nefes alıp " şimdi öncelikle Yıkımın hastalığı sadece astım değil ekstradan sinir hastası ayın belli bir tarihinde ilaçlarını almalı almazsa sonucu belli olmayan bir şekilde davranıyor ve bu hastalığının çıktığı ilk zaman abisinin öldüğü zamanmış. İkinci olarak Yıkım eski ailesinden aşırı derecede şiddet görmüş bunlar bir kaçı diğerlerini getirmedim çünkü emin ol dayanamazsın" dedi ve önüme fotoğrafları koydu. Korkarak fotoğrafı aldım almaz olaydım çünkü Yıkımın sırtında kurumuş kanlar var . Diğer bir fotoğrafa geçtiğimde Yıkım kanlar içinde yerde baygındı ve en iğrenç kısmı bunu yaşadığında 7-8 yaşlarında olması. Göz yaşlarım benden bağımsız akmaya başlamıştı bile daha fazla dayanamayacağımı anlayınca Emre'ye dönüp " başka bir şey var mı" dedim çünkü yalnız kalıp düşünmek istiyorum. Emere başını olumlu anlamda sallayınca titrek bir  Efes verip " devam et" dedim. Emre bilgisayara sidiyi yerleştirdi sonrada bana dönüp " bence bunu sonra izle" dedi. Bende korksamda " hayır" dedim. Video başladığında karanlık bir oda vardı kaşlarımı çatıp ne olduğunu anlamaya çalışırken Yıkımın " benim abim ölmedi benim abim yaşıyor duydun mu beni" diye bağırmasıyla anladım. İçeri o eski babası olan p*ç girip " öldü senin abin öldü hem de senin yüzünden. Acı çekerek öldü sen öldürdün abini sensin abinin katili" dedi. Yıkım " abim ölmedi abim benim yüzümden ölmedi duydun mu? Abim senin yüzünden bu evden gitti sadece ölmedi. Senin yüzünden beni bıraktı senin yüzünden baba bozuntusu o*ospu çocuğu" diye bağırınca o p*ç kardeşimin kafasına kül tablası ile vurmaya başladı ve Yıkım kanlar içinde bayılana kadar da devam etti. Emre görüntüyü durdurunca " iyi misin" dedi o an anladım hıçkırarak ağladığımı. Emre'ye bakıp " b-biz n-ne b*k yedik" dedim. Emre başını eğip derin bir nefes alınca devamı olduğunu anladım o yüzden " devam et" dedim. Emre " Yıkım bu olaydan sonra üç hafta komada kalmış uyanıncada geçici hafıza kaybı yaşamış en önemlisi ise Yıkımın böyle bir olayla bir daha karşılaşması onun hayatı için tehlikeli olabilirmiş yani komaya girip uyanmama ya da ölme ya da felç kalma gibi bir sürü kötü ihtimal varmış" dedi. O an sadece boş boş duvarlara bakıp " sağ ol kardeşim. Ben biraz kendimi toparlayayım sana haber veririm" dedim. Derin bir nefes aldı bu da bu gün anma derin nefes aldı. Bir şey demeden çıktı. Bende ağlayarak ayağa kalktım sonra Yıkımın odasına girip yanına uzandım.
" abim ben özür dilemem dileyemem çünkü bu bir özürle geçmez sadece yanında olucam kimsenin benim bile sana zarar vermeme izin vermeyeceğim" dedim ve saçlarını öptüm. Tam ayaklanmışken Yıkım uykusunda " abi gitme" dediğinde hıçkırarak ağladım sonra yanına uzanıp kendimi karanlığa bıraktım.

Bu bölüm sakindi ve geç geldi onun için diğer bölüm erken ve hareketli gelecek.
İyi okumalar...

Yeni hayatHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin