Ha s* ktir gördü ne diyeceğim ben şimdi offf bir bu eksikti. " Yıkım hey Yıkım cevap ver ne bu kan He" dedi hem endişeli hem de öfkeli bir şekilde. Derin bir nefes aldıktan sonra " bak sana her şeyi anlatıcam ama önce ilk yardım çantası ve kolonya getir yaraya bakmam lazım" dedim. Tamam der gibi başını saladı ve koşarak odadan çıktı beş dk sonra nefes nefese odaya girdi " getirdim ama Bora abimi çağırsak daha iyi olmaz mı" dedi hayır anlamında başımı salladım derin bir " offffff offffff" dedi. Umursamadım yatakda doğruldum yaram çok acımıyordu yani dikişim patlamadı sadece pansuman gerekiyordur diye tahmin ediyorum inşallah öyledir. Kafamı kaldırıp bana endişeyle bakan Aras a " şimdi önce elime kolonya dök sonrası bende" dedim . Teretüt ederek başını saladı elime kolonya döktükten ardından tişörtümü kaldırıp yarama pansuman yapmaya başladım alışkın olduğumdan beni pek zorlamadı doğal olarak. Bandajla yaramı kapattıktan sonra " işte bu kadar" dedim gülerek kafamı kaldırmamla yüzümdeki gülüş dondu çünkü Aras ilk defa bana nefretle bakıyordu tam konuşacakken benden önce davranı " şimdi çabuk söyle nasıl oldu bu He nasıl daha ikinci günden bu hale geldin" dedi dişlerinin arasından. Buseye söz verdim kimseye anlatmicam diye bu yüzden " sadece kavga ettim bu kadar çocukta bıçak olduğunu bilmiyorum dört beş kişilerdi zaten hangisini takip edebilirdim ki" dedim sakince. Aras alayla ve acır bir ifadeyle " senin Ali gibi olmadığını düşünmüştüm ama yanılmışım sende onun gibi aşâlık herifin tekisin kavga ederek insanlara zarar veren p* çin tekisin abilerime kızıyordum ama çok haklılarmış sende onun gibisin umarım biran önce senden kurtuluruz umarım" dedi. Bir şey demedim sadece yüzüne baktım bende onun diyerleri gibi olmadığını düşünmüştüm ama bende yanıldım. Tam çıkarken arkasını dönüp nefretle " umarım bir an önce evimden hayatımdan ailemden çıkarsın umarım , gerçi bu gidişle senden öldüğün için kurtulmuş oluruz" dedi ve çıktı. Baya iyiydi baya hem de normalde Aras'tan böyle bir şey beklemezdim fakat onunda içinde yatan yaralar var bu yüzden bütün bunları dedi haklı mı orası tartışılır. Offffff zaten yorgunum birde beynimi yoramam en iyisi uyumak...
" kalk lan hadi , anasını satıyım ne uykuymuş arkadaş uyan uyan okula gidicez daha" diye vızıldayan sese daha fazla dayanamayarak " tamam kalktım bak tamam mı şimdi git çık defol" dedim öfkeyle hem dün yaşananlar hem gece gördüğüm kabus hem de sabah uyandırılmanın etkisiyle. Mert'te aynı öfkeyle " ne bağırıyorsun lan adam gibi uyandırmaya geldik" dedi. Biraz sakin bir şekilde " pardon , şimdi çıkar mısın odamdan hazırlanıp iniyorum" dedim. Önce pardon dememe affaladı sonrada odamdan çıktı. E ne yapayım birine haksız yere bağırınca üzülüyorum. Tişört giymem zor olacak diye siyah gömlek ve siyah pantolon giyip asansöre bindim. Asansör durunca içeri Aras ve Aral girdi birinin ön yargısı vardı diyerinde de ben kendi ellerimle yaptım zaten onun için günaydın demedim. Sonunda asansör durunca inip yemek salonuna gidip oturdum ama sıkıntı bir yanımda Aral diyer yanımda Ateş karşımda Aras onun yanında Bora var Buse ise Hülya hanımın yanında diyer yanında da Mert vardı. Murat beyin başlaması ile kahvaltı başladı bu gün iştahım yok sadece arı kesici alacağım için bir şeyler atıştıracaktım ama telefonumun çalması ile düşüncem bile yarım kaldı oflayarak kim olduğuna baktım hayır Alp abim arıyor Murat beye dönerek " müsaadenizle acil" dedim. Murat beyde " istersen burda konuş oğlum sıkıntı yok" dedi. Canı minnet diyip telefonu açmamla Alp abi " kardeşim sen nerdesin He kaç kere aradım açmadın mesaj yazdım cevap vermedin evine gittim baban olacak o adam bazı şeyler anlattı noluyor abim He allah aşkına anlat" dedi endişeyle. Bende " abimm ben sana bazı şeyler anlatmıştım onunla ilgili yani bak sana ne diyeceğim ben daha kahvaltı yapmadım yanına geleyim hem beraber kahvaltı yaparız hem de her şeyi anlatırım olur mu" dedim en makul teklif bu Alp abim derin bir nefes alıp " tamam abicim bekliyorum ama çabuk gel He birde yıkım ilacını unutma abicim unutunca neler oluyor biliyorsun" dedi. Gülerek " tamam abi geliyorum hadi görüşürüz" diyip neşeyle telefonu kapattım onun sesini bile duymak bana iyi gelmişti ahhh tamam tamam sakin ol diye kendimi rahatlattıktan sonra " Murat bey Hülya hanım ben abimle kahvaltı edicem size sormadım ama bir sıkıntı olur mu" dememle Mert " sen az önce annem ve babamdan izin mi aldın" dedi şaşkınlıkla. Bende aynı şaşkınlıkla " evet" dedim kısaca. Murat bey buna sevinmiş olacak ki gülerek " tabiki oğlum gidebilirsin ama kim bu abin" dedi. Bende tebessümle " her şeyim" dedim ve ardından " müsaadenizle" diyip masadan kalktım. Yaklaşık yarım saat sonra kafeye geldim. Alp abi beni görünce direkt sarıldı " kafayı yedim sana bir şey oldu diye" dedi endişeyle. Bende " tamam abi iyiyim hem sen benden daha ne çektin ki hiçbir şey onun için gitmeye niyetim yok" dedim gülerek. Alp abim kafama vurup " tamam lan şımarma hemen , gel hadi en sevdiğin şeyleri hazırlattım" dedi. Yaklaşık üç saat Alp abinin yanında durduktan sonra okula gittim geç gideceğimi Murat beye söylemiştim onun için sıkıntı yok. Okul girecekken saate baktım zil çalacak en iyisi oturmak. Dikişlerim arıyor ama yapacak bir şey yok arı kesiciler yetmiyor. Of of sıkıldımmmmmmmm diye düşünürken bir ses " babama geç geleceğini söylemişsin ama bu kadar geç kalacağını düşünmemiştim" dedi. Bunalmış bir şekilde " bu seni ilgilendirmez Murat beyle aramızda olan bir durum. Ayrıca abimle istediğim kadar dururum bundan sana ne" dedim. Mert alayla " abinde senin gibidir kesin puştun tekidir" dedi. Öfkeyle ayağa kalktım " abim hakkında ağzında çıkanı kulağın duysun bir daha sakın abimi tanımadan onun hakkında konuşma" dedim. Tam bir şey diyecekti ki araya bir ses girip " Mert çabuk Buse'yi sıkıştırmışlar" dedi. İkimizde koşarak çocuğu takip ettik. Buse'nin sesiyle kafamı oraya çevirdim Mertle koşarak gittik yine aynı çocuklar Buse'yi sıkıştırmıştır öfkeyle gürleyerek " ben size ne dedim lan He bu okuldan defolup gideceksiniz demedim mi kız kardeşimden uzak duracaksınız demedim mi" dedim. Mert bana şaşkınlıkla bakarken bana bıçak sokan çocuk " sen nasıl ayaktasın daha dün bıçakladım seni" dedi şaşkınlıkla. Mert'in öğrenmesini takmayarak güldüm ve " demek ki iyi sokamamışsın" dedim. Bu defa öfkeyle " şimdi Buse ile alıp veremediğin ne" dedim. Karşımda ki çocuk " sana ne sen kim oluyorsun" dedi. Tam cevap verecektim ki Mert " Busenin abisi benim kardeşim var mı bir sıkıntı şimdi" dedi. Bu defa şaşıran ben oldum. Çocuk şaşkınlıkla " nasıl" dedi. Mert yine " sana ne lan sen sorduğum soruya cevap ver önce" dedi. Çocuk bu defa " Buse benim sevgilim" demesiyle Buse " yalancı pislik sen değilmiydin beni taciz eden hangi insan sevgilim dediği insana bunu yapar" dedi tiksinir bir şekilde. Mert öfkeyle " sen benim kardeşimi taciz mi ettin lannn" diye kükreyip çocuğa yumruk attı sonra kavga başladı. Benim genellikle yarama vurmaya çalışıyorlar ama daha denk getiremediler soluk soluğa kaldım lanet astım neyse kavgaya devam ederken Mert yumruk yiyip yere düştü o sırada bende sağ çiğerime dirsek yedim nefesim bir an kesildi ama devam attim en sonunda çocuklar kaçtılar. Mert Buse'ye gidip sarıldı bende yere oturdum bacaklarımda takat kalmadı. Alp abim sayesinde unutmadığım astım ilacımı alıp ağzıma üç defa sıktım. Kafamı kaldırdığımda bana endişeyle bakan Buse ve Mert'i görmeyi beklemiyordum. Mert hemen " iyi misin hastaneye gidelim mi bende soruyorum tabiki de gidicez hem dikişlerine baktırtmamız gerek" dedi. Bu haline şaşırsam da belli etmeyerek " gerek yok iyiyim zaten eve gitmemiz yeterli Hülya hanım Murat bey ve abinler bilmeyecek" dedim. Mert hayır anlamında başını sallayıp " Bora abimin yanına gidiyoruz en azından o bilsin hem kimseye bir şey söylememesi için Buse ve ben onu ikna ederiz" dedi. Tam itiraz edecekken " eyer itiraz edersen anneme ve babama söylerim o zaman hiç kaçışın olmaz" dedi. Offf o daha da beter o yüzden " tamam oldu mu tamam" dedim. Mert Zafer kazanmış bir şekilde güldü. Sonra dışarıya çıktık ama bir sıkıntı var adım attıkça yaram daha çok acıyor ve bu acı katlanılmaz olmaya başlayınca Mert ve Buseye " bir dk bekleyin" dedim. İkiside yanıma geldi bende yarama bakmak için gömleğin düğmesini açtım açmamla " s* ktir patlamış" dedim. Mert endişeyle " tamam sakin ol hemen arabayı getiriyorum" dedi. Arabayı getirmesiyle ayağa kalktım yürürken açıyor ama daha beterlerini gördüm. Neyse diyip arabaya bindim Mertte " abimi aradım ama açmadı hastaneye gidince bir daha ararım" dedi. " tamam sen arabayı dikkatli kullan yeter ben dayanırım Buse sende şu ilk yardım çantasını verir misin" dedim ikiside dediğim şeyle bana baktılar sonra Buse çantayı verdi içinden gerekli olan malzemeleri aldım tampon yapmaya başladım. Yaklaşık 25 dk sonra araba durdu Mert " bekle geliyorum" dedi. Kapıyı açınca onun yardımıyla indim Mert bağırarak " sedye" dedi ulan iyiyim sadece dikiş patladı o kadar ne bu panik. Koşarak sedyeyi getirdiler ve beni yatırdıktan sonra acile götürdüler. İçeri Bora girip " Mert Buse iyi misiniz abim He" dedi telaşla sanırım bana karşı hiç bir zaman böyle telaşlı olmayacak. Mert'in sesi ile kendime geldim " biz iyiyiz abi ama Yıkımın dikişleri patladı" dedi telaşla sonra Boranın bakışları beni buldu önce yüzüne ardından yarama baktı " ne oldu" diye sordu umursamazca bende " yedi santim bıçak yarası gerekli ilaçları aldım bu gün kavga ederken dikişim patladı ve astım krizim iki günde dört defa oldu" dedim evet dört çünkü gördüğüm kabuslar beni seviyor. Bora kaşlarını çatarak " neden bıçaklandın" dedi. Bende " neden bıçaklandığımı bırak önce ağrı kesici ver sonrada dik zaten serum falan takacaksın bu da üç saat sürecek yani toplam süre okul saatine eşit olur" dedim. Bora öfkeyle " sen bana mesleğimi mi öğretiyorsun lan hem o kadar acıya narkozsuz dayanman imkansız" dedi. Bende " of of sana işini öğretmiyorum ayrıca narkoz alırsam yarada his kaybı oluyor ve sen bunu biliyorsun yaramı unutup ani bir hareket yapabilirim" dedim. Kaşlarını çatarak " bu kadar bilgin nasıl var bunu sonra soracağım önce yarana bakalım" dedi. Yarım saat sonra " bitti" dedi yavaşça doğruldum zaten hastaneden çıkamam serum bitecek. Bora Mert ve Buseyle konuştuktan sonra uzaklaştı Mert yanıma gelip " iyi misin ağrın falan var mı" dedi. Bende gülerek " hayır yok zaten ufak bir yara" dedim. Gülmemle " oh be bu işide atlattık bu arada Buse'yi koruduğun için teşekkürler" dedi. Bende " kim olsa aynısını yapardı sadece dikkatsiz davrandım" dedim. Mert aklına bir şey gelmesiyle " bu arada Bora abim Aras abimi aradı biraz sonra gelecek" dedi. Aniden doğrulmam ile ağzımdan bir inilti çıktı Mert " neden dikkat etmiyorsun hemen doğruluyorsun" dedi. Dediklerini boş verip " sadece Bora bilecekti hani" dedim. O da " evet sadece Bora abim bilecekti ama Aras abim hastaneye gelecekmiş o yüzden söylemek zorunda kaldık" dedi. Endişeyle " Aras iyi mi bir şey mi olduda hastaneye geliyor" dedim. Mert önce şaşırdı sonra gülerek " yok yok Bora abimle bir işi varmış hem sen Aras abim için endişelendin mi" diye sordu evet endişelendim ama ona diyemem bu yüzden " neden sizin abiniz için endişeleneyim canım sadece merak" dememle yüzü asıldı sonra " abimin yanına gidiyorum" diyip çıktı. Buse zaten uyuyor of napacam ben diye düşünürken kapı açıldı içeri nefes nefese Aras girdi ve " nasıl bana doğruları söylemezsin He nasıl" dedi. Bende " biraz sesiz ol Buse uyuyor" dedim. Derin bir nefes alıp " tamam sakinim şimdi anlat" dedi. Dün söylediklen sonra pişman olduğuna eminim ama soğuk bir şekilde " Buseye söz verdim bu yüzden söylemedim kavga etmemiştim sadece onlar bana saldırmıştı ama bu gün kavga ettim şimdi kime benzetirsen benzet Aras Arslan" dedim. Böyle hitap etmemle affaladı tam konuşacakken içeri Bora girdi " evet iyiysen çıkalım" dedi. Bende " iyiyim" dedim. Bora Buse'yi kucağına aldı bana da Mert yardım edecekken " gerek yok kendim yaparım" dedim. Bir şey demeden omuz silkip çıktı. Eve yarım saat sonra geldik salona girdiğimizde herkes burdaydı boş bir yer bulup oturdum. Telefonumla takılırken Aral " ikiz iyi misin geldiğinden beri düşüncelisin sesleniyorum sesleniyorum cevap vermiyorsun" dedi. Aras önce bana bakıp sonra Arala baktı " sıkıntı yok ikiz sadece yorgunum" dedi. Aral bana bakarak " yoksa bunun yüzünden mi böylesin bir şey mi yaptı" dedi. Aras konuşacakken bütün günün yorgunluğunla " ben yaptım oldu mu" dedim. Aral bağırarak " ne yaptın lan ikizime puşt" dedi. Aniden ayağa kalktım dikişim acıdı ama yinede " oyun oynadım aynı Ali gibi oldu mu Aral Arslan" dedim öfkeyle yeter artık bıktım yoruldum. Hülya hanıma bakarak " yukarı çıkıyorum yemeye çağırmayın yemek istemiyorum" dedim bu sefer Bora " dayanamazsın" dedi. Olayı bilenler dışında kimse anlamadı Bora'ya dönerek " dayanırım" dedim ve yukarı çıkıp üzerimi çıkartım sadece eşofman giyip uzandım sonrası bir kapı açılma sesi ama o kadar yorgunum ki gözümü açamadım.Bora'dan
Yıkımı hastanede görmeyi beklemiyordum zaten görünce umursamamış gibi davrandım ama yinede endişelenmiştin. Yıkım aynı Ali gibi oyun oynadım diyerek gitti ama kavgası hâla devam ediyor babam " bir şey mi oldu Aras" dedi. Aras " hayır baba sadece kendime kızıyorum ona sende Ali gibisin demiştim ama aradan bir gün geçmeden dediğime pişman etti" dedi üzgün bir şekilde. Off Aras bu kadar saf olma kardeşim bu kadar saf olma. Babamın bana seslenmesiyle " sen neden dayanamazsın dedin oğlum" dedi. " bizim aramızda baba" dedim bu sefer araya Aral girip " maşallah maşallah aranızda özelde var artık" dedi. Öfkeyle" Aral söylenecek bir şey olsa zaten söylerim ama değil tamam mı abicim" diyip babama döndüm " yukardayım yemeye çağırırsınız" dedim başını olumlu anlamda sallayınca asansöre bindim. Yıkımın yanına gidicem ağrı kesici alması için yemek yemesi gerek ama beyfendi o ağrılara dayanacağını düşündüğü için yemekte yemedi ağrı kesicide almadı ondan dolayı iğne yapmam gerek.İğineleri alıp Yıkımın odasına girdim uyuyordu çok uyuyor hem de aşırı bu yüzden bir sürü test yaptırdım yarın sonuçlarına bakıcam gerçi küçük beyin bu testlerden haberi yok ama. Yanına yaklaştığımda üstünde tişört kazak falan yoktu maşallah kardeşim diye demiyorum ama astımına rağmen güzel vücut yapmış of ne diyorum ben be ne kardeşi neyse şu iğneyi vurup çıkayım. Kolunu kendime yaklaştırdım damarları belli olduğu için iğneyi kolayca vurdum ama anlamadığım bir şey var bu çocuğun çoğu yeri mor sabah dikiş atarkende gördüm kemer ve yanık izleri vardı. Neden bilmiyorum ama tuhaf bir şeyler var. Bunu yarın kendisine sormaya karar verdim. Tam kalkarken kolumda bir el hissettim ve " abi abi bırakma beni nolur gitme" ...İyi okumalar...