~

264 21 39
                                    

-1 Hafta Sonra-

Güneşin bulut parçalarından yavaş yavaş çıktığı ve yer yüzünü ısıttığı bir sabahın başlangıcıydı.

Pontus,ablasından zorla izin almış ve yaşarken çok sık ziyarete uğradığı bir yer olan bir dağı ziyaret etmişti.

Ablası onu pek fazla insan arasına sokmak istemiyordu ve anca bu tür kimsenin bulunmadığı yerlere gelmesine izin veriyordu.

Elindeki çakı bıçağını iyice kavradı ve sert derisini soyduğu ağaç parçasıyla ilgilenmeye devam etti.

--
Nahçıvan ve Kuzey Kıbrıs hoplaya zıplaya abilerinden önce dağa doğru çıkmaya çalışıyorlardı.

Arkadan ise onları gözetleyen Azerbaycan ve Türkiye ise konuşuyorlar ve birbirlerinin halini hatırını soruyorlardı.

"Hâla Ermeni ile olan kavganız geçmedi mi?"

"Hayır,o bunu durdurmayacak gibi görünüyor."

"Merak etme,sana yardım edeceğim."Diye karşılık verdi Türkiye ve Azerbaycan'ın omzuna kolunu attı.

"Şu dağın tepesine en son giden Çürük Yumurta!"Diye ekledi sonra Türkiye çocukları neşelendirmek için.

Bu duyan ufaklıklar ise var güçleri ile koştular ve tam tepeye geldiklerinde ise mutlulukla Türkiye'ye ve Azerbaycan'a baktılar.

"Çürük Yumurtalar!Çürük Yumurtalar!"

--
En sonunda çakıyla kazdığı dal parçasını tertemiz yapan Pontus,gelen çocuk seslerinden korktu ve en yakın bulduğu bir ağaca saklandı.

Sonra ise Hafifçe başını uzattı ve neşeli neşeli giden gruba iğrenerek gözlerini dikti.

"Τούρκοι.."

--

"Abi!Abi!"Dedi Nahçıvan.

"Efendim Nahçıvan?" Diye karşılık verdi Azer o sırada Türkiye ile kırmızı bir kilimi çimene sererlerken.

"Oyuncak Bebeklerim nerede?"

"Pembe çantada."

Bunu duyan Nahçıvan zeminde gürültülü bir ses çıkartarak çantaya doğru koştu ve içinden saçları ve kıyafetleri farklı farklı olan bebekleri aldı.Sonra ise yakındaki bir kayada oturan Kuzey'e doğru gitti ve bebekleri tam onun önüne serdi.

"Vay!Bunlar son model mi?Her zaman bunlardan almak istemişimdir!Bakabilir miyim?"

Nahçıvan sırıttı ve "Tabii qardaş." dedi.

İzni aldığı için sevinen kız ise eline geçen üstünde renkli bir kıyafeti olan,sarı uzun saçlı bebeği aldı,bebeğin saçlarını elleri yardımıyla taramaya başladı.

Nahçıvan ise Kuzey'in bebekle oynadığını görünce eksik kalmamak için o da üstünde doktor kıyafeti olan siyah saçlı bir bebeği aldı ve onun neon pembe rengindeki topuklusunu çıkartıp,bir spor ayakkabı giydirdi.

"Bu bebeğin adı ne?"

"Ağca."

Kıbrıs bunu duyunca bebeği önüne tuttu ve sanki o canlıymış gibi ona "Ne kadar güzelsin Ağca!"Dedi.

O sırada anlık bir sakarlığına geldi ve bebek tepenin alt kısmındaki bir harabeye düştü.

"Hayır!Ağca!"

"Çok üzgünüm Nahçıvan,bunu telafi edeceğim!" Dedi Kıbrıs pişmanlıkla başını eğerek.

"Ama nasıl?"

"Zaten o harabe bir alt kat,oraya ineceğim ve bebeği alıp geleceğim."

"Ama tehlikeli olmaz mı?"

"Olmaz,zaten bizden başka kimse yok,ne olabilir ki?"

--

Tam zamanıydı.

Kızın buraya geleceğini duyan Pontus avını bekleyen avcı gibi çalılıktan harabeye atladı ve bebeğin tam arkasında bulunan bir kayanın arkasına saklandı.

Ayakkabı seslerinden kızın buraya geldiğini duyuyordu ve yaklaştıkça sesler tizleşiyor,Pontus'un her saniyede kulakları daha da acıyordu.

Kısa bir zaman geçmeden harabenin girişinden ufak bir kafa uzandı ve parmak uçlarında yürüyerek bebeğe doğru yaklaştı.

Ona görünmemeye çalışan Pontus ise sessizce çakı bıçağını çıkarttı.

Tam bebeği almaya çalışan KKTC,eliyle oyuncağa uzandı fâkat Pontus tam zamanında kayalıktan çıkarak çocuğun boğazına yapıştı.

Kız ufak bir çığlık attı ve çığlık tüm harabeye acı bir şekilde yankılandı.

"Το παιχνίδι τελείωσε!"Dedi Rum ise az sonra cansız olacak Kuzey'in bedenine doğru ve zavallı kızın göğsüne ağır bir bıçak darbesi indirdi.

--
Kelime:520

Azerbaycan:Erkek
Nahçıvan:Kız

•𝓦𝓪𝓿𝓮 𝓸𝓯 𝓽𝓱𝓮 𝓢𝓮𝓪 𝓸𝓯 ​​𝓜𝓮𝓶𝓸𝓻𝓲𝓮𝓼 • (Devam etmeyecek.)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin