~

271 18 13
                                    

Gözlerine gelen ışığı sanki tutabilecekmiş gibi çekti ülke.

Saatler boyunca gezmekten yorgundu fakat bir o derece de mutluydu da.

Biraz daha yürüdü ve gelen yabancı bir kokuyla kış uykusundan kalkmış gibi kendine geldi.

Gelen kokuyu takip etti,fakat az sonra göreceği şey konusunda fikri yoktu tabiki.

Topuklu ayakkabılarını zeminde delercesine ilerledi ve gördüğü kan karşısında ufak bir şoka girdi,sokağın tam ortasında çığlığı bastı.
(Bir yandan o kadın Fransa)
--
Birleşik Krallık umutsuzca bugün yeni çıkmış olan gazete parçasına bakıyordu.

İlk KKTC,sonra ise Yunanistan gizemli bir şekilde ölmüştü.

Bu bir işaret olabilirdi,onları öldürenler aynı kişiler miydi?Yoksa başka bir olay mı vardı?Genelde bu tür olayları iyi bilirdi lâkin bu seferini kestirmek mümkün değildi.

Ağzını her içtiğinde yakan kahve ile doldurulmuş kupayı cam zemine koydu ve yerinden kalktı.

Sonu kötü veya iyi olsun,ne yapacağını biliyordu.

--
Gözleri yaş içinde kalmış Zavallı GKRY, ablasından kalan son parçaya,yunus şeklindeki oyuncak perişan perişan bakıyor,peluşa sinmiş kokuyu içine çekiyordu.

Pontus ise kardeşinin sırtını sıvazlıyor ve ona üzülmemesi gerektiğini söylüyordu.

Sonra birden kapı çaldı,kim olduğunu merak eden GKRY,abisine yatağın altına saklanmasını söyledi ve fırtına hızında kapıya gitti.

Kapıyı eminsizce açtı,açtığı anda ise BM ve siyah giyinen askerler evin giriş kapısına doluştu.

"Niye Burdasınız?"

BM ise Kıbrıs'a bu endişeli hâli karşısında endişelenmemesi gerektiğini söyledi,ufaklığın saçını okşadı.

O sırada onlar bunları konuşarken,askerler planlı bir şekilde odalara dağıldılar ve odalarda ne varsa aramaya başladılar.

Dolapları,perdeleri,eşyaları,hatta buzdolabını bile..

--
O sırada biri zayıf ve sarışın,öbürüsü ise tombul ve esmer olan iki adam yatak odasına girdiler.

Onlarda aynı öbürküleri gibi her yeri aradılar,aynı şekilde bunu yaparken boş durmuyorlar,bir şey konuşuyorlardı.

"Dostum,sana söylemiştim.Niye beni dinlemiyorsun?"

"Kusuruma bakma kardeş,anlık boşluğuma gelmiş işte."

İki görevli konuşurken ise Pontus Konuşmalarını dinliyor,aynı şekilde de burnuna gelen kaşındırıcı tozlardan kurtulmaya çalışıyordu.

"Burada bir şey yok."

"Galiba."

Polisler tam çıkacaklardı ki Rum tozlardan dayanamadı ve sesli bir şekilde hapşurdu.

Hapşuruğun geldiğini duyan Polisler ise bir koşuda yatağa gittiler ve yatağın altını güçlükle olsa bile açtılar.

Yakalandığını gören Pontus ona dik dik bakan iki adama sanki o da neden orada olduğunu bilmiyormuş gibi baktı ve

"Merhaba,Birisini mi aramıştınız?"Dedi.

--
"Lan bırakın beni!"

"Kendim giderim ben!"

Ülke,onu BM'ye götüren ikilinin kollarından kurtulmaya çalışıyor,onlara bundan vazgeçtirmek için bir şeyler geveliyordu.

"Efendim,bu sarılı ülkeyi yatağın altında saklanırken bulduk."Dedi esmer olan asker ve Pontus'u BM'nin önüne adetâ bir eşya gibi fırlattı.

BM ise şaşırdığını ortama belli edebilmek için gözlüklerini çıkarttı,sonra ise

"Bunu biliyor musun,Kıbrıs Cumhuriyeti?"Dedi.

Kıbrıs ise bir şey diyemedi ama sadece cılız sesle;

"Abi.."Demekle yetindi.

"Abin mi?"

"Böyle bir abinin olduğunu bilmiyordum,Güney."

Bunu dedikten kısa bir zaman dilimi geçmeden kanatları ile Rum'u sardı ve GKRY'ye dönerek;

"Merak etme,Kıbrıs Cumhuriyeti.Abine zarar vermeyeceğiz.Tâbii,o bize zarar vermezse.."Dedi,askerlerini de arkasından toplayarak kapıdan çıktı.

Onlar bunları yaparken ise Pontus hala söylenmeye devam ediyordu;

"Bırakın lan beni!"

"Bırakın dedim!"

"Bir kurtulayım var ya.."

--
BM:Kadın
Fransa:Kadın
Birleşik Krallık:Erkek

Kelime:487

•𝓦𝓪𝓿𝓮 𝓸𝓯 𝓽𝓱𝓮 𝓢𝓮𝓪 𝓸𝓯 ​​𝓜𝓮𝓶𝓸𝓻𝓲𝓮𝓼 • (Devam etmeyecek.)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin