//16

735 91 35
                                    



"Yap şunu."

"Ama o Prens."

"Kralın emrine karşı mı geleceksin?"

"Hayır ama bu-"

"Çekil şurdan."

Başımda sesli bir şekilde fısıldaşan ikilinin sesiyle uyandığımda ne olduğunu anlamak için çevreme bakındığım sırada sağımda elinde bıçağı bana doğru uzatan adamı görmemle uykumdan ayılmıştım.

"Aptal bir Prensle uğraşmaktansa işini erkenden bitirmek her zaman için daha iyidir."

Oda fazla karanlık olduğundan benim uyanık olduğumu farketmemiş olmaları işime gelirken başımda dikilen adamın bıçağı tuttuğu eline tekme attığımda bıçak sesli bir şekilde odanın bir köşesine giderken hızlı bir şekilde yataktan kalktığım sırada benim ani hareketime karşı şaşkınlığıyla beraber bana hamle yapmaya çalışan adamın suratına sert bir dirsek geçirdiğimde kendini yerde bulsa da yanında ki adamın bana salladığı yumrukla beraber dudağımda bir sızı hissettim.

Uykumdan uyandırdıkları yetmezmiş gibi bir de güzel yüzüme iz bırakıyor olması sinirlenmeme sebep olurken yastığımın altından çıkardığım bıçağı bacağına fırlatmamla odada acı dolu bağırışı yankılanmıştı.

"Siktiğimin gardiyanları." Sinirle söylenirken dudağımdan akan kanı elimin tersiyle silip bacağını sıkıca tutmuş acı içinde kıvranan adamın yanına gittim. "Sizi kim gönderdi?" Basit soruma karşı cevap vermemek için bir süre dirense de ayağımı bacağında ki yarasının üstüne koyduğumda ağzından telaşla "Kimse." Sözcükleri çıkmıştı yalan olduğu her halinden belli olurken.

"Şansını zorlama." Diye mırıldandım yüzümde ki tatlı gülümsemeyle birlikte bacağında ki ayağımla yarasına daha bir bastırdığımda. Adamın acı çığlıkları odada yükselirken birkaç gevelediği kelimelerle birlikte ayağımı çektim. Derin nefesler arasında söylediği isim içimde ki siniri daha bir körüklemişti.

Yerde yatan adamları birbirine bağladığım sırada odaya giren muhafızlarla birlikte "Sarayı koruduğunuz için çok güvende hissediyorum." Dedim adamları ayaklarının önüne attığımda. Ne olduğunu anlamamış, şaşkın bir şekilde bana baktıklarını gördüğümde, "Bunları zindana atın." Dedim üstümü değiştirerek odadan çıkmadan önce.

Katta oluşan telaştan yararlanarak aceleyle indiğim merdivenlerde pelerinimi bağlarken hızlıca atıma binerek saraydan ayrıldığım sırada gecenin karanlığında, tepede parlayan ayla birlikte atımı hızla o aptal adamın sarayına sürdüm.

Gecenin soğuğu, yeşillikler arasında koşan atın eşliğinde vücudumu okşayan rüzgarla birleştiğinde içimin titrediğini hissettim. Soğuktu, üşüyordum fakat bu iyi hissettiriyordu.

Etrafımda kimse yoktu, ne tek bir insan ne tek bir hayvan. Çayırların içinde bilinmezliğin duyguları arasında koşan bir at ve ben vardım sadece. İlk defa, kendi başıma dışarı çıkmıştım. Bu düşünceyle birlikte yüzümde ister istemez bir gülümseme oluşurken içimde hissettiğim duyguları tarif edemeyecek kadar sarhoş olmuş gibiydim. Soğuk bedenimi titretse bile yaşadığımı hissetmiştim.

Kral Yoongi ile çıktığımız ufak gezinin sonunda saraya döndüğümde kimse fark etmeden odamda ki kilitli hayatıma geri dönmüştüm. Babamın beni fark etmemesi içimi rahatlatırken öğrendiğim yeni bilgilerle birlikte planın kafamda oturması adına Hanja'ya birkaç görev vermiştim.

Seokjin hyung benim gelişim ile yanımdan bir süre ayrılmamış birçok soru sormuştu. İlk defa saraydan böyle kaçıyor olmam onu endişelendirmiş olmalıydı yine de benim anlattığım her şeyi büyük bir heyecanla dinlemişti.

Another Life || YoonminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin