//5

1K 152 21
                                    


"Sadece sessizce yanımda dur ve yanına gelen insanlara gülümse."

Benden bir adım önümde ilerleyen adam bizi bekleyen muhafızların durduğu kapının önüne geldiğimde hala beni sıkı sıkı tembihliyordu. "Eğer tek bir yanlışını görürsem ne olacağını biliyorsun." Ona cevap vermesem de cevabımı ikimizde biliyorduk çünkü onun söylediklerini yapmaktan başka bir seçeneğim yoktu zaten.

"Vilya İmparatorluğunun Kralı ve Prens Jimin."

Seokjin hyungu kurtarmamın üzerinden iki ay geçmişti. İlk saraya döndüğümüzde anında odaya kapatıldığımdan Kral ve Seokjin hyungu görememiştim. Bana vereceği cezanın bu olduğunu o bir şey demeden anlamıştım. Sonrasında günlerim böyle geçti, odama sadece Ark girip çıkabiliyordu o da bana yemek ve banyo hazırlamak içindi onun dışında girmesi yasaktı.

Kral beni bir kere bile ziyarete gelmemişti, açıkçası buna rahatlamıştım çünkü gelirse beni döveceğini biliyordum. Yine de kendisi yerine yolladığı görevliyle günde birkaç kez yaptığım hata yüzünden kırbaçlandım. Zindan da olmaktansa günlerimi böyle geçirmek benim için büyük bir ayrıcalıktı, bunu da büyük ihtimalle Seokjin hyung babamla konuşarak ayarlamıştı.

O iğrenç adam istese beni o zindanda sonsuza kadar bırakırdı ama abim yine bir kere daha beni kurtarmıştı. Kral izin vermediğinden odama giremiyordu, ilk başta kapıma kadar gelip muhafızlara bağırsa da ona bunu yapmaması gerektiğini Kral öğrenirse kızacağını söylediğimde sakinleşmişti. Birkaç gün, günün her saatinde gelip benimle kapının arkasından konuşmuştu. Babam bunu öğrendiğindeyse bu kata girişini yasaklamıştı ona.

Kendi düşüncelerimle ve bolca uyuyarak üç haftayı geçirmiştim. Her zaman için önemsediği kılıç derslerime bile yollamaması onun ne kadar sinirli olduğunu gösteriyordu. Beni odamdan çıkarma nedeniyse önemli bir etkinliğim yaklaşması ve beni sosyeteye çıkaracak oluşuydu. Bunu ilk duyduğum da şaşırmıştım, senelerdir beni bir sır gibi sakladıktan sonra bu ani çıkışı beklemesem de bugünler için eğitildiğimi düşündüğümde aslında çokta önemli değildi.

Bir ay sonra yapılacak Kaarlama için ona lazımdım çünkü böyle tehlikeli bir şeye sadece Kral, Prens ve Dük ünvanı altında ki kişiler katılıyordu. İmparatorluğunun adını ve gücünü kanıtlamak içindi. Belli bir yaşı geçtikten sonra Krallığın karar verdiği kişi bu etkinliğe katılmak zorundaydı, Kral beni bir sonraki tahta oturacak kişi yaptığından ben gidecektim.

Odamdan çıkmamla birlikte ağır bir antrenmanla birlikte bir ay boyunca çalışmıştım. Kılıç, okçuluk, silah ve ormanda yaşamak adına becerilerimin hepsi zorlayıcı bir antrenmanla sınanmıştı. Gün içinde enerjim bitene, kendimi bayılacak hissetmeme neden olana kadar sahada kılıcımı sallamış, dikkatim dağılmasın diye kimseyle görüşülmeme izin verilmemişti.

Zorlu bir aydı, vücudum fazlasıyla yorulsa da kılıcımı tuttuğumda ki gücümün arttığını hissedebiliyordum. Yine de bunun yanında psikolojik olarak büyük bir boşluğa düşmüştüm. Çevremde konuşacak biri olmadığında tek başıma düşüncelerimle kalmamla, eski anılarımı geride tutmak zor olmuştu.

Etkinlik salonuna girdiğimizde büyük bir kalabalık fısıltıların arasında merakla bizi izliyordu. İlk kez insan içine çıktığım düşünülürse bu tepkileri normaldi. Gözlerim açılan kapının arkasında ki büyük ve gösterişli salona çevrildiğinde kendimi çoktan içine doğru çekildiğimi hissediyordum. Tahmin ettiğimden de büyüktü. Her taraf altın kaplamalarla süslenmiş, insanlar giydikleri şık kıyafetlerle birbirleriyle konuşuyor, birkaçı kenarda ki yemeklerden yiyordu.

Yüzüme taktığım donuk ifademele kısaca gözlerimi etrafta gezdirdim. Hiç kimseyi tanımıyordum ve bu beni geriyordu. Park Jimin ismi çokça duyulmuştu, bunu biliyordum ama kimse daha beni görmediğinden dolayı beni fazlasıyla merak ettiklerini ve şu an ilgilerini çektiklerimi biliyordum. Herkes şu an av gözüyle bana bakıyordu.

Another Life || YoonminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin