F o u r t y (finale)

620 66 11
                                    

Kalemi sürekli masaya çarpıyor ritim tutuyordum. Soobin bize gelmiş sınavlara az kaldığı için beni çalıştırıyordu. Ortak dersimiz çok azdı bu yüzden o kendi dersine çalışıyor, bende çalışıyor gibi yapıyordum. "Soobin sıkıldım ben yemek mi yesek" Hızlıca başını salladı ve ayağa kalktı. Ben de kalktım ve beraber mutfağa gittik.

Yemek yapmada becerikliydim ama neden uğraşıp yemek yapacaktım ki? Umrumda değildi. Hazır makarnalardan birini çıkardım ve Soobin'e 'olur mu' diye sordum. O da başıyla onayladı ve ne makarnayı yaparken ne de yerken konuşmadık.

Soobin kavga olan günden sonra benimle hiç konuşmamıştı ve bu beni çok üzüyordu. Benimle konuşmasını ve ilgilenmesini istiyordum. Ama biz gerçekten konuşmamıştık. Sıkıntıyla başımı çevirdim ve test çözen Soobin'e baktım. Artık beni sevmiyor muydu?

"Soobin sorun ne" Testten başını kaldırıp bana baktı. "Ne sorunu, işte soruda diyor ki kimyanın-" Sözünü sinirle masaya vurmamla kestim.

Zaten son birkaç gündür gergindim bir de Soobin beni geriyordu. "Soobin diyorum ki neden benden uzaksın! Eski sevgilimle oturup konuşsam daha az soğuk olur ortam." Tamam kullandığım tabir biraz yanlıştı. Ama gerçekten öyleydi. Bana karşı aşırı soğuktu ve hiçbir şeye tepki vermiyordu. Aynı şuan buna da tepki vermediği gibi. Ağzını açtı ve hiç beklemediğim bir soru sordu.

"Yeonjun seni üzüyor muyum?"

Soobin beni üzüyor muydu? Yani evet çoğu zaman. Ama beni gerçekten aşırı üzüyor muydu? Ben zaten kırılgan bir insandım, birisi gelip bana şakasına aptal dese bile kırılırdım. Beomgyu, Hyunjin ve ya Felix dediğinde kırılmıyordum ama diğer insanlar beni çoğu zaman zaten kırardı. Yani Soobin'e kırılıyordum ama o çok önemli değildi. Önemli olan gerçekten kırılmamdı. Ağlatacak derece de kırmak. Sadece 3 kere Soobin yüzünden ağlamıştım. İlki ilk sinirini benden çıkardığı zamandı. Diğeri beni sevdiğini söylediği zamandı. O gün çaktırmadan tuvalete gidip ağlamıştım. Ama bir nedeni yoktu sadece kendimi kötü hissetmiştim. Sonuçta ailem bile beni olduğum gibi sevmemişken o beni sevmişti. Diğeri ise son sinirlendiği zamandı. Ama bunu isteyerek yapmadığını biliyordum. Ama sonuçta beni kırdığı kadar mutlu etmişti. Attığı her mesaj da yaptığı her harekette beni mutlu etmişti. Yani Soobin beni çok az üzmüş çok fazla mutlu etmişti. Önemli olan da buydu.

"Soobin sen beni üzdüysen bile her seferinde bin kat mutlu ettin bu yüzden hiçbir önemi yok." Bedenini bana döndürdü. Gözlerimin içine baktı, elimi tuttu. Şuanda bile dünyalar benimmiş gibi hissettirdiği halde ne üzmesinden bahsediyordu.

"Yeonjun ben biraz düşündüm. Yani bu sinir sorunları beni çok yıpratıyor. Seni bu yüzden çok kırdım ve bunun devam etmesini de istemiyorum. Seni seviyorum ama istemeden de seni üzüyorum. Biraz düşünceliydim bu yüzden sana da yansıdı özür dilerim." Elimde olmadan gülümsedim. Evet dünyalar benim değildi ama Soobin benimdi. Başka bir şeye de ihtiyacım yoktu.

"Soobin senin evin yanmış" Dudaklarıma yaklaşmadan önce söylediğim söze karşılık gülümsedi ve cevap verdi.

"Sadece evim değil her yerim yanmış"

Evet. Sonrası biraz mahrem. İki kişinin sevgisi. İki kişinin tüm sevgisiyle, tüm duygularıyla bir bütün olması. Yani kaba bir dille sevişmesi.

Soobin ile tanışmamız komikti bana göre. Ona saçma bir şekilde yazmıştım ama kesinlikle sonun böyle olacağını tahmin etmemiştim. Onun kollarında uyuyacağımı, onun kollarında zevkten veyahut acından ağlayacağımı. Onun kollarında gülüp onun kollarında üzülceğimi. Hiçbir şeyi tahmin etmemiştim. Sadece onu sevmiştim.

Daha önce çok kişiden hoşlanmıştım ama hiçbiri gerçek değildi. Ailem beni terk etmeden önce de gerçek sevgiyi hiç vermemişti. Ben ise onlar beni terk ettikten ya da terk etmeden önce hep sevilmek istemiştim. Gerçekten sevilmek. Hiçbir zaman ilgiyi üstüme çekmeye çalışmamıştım. Çünkü biliyordum ki bu hiçbir işe yaramazdı. Ben sevgiyi severek elde etmeye çalıştım. Kedileri severek, köpekleri severek, herkesi severek. İyi bir insan olarak tanınıp gerçek sevgiyi elde etmek. Bir kitapta derdi ki 'Sen herkesi seviyorsun yani herkese karşı ilgisizsin' doğrudur. Yanlış anlaşılmasın hiçbir zaman olmadığım gibi birisi olmadım. Sadece fazla iyi olmaya çabaladım.

11.sınıfa geçtiğim zaman bu istek içimde yavaş yavaş söndü. Sevilmek için sevmenin saçma olduğunu anladım. Çünkü bazen siz ne kadar sevseniz de sevilmezsiniz. Soobin ile her zaman böyle düşündüm. Çünkü o biraz soğuktu ve ben onu ne kadar sevsem de o beni hiç sevmez gibi geliyordu. Ama ben sonra umursamadım. Umrumda olmadı beni sevmesi. Çünkü ben onu istemesem de seviyordum. Bu belki geçerdi ancak o kadar seviyordum ki geçmesi çabuk olmayacaktı. Gözümde başkasını da sevse umursamayacaktım. Onun için mutlu olacak, olamasam da mutlu olmaya çalışacaktım. Ara ara kıskanacak ama yine de onu sevecektim. Bana göre gerçek sevgi buydu. Sevildiği için mutlu olmak, mutlu olduğu için mutlu olmak, üzüldüğü için üzülmek... Ama işte öyle olmadı. O da beni sevdi. Ve ben hiç olmadığım kadar mutlu oldum.

Dünyalar benim değildi ama Soobin benimdi lafı yanlış. Dünyalar benimdi zaten. Benim dünyam Soobin'di.

nerve problem | yeonbinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin