Bölüm 12

1.9K 55 2
                                    

Aslında babası söylemeseydi bile Sefer Reis ile konuşacaktı Cevdet Bey ki konuştu da. Tabi umduğu tepkiyi ilk başta alamasada kızının mutluluğunu görmek istiyordu. Geldiklerinden beri hem hayat arkadaşının aklına sokmasıyla hemde kendi gözlemleriyle bir şeyler olduğunu anlamıştı. Bu duruma karşı çıkan tek bir kişi dışında artık kimse karşı çıkmıyordu. Bir iş uğruna gelinen Mardin'e elleri dolu şekilde dönmeyi beklemiyordu Uluhan Ailesi.

Agâh hakkında pek endişesi yoktu Sefer Reis'in. Tanıdığı hatta neredeyse her şeyini bildiği biriydi Agâh. Daha en başta soruşturmuştu Agâh'ı. İnsanların üstünde kurduğu hakimiyet dışında duyduğu diğer şeyler ise mertliği, saygınlığı ve gereken kişilere olan saygısıydı. Kendisine benzetmişti. Kızıyla olur mu diye çok düşünmüştü. Daha sonra ise belki bizim deliyi biraz dizginler diye düşünmüştü. Bilmiyordu ki karşı tarafta aynı şeyi için kızları düşünüyordu.

Cevdet Bey bu konuyu ilk açtığında ve babasının söyledikleriyle sinirlenmişti. Kızını biliyordu ama çevresindeki insanlar bilmiyordu. Hiç hoşuna gitmemişti. Daha sonra Cevdet Bey'in Agâh hakkında söyledikleriyle yumuşamıştı. Koruyup kollayacağından emindi artık. Cevdet Bey'in ve Kadriye Hanım'ın kızlarına olan ilgisi de onu dizginlemişti.

Zeynep Hanım ise ne düşüneceğini, ne hissedeceğini tam olarak bilmiyordu. Evet kızına evlen diye baskı yapıyordu ama hiç bu kadar uzağa olacağını tahmin etmemişti.

Kadriye Hanım ise artık oğlunu evlendireceği için havalara uçuyordu. 'Sonunda oğlumun mürvetini göreceğim hemde istediğim biriyle' diye seviniyordu.

Aileler çoktan evlenmişti bile. Fakat unuttukları bir şey vardı. O da Agâh ve Defne'nin bu duruma olan bakış açısıydı. Evlenecek olan onlardı ama onlara fikirleri sorulmuyordu.

"Bizim de düşüncelerimizi ya da duygularımızı önemseseydiniz keşke." dedi Defne.

"En az sizin kadar bizim de elimiz kolumuz bağlı. Ya Defne ile evleneceksin ya da dedenin bulduğu bir kızla evleneceksin. Deden bu müzmin bekar haline çok kızdığını söyledi. Bizde en az onun kadar bıktık evlat." dedi Cevdet Bey ciddileşerek.

"Dedeni biliyorsun istediğini alana kadar zorlayana kadar ileri gider oğlum. Defne'nin dedesini bile bulup aramış." dedi Kadriye Hanım. Defne bir anda ona dönüp :

"Ne?!" diye sesini yükseltti. Ailesine baktığında annesinin başını salladığını gördü. Adam korktuğu kadar vardı. Sırf itibarı için Defne'yi sevmesede buna göz yumması onu korkutmuştu. 'Bu adamın yapamayacağı şey yok' diye düşünmüştü. Miran Ağa bunu gençlerden umudu keserek yapmıştı. Onu en iyi anlayacak, kendi yaşına yakın olan Ömer Dede'ydi. Defne'nin babasından çok çekinmesede dedesi öyle değildi. Çamlıhemşin de herkesin saydığı çekindiği biriydi Ömer Uluhan.

"Deden de bu duruma çok kızdı Defne. Aynı durum senin için de geçerli. Ya evlenip bu durum hakkında konuşan insanların ağzını kapatacaksınız ya da başkasıyla evleneceksin." dedi annesi. Defne ellerini başına koyup sakinleşmeye çalıştı. Çok saçmaydı ona göre. Zorluyorlardı.

Ailesinin onu zorla evlendireceğini hiç düşünmemişti. Gerçekten zorla mı evlenecekti peki? Bakışlarını Agâh'a çevirdi. Bakışlarıyla anlatmaya çalıştığı şeyin bu olduğunu söylüyordu. Daha fazla orada durmak istemeyerek içeri girip odasına çıktı. Ne yapacağını düşünüp duruyordu. Agâh'ın da kapısının kapandığını duyunca hemen oraya girdi. Tıklamadan içeriye girince Agâh arkasına döndü. Sinirle kapıyı kapatıp yaklaştı.

"Sana bundan bahsediyordum işte! Bir kere beni dinleseydin ne olurdu Agâh? Sana dedim ben umursamasamda ailem umursar bir şey yapamam diye!" diye bağırdı Defne. İçinde tuttuğu göz yaşlarını da bırakmıştı artık. Karşısında bağıran çağıran Defne'ye alışıktı ama ağlayan Defne'ye alışık olmayan Agâh kendine kızmaya başlamıştı.

RizeliHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin