Bölüm 4

3.4K 84 11
                                    

Medya'da Agâh Arnas

Aşağıdan gelen seslerden sonra Defne lanet ederek yataktan kalktı. Banyoya gidip yüzünü yıkadıktan sonrada odaya geçip üstünü değiştirdi. Üstüne beyaz atlet altınada bordo çiçekli eteğini giydikten sonra ayağınada spor ayakkabılarını giymeye başladı. Ayakkabılarını giyerken odaya giren kişiye döndü.

"Ne zaman uyandın?" diye sordu kardeşi Seher'e. En son beraber yatmışlardı.

"Sayende doğru düzgün uyuyamadım ki. Bu sıcakta sarılıp durdun. Üstüne birde ayağını üstüme attın." dedi. Defne kötü bir yatma alışkanlığını olduğunu bilsede asla kabul etmeyerek her zaman bir cevap verirdi. Ama bu sefer tam cevap vereceği sırada kardeşinin üstünü görmesiyle konuyu değiştirdi.

"Seher misafir kaldığın bir evde şortlu pijamanla mı geziyorsun? Evde sana yabancı iki erkek varken hemde!" dedi ayağı kalkarak.

"Merak etme görmediler."

"Allah aşkına şu bir haftamızı olaysız geçirelim."

Kardeşinin kıyafetlerine karışmak istemiyordu ama Berat'ın dünkü bakışlarından sonra endişeleniyordu da. Defne odadan çıkarken Seher'de üstünü değiştirmeye başladı. Kapıyı kapatıp merdivenlerden inerken karşılaştığı Berat'a 'Günaydın' dedikten sonra yanından geçecekken Berat:

"Günaydın. Rahat uyudunuz mu?" diye sordu. Ne kadar konuşmak istemesede:

"Evet uyuduk." dedi. Daha da konu açmaması için inmeye devam edince arkasında bıraktığı adam bozulmuştu. Aşağı inince salona gitti, masa hala hazırlanıyordu. Ama ortalıkta Elif yoktu. Salondanda çıkıp mutfağa gittiğinde Agâh ile konuştuğunu gördü. İçeri girdiğinde ikiside konuşmayı kesip ona bakınca anlamıştı önemli birşey konuştuklarını. Umrunda mıydı? Değildi.

"Günaydın Elif."

"Günaydın Defne Abla." dedi. Agâh'a selam vermek bile istemiyordu.

"Yardım edilecek birşey var mı?"diye sordu. Ama Elif birşey demeden Agâh atlamıştı.

"Yapabilecek misin?"dedi. Tam cevap vereceği sırada bu sefer Elif araya girdi.

"Yardım edilcek birşey yok. Siz geçin içeri bende ekmeği alıp geleyim." dedi. Defne başını sallayıp içeri giderken Agâh'ta peşinden geliyordu. İkiside salona gelince yerlerine geçip oturdu. Ama Agâh gözlerini bir an olsun bile Defne'nin gözlerinden ayırmıyordu. Sadece bakıyordu. Hiçbir şey demiyordu. Defne en son dayanamayarak konuştu.

"Abi kardeş bön bön bakmaktan ne zaman vazgeçeceksiniz?" dedi Berat'ı ima ederek.

"Berat sana 'bön bön' mü baktı?" diye sordu Agâh, Defne'nin sesini taklit ederek. Kardeşinin bunu yapacağını biliyordu ama yine de sormak istiyordu.

"Hayır kardeşime." dedi Defne dişlerini birbirine bastırarak. Defne'nin verdiği cevapla keyfi yerine gelen Agâh, Defne'yi sinir etmek istediği için:

"He bak o olabilir. Sana bakması imkansız çünkü. Pek onun tipi değilsin."dedi. Kardeşinin tipi olan kadınlarla ilgili hiçbir fikri yoktu ama karşında ki kadını sinir etmek istediği için böyle demişti.

"He senin tipinim yani? O yüzden mi bakıyorsun?" diye sordu sırıtarak Defne. Agâh aldığı karşılık ile daha da sırıttı.

"Olmak mı istersin?" diye sordu. Defne'nin sinirden kızardığını görünce sırıtmasını genişletti.

Ama Defne "Afkurma!"dedi yerinden hızla kalkıp. Agâh'ın yüzüne yerleştirdiği sırıtmayı ve yerine daha çok yayıldığını gören Defne sinirlerine hakim olamayarak masanın üstündeki sürahiyi eline aldı. Agâh ne yaptığını fark edince o da ayağı kalkıp Defne'nin elini tuttu.

RizeliHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin