Bölüm 2

4.1K 129 10
                                    

Medya Arnas Ailesi

(Yazar'ın anlatımından)

Defne tam içeriye girmişken Feride yanına geldi ve kolundan çekiştirerek çıkışa sürükledi. Defne içindeki öfkeye hakim olamıyordu. Hemen şimdi Agâh'tan hesap sormak istiyordu.

"Kızım görmüyor musun ne etti bana? Bırak!" dedi bağırarak. Defne ne kadar çırpınıp kurtulmaya çalışsada Feride'de katır gücü vardı.

"Göriyurum argadaşum ama acelemuz var." dedi hala arabaya doğru çekiştirirken. Uzun bir uğraştan sonra arabanın yanına gelince Defne'yi içine sokup kendide direksiyonun başına geçip sürmeye başladı.

"Sen tanıyor musun onu?" diye sordu Defne. Feride'de başını iki yana sallayıp cevap verdi :

"Kişisel olarak seninle aynu anda tanuştum ama Vuslat çok bahsediyor ondan. Mardin'de Arnas Aşiretinin büyuk oğluymuş. Babasundan sonra Aşiretin başına o mu ne geçecekmuş." dedi. 'Bu özgüven nereden geliyor şimdi anlaşıldı. Ağa oğlu olmanın verdiği bir özgüvendi bu. Kesin bütün kızların kendisine aşık olacağını da düşünüyordur. Hatta şımarık bir çocuk gibi dünyanın kendi etrafında döndüğünüde düşünüyordur kesin.' diye düşündü Defne. Bunun devamında ise bildiği bütün küfürleri kullanmıştı. Alışkın değildi birinin ona böyle davranmasına. Gururuna dokunmuştu işte. Ve bu durum onu daha da sinirlendiriyordu. Kısa süren bir yolculuğun ardından Defne'nin evinin önüne gelmişlerdi. Arbadan inip eve girince Defne'nin annesi Zeynep Hanım :

"İlk iş günun nasıldu Defne?" diye sordu yüzünde büyük bir gülümseme ile. Bu konuda Defne'den beklentileri çok yüksekti. Hele Zeynep Hanım o kadar mutluydu ki. Normalde burada kimse kızlarını çalıştırmazken, eşi Sefer Bey kızını şirketin başına geçirmişti. Bunun sebebi ise diğer çocuklarından bir hayır gelmeyeceğini düşündükleri içindi. Ne yapsalarda Semih'i işin başına geçirememişlerdi. Tutturmuştu kaptanlık yapacağım diye. Hatta Sefer Bey onun inadı yüzüne soyuna küfür edecek hale gelmişti.

"İyiydi anacum." dedi Defne annesinin yanaklarını öptükten sonra. Dediği gibi iyiydi ve daha da iyi olmasını umuyordu. Elinden geldiğince iyi yerlere getirmeye çalışacaktı. Asla ailesinin başını eğmeyecekti. Hatta kendisiyle gurur duymalarını sağlayacaktı.

"Zeynep Ablacuğum izin verirsen Semih Abi gelmeden hazurlanacağuz ve gideceğuz. Tutma bizi da." dedi Feride araya girerek. Zeynep Hanım'da Feride'nin bu haline gülümseyip geri çekildi. Feride'de, Defne'nin koluna girip:

"Elbiseler hazır dime?" diye sordu onu odaya çekiştirirken. Odaya girince Defne dolabı açıp İstanbul'dan aldığı bütün elbiseleri çıkarttı. Hepsi zarif ve güzel elbiselerdi. Bunları burada giymek biraz yürek istiyordu. Defne'de ise o yürek vardı. Asla insanlarının ne dediği umrunda olmazdı. Abisi dışında annesi ve babasıda bunu bildikleri için pek birşey demiyorlardı. Ama abisi Semih tam bir laz erkeğiydi. İnatçı,sinirli, korkusuz, kıskanç, sahiplenici ama merhametli. Kardeşlerinin kıyafetine bir sınırı olduğu sürece karışmazdı. Ama kendisine göre yanlış olan birşeyide düzeltmeden bırakmazdı. Defne, Feride'nin giyeceği beyaz elbiseyi çıkartıp eline tutuşturdu.

"Kız Defne bu çok açuk değil mi?" diye sordu Feride kaşlarını çatarak. Defne inanamayarak en yakın arkadaşına baktı. Elbisenin hiçbir dekoltesi yoktu. Hatta dizinde biten bir elbiseydi. Buna abisinin bile birşey demeyeceğinden emindi.

"Saçmalıyorsun Feride. Ayrıca bu senin bekarlığa veda partin istediğin gibi giyin." dedi Defne ikna olmasını umarak. Zaten şu Vuslat'ın kıskançlığınıda anlamıyordu. Ama ondan çok Feride'nin bu kıskançlıklara nasıl katlandığını anlamıyordu.

RizeliHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin