Bölüm 9

2K 68 4
                                    

Gözlerimi açtığımda aşağıdan gelen seslere kulak kabarttım. Annemlerin sesi geliyordu. Üstüme düzgün bir şeyler giyip hemen aşağı indim. Herkes oturmuş mırra içip muhabbet ediyordu. Beni ilk fark eden Kadriye Hanım olmuştu. (mırra- acı kahve)

"Defne kızım ne dikiliyorsun kapıda gelsene." dedi fincanını masaya koyduktan sonra. Gülümseyip selam verdim ve içeri girdim. Tek boş kalan yere annemin yanına oturdum.

"Gel kızım gel biz de Dilan'dan bahsediyorduk." dedi annem. Bir şey demedim zaten kendimi yorgun hissediyordum. O sırada Elif yanıma gelip elime bir bardak tutuşturdu.

"Bu ne?" diye sordum.

"Çay. Hastaymışsın abim yapmamı söyledi." dedi. Agâh nereden biliyordu hasta olduğumu? Ona baktığımda abimle sohbet ettiğini gördüm.

"Ne var içinde?" diye sordum bu sefer.

"Bal, tarçın, sirke, limon. Hadi iç çok iyi gelecek emin ol." dedi. Teşekkür edip çaydan bir yudum aldım. Balı koklattın mı be kızım bu ne çok ekşi. Ekşiliğinden dolayı ister istemez yüzümü buruşturdum.

"Biliyorum çok ekşi ama böyle yapılıyor zorlamaya çalış biraz." dedi Elif. Başımı salladım ve bitirmeye çalıştım. Zaten fincanda olan çayı bir kaç yudumda bitirince ayağı kalkıp mutfağa gittim. Fincanı tezgâha koyup kendime bir su doldurup içtim. Bu nasıl iğrenç bir çay ya kereviz çayı ile yarışır resmen (yazarınız covid ve bunu kereviz çayı içerken yazıyor ahahsh). O sırada Kadriye Hanım mutfağa gelmişti ve kapıyı kapamıştı. Ne oluyor be?

"Defne seninle bir şey konuşacağım kızım gel hele şöyle." diyince yanına gittim.

"Bak Defne kızım, bugün siz geldikten sonra dediklerimi çok düşündüm. Sana o söylediklerim seni üzsün istemem. " devam edecekken sözünü kestim.

"Kadriye Hanım merak etmeyin ben sizin demek istediğiniz şeyi anladım. Evet başta tepkiniz üzdü ama daha sonra amacınızın beni yargılamak değil korumak olduğunu anlattığınızda sizi çok net anladım. Bir sorun yok o yüzden." dedim gülümseyerek. Kadriye Hanım'ın yüz ifadesinden anlaşılıyordu rahatladığı. O sırada içeri Agâh girdi. Bizi birlikte görünce kaşlarını çatmıştı.

"Ne oluyor?" diye sordu. Asıl sana ne oluyor?

"Bir şey olduğu yok. Kadriye Hanım ile konuşuyoruz." dedim sadece.

"Bugünle ilgili mi? Ana yine saçmasapan şeyler mi söyledin?" diye kızdı.

"Biz aramızda hallettik Agâh." dedim araya girerek.

Kadriye Hanım ise "Besle büyüt danayı tanımaz olsun anayı hey gidi hey." diye yakınarak mutfaktan çıktı. Koca kadına saygı duymuyordu bazen. Kafasına vura vura 'annen o senin annen' diyesim geliyor.

"Beğendin mi yaptığını? Annen zaten gönlümü almak için yanıma gelmişti." diye bu sefer ben ona kızdım. Agâh'ın yüzünden herhangi bir duygu belli bile olmuyordu. Pişman mı üzgün mü asla anlaşılmıyordu. Sanki robottu.

"Elif'e sen söylemişsin çay yapmasını, teşekkür ederim." dedim. Elini alnıma koyup ateşimin olup olmadığına baktı daha sonra da boğazını temizleyip bir şey demedi ve mutfaktan çıktı. Bu haline güldüm, gelemiyor minnet ya da sevgi cümlelerine. Bende peşinden çıktım içeriye gittim. Herkes bıraktığımız gibiydi.

"Ee Kadriye Hanım bizim oğlana kız bulduk seninkine ne zaman buluyoruz?" diye sordu annem gülerek. Sana ne anne ya! Sana ne Agâh'ın mürvetinden.

"Ben artık oğluma bırakacağım. O kimi beğenirse başımızın üzerinde yeri olacak." dedi Kadriye Hanım. Gör de örnek al Zeynep Hanım!

"Hadi hadi ben seni tanıyorsam sen istediğin kızı oğlanın gözünün önünde tutarsın ki aklına girsin." dedi annem gülerek. Kadriye Hanım'da gülerek 'aynen öyle yaparım.' bakışı attı. İkisinin de bir farkı yokmuş. Cevdet Amca, abim ve babam yukarı terasa çıktı kadınlar ise muhabbet devam ediyordu. O sırada muhabbeti çalan zil bölmüştü.

RizeliHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin