Bölüm 21

1.4K 54 2
                                    

İyi okumalar....

Dağ evinin önüne gelince arabayı durdurdu Agâh. O bu haldeyken eve götürüp Zeynep Hanım'ın karşısına ne Defne'yi çıkarabilirdi ne de çıkamazdı. Defne'yi kucağına alıp eve yürüdü. Kapıyı tıkladığında açan kardeşine kenara çekilmesini söyleyip içeri girdi. Elif, abisin kucağındaki Defne ablasını görünce dolu gözleriyle gülümsedi. Kapıyı kapatıp abisinin peşinden gitti.

"Birazdan doktor gelecek, o gelene kadar sen Defne'yi yıkayıp giydir Elif." dedi kardeşine bakıp. Elif başını sallayıp Defne'yi uyandırmaya çalıştı. Defne gözlerini açıp etrafına baktı. Gördüğü tanıdık mobilyalar tüm vücudunu rahatlatmıştı. Elif'e ayak uydurup ayağı kalktı. Elif koluna girip onu yukarı çıkarırken abisinin sesi onu durdurdu.

"Dikkat et. İncitme." dedi Agâh kardeşine bakıp. Elif başını sallayıp yukarı çıkarmaya devam etti. Onlar çıkarken Agâh da telefonunu çıkarıp evdekilere mesaj attı. Daha sonra yakın arkadaşının numarasını bulup aradı.

"Çetin, ne yaptınız?" diye sordu.

"İkisinin de ifadesini aldık şimdi nezarethanedeler. Akşama kalmadan girerler içeri." dedi. Agâh işin peşini bırakmaya niyetli değildi.

"O şerefsiz eğer dışarı çıkarsa hepinizi yakarım Çetin." dedi dişlerini sıkarak. Karşısındaki adamı polisten çok arkadaşı olarak görüyordu Agâh.

"Sen devletin polisini tehdit mi ediyorsun kardeşim?" diye sordu Çetin alay ederek.

"Ediyorum Çetin. Hadi görüşürüz." diyip kapadı Agâh.

Defne başından aşağı akan suyun sıcaklığıyla biraz olsun rahatlıyordu. Fakat rahatlığı bileklerindeki ve ayaklarındaki izlere çare olmuyordu. Ferhat kalın bir iple sımsıkı bağladığı için hem morarmış hem de biraz kesilmişti.

"Sen iyi misin Elif?" diye sordu tepesinde duran Elif'e.

"Seni buldu ya abim, daha iyiyim." diye bir cevap alınca gülümsemeye çalıştı.

"Gerisini ben hallederim. Sağol." diyip elinden duş başlığını aldı Defne.

"Tamam ben sana kıyafet hazırlayayım." diyip banyodan çıktı Elif. O çıkınca Defne üstündeki havluyu kenara koyup vücuduna su tuttu. Bağıra çağıra ağlamak istiyordu. Daha önce yaşamadığı duyguları yaşatıyordu Mardin. Bu durumdan iliklerine kadar nefret ediyordu artık. Hiç dönmek istemediği Rize'yi ona mumla aratıyordu Mardin. Farkında olmasa da tüm suçu dili olmayan bu şehire atıyordu Defne. Ona yaşamadığı duyguları yaşatan Mardin değil, insanlarıydı. Aynı anneden doğmadan da yeni tanıştığı biriyle kardeş gibi olmayı Elif'ten, istemeden korkmayı Ferhat'tan, adlandırmaktan kaçtığı bir çok duyguyu da Agâh'dan öğrenmişti. Değişiklik insanı değildi Defne. Onu alıştığı şeylerden koparan hiçbir şeyi sevmiyordu.

"Defne Abla, doktor geldi." dedi Elif kapıyı tıklayarak. Acele etmesi gerektiğini anlayınca:

"Çıkıyorum." dedi kenara koyduğu havluya tekrar sarılırken. Banyodan çıkıp Elif'in elinden kıyafetleri aldı. Boş bir odaya geçip kapıyı kapattı. Aynanın karşısına geçip vücuduna tekrar tekrar baktı Defne. Gördüğü izler onu ağlatmaktan başka bir işe yaramıyordu. Daha fazla bakmayarak kenardaki iç çamaşırlarını, dizlerinde biten eteği ve bluzu alıp giydi. Kapı tekrar tıklatılınca üstünü düzeltip o tarafa döndü. Agâh kapıyı açıp doktoru içeri davet etti. İçeri giren orta yaşlardaki doktor:

"Merhaba Defne Hanım, ben Dr. Hazan Şentop. Buyrun şöyle geçin." diyerek direkt konuya girdi. Defne, doktorun dediğini yapıp yatağa oturdu. Doktor yüzüne baktığında dudağındaki yarayı görünce önce onu rapora yazdı. Defne bluzun kollarını sıyırıp bileklerini de gösterdi. Doktor bileklerini çevirip bakarken bir yandan da sorular soruyordu.

RizeliHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin