Bölüm 27

288 10 4
                                    

Iyi okumalar...

Duyduklarımın yanlış olduğunu umut ettim, ama maalesef öyle değildi. Agâh'ın söyledikleri, önce kalp atışlarımı hızlandırmış, daha sonra ise adeta ruhumu binbir parçaya ayırmıştı. Tek bir kelimesi, kalbimin derinliklerine saplanmış bir hançer gibiydi. O an, umutlarımın ve hayallerimin enkazı arasında kaldım. Belki de bu, aşkın yarattığı en acı verici çatlamalardan biriydi. Söylediği tek bir kelime, içimdeki umutsuzluğu ve kaybetmişlik duygusunu tetikleyerek, geride sadece yıkık dökük bir kalp bıraktı. Artık geçmişin güzellikleri, kaygı dolu bir geleceğin gölgesinde solmaya başlamıştı. Tıpkı kırık bir cam gibi hissediyordum kendimi; her bir parçam yerlere saçılmış, geriye toplamak imkansız gibi geliyordu. Acı gerçek yüzüme tokat gibi çarparken, umutlarımın parçalanan yankıları, kulübede yankılanıyordu. Bu, aşkın bıraktığı yaraların en derin noktasına işlemiş bir veda anıydı.

"A-anlamadım?" dedim güçlükle. Agâh ellerini saçlarına daldırıp arkasını döndü. Şu an yüzüme bile bakmıyordu. Oysa ben gözlerime bakarak ciddi olmadığını söylemesini istiyordum.

"Yapamam." dedi. Sesindeki umutsuzluk ikinci kez kalbimi parçalamıştı. Parçalanmış bir kalp nasıl tekrar tekrar parçalanabilir ki? Sessizlik, aramızdaki uçurumu daha da genişletti. Gözyaşlarım, içimdeki boşluğu dolduramazken, Agâh'ın gitmesini izlemek acı verici bir gerçekti. Belki de bu, aşkın kırılganlığının ve vedaların ne kadar acı dolu olduğunun bir yansımasıydı. Agâh'ın omuzlarındaki yükü hissedebiliyordum. Sözü, içindeki çaresizliği yansıtıyordu. Belki de istemesine rağmen, yaşananların ağırlığı altında ezilmişti. Şu an, her iki tarafın da kalplerinin derin bir yaraya maruz kaldığı bir trajediyi yaşıyorduk.

"Bak seni riske atamam Defne. Bir süre uzak kalalım birbirimizden. Şu an en doğrusu bu." diye devam etti arkası dönük. Hırsla kolundan tutup kendime çevirdim. Bana bunu yapamazdı. Bu kadar kolay mıydı?

"Gözlerime bak da söyle." dedim yutkunduktan sonra. Agâh yaklaşıp yüzümü avuçlarının içine aldı. Önce yanağımı okşadı sonra gözlerini gözlerime kenetledi. Gözlerinde gördüğüm tek şey korkuydu. Agâh Arnas korkuyordu...

"Uzun süre senden ayrı kalmaktansa, bir süre ayrı kalmayı tercih ederim Defne. Yemin ederim konu benim canım olsa hiçbir şey umrumda olmaz ama söz konusu senin canınsa her şeyi yaparım. Bu ikimizi üzecek de olsa yaparım." dedi elini belime atıp, alnını alnıma yaslamadan önce. Sağ elimi yanağına koyup okşadım yavaşça.

"Başardı." dedim titreyen sesimle. Dilbaz başarmıştı. Kimseyi öldürmesine gerek kalmadan yapmıştı.

"Affet beni. Seni bir daha kaybedemem." dedi Agâh gözlerini açmadan. Hıçkırığımı tutmaya çalışsam da başaramamış, dudaklarımdan çıkmasına izin vermiştim. O an, kalbimiz arasındaki bağların kopma noktasında olduğunu hissettim. Agâh'ın sözleri, içimde bir fırtına başlatmıştı. O an, sevdiğim adamın gözlerine bakarak kaybolmuş, yaralı bir kalbin çığlıklarını içimde duymuş gibi hissettim. Onun benim için fedakarlık yaptığını biliyordum, ama bu fedakarlık, acı bir gerçekle örülüydü. Agâh hıçkırığımın ardından iki dudağımın arasına üst dudağını yerleştirdiğinde göz yaşlarım yanaklarına değmişti. Öpüşüne için için karşılık verirken titriyordum. Nefes nefese kalınca ağzının içine inledim. Agâh geri çekilip uzun parmaklarını belime yerleştirdi.

"Özür dilerim." dedi tüm sertliğine rağmen.

Cevap vermedim. Sadece gözlerinin içine baktım. Bir umut vazgeçer diye sadece baktım. Umduğumun aksine geri çekilip ellerini yüzüne götürdü. Hırsla gözlerine bastırdığı ellerini çekip adımlarını üstüme yöneltti. Aramızda yok denecek bir mesafe bıraktığında başımı hafif kaldırıp gözlerine baktım. Sol gözümden akan yaş yavaşça yeri boylarken Agâh hırsla elini tekrar belime atıp kendine çekti. Dudaklarını tekrar dudaklarıma hapsedince ellerini yüzüne yerleştirip kendimi ona bastırdım. Bu sefer öpüşmemiz derinleşmişti. Agâh, ben daha ne olduğunu anlayamadan sırtımı duvara yaslayıp elini kalçama atmıştı. Onu kendime daha çok çekip karşılık verdim. Bir diğer elini de diğer kalçama atınca aynı hızda bende yükselip bacaklarımı beline doladım. Dudaklarını dudaklarımdan ayırınca koyulaşan mavilerini gözlerime çıkardı.

RizeliHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin