Bölüm 13

1.6K 56 3
                                    

Medya'da Arnas Ailesi

Avludan çıktıklarında Defne hala nereye gittiklerini merak ediyordu. Agâh hiçbir şey söylemeden arabaya binip sürmeye başlamıştı. Üstelik sinirliydi de. Sessiz ama gergin geçen yolculuğun ardından Agâh arabayı bir binanın önünde durdurdu. Defne tabelada yazan yazıyı görünce Agâh'ın peşinden içeriye girdi. Güzelim kahvaltı masasından dedesi yüzünden kalktığı için kahvaltıya getirmişti. Çalışanların yönlendirmesiyle  yukarıya terasa çıktılar. Gösterilen masaya oturunca Defne manzaraya baktı. Artuklu ayaklarının altındaydı resmen.

"Hoş geldiniz Ağam." diyen garsonla gözünü manzaradan ayırıp garsona baktı Defne. Yirmili yaşlarda, orta boyda, esmer ve zayıf bir gençti.

"Hoş buldum Ömer. Nasılsın? Okul nasıl gidiyor?" diye sordu Agâh Arnas. Ömer, Arnas aşiretinin okuttuğu öğrencilerden biriydi. Ömer, çalışkan, disiplinli, temiz kalpli ve mert bir delikanlıydı.

"İyiyim, okul da iyi gidiyor Ağam, sağolasın." diye cevap verdi.

"Aferin. Sen bize şöyle kahvaltı hazırlat çok açız." dedi Agâh.

"Hemen Ağam. Yenge özel istediğin bir şey var mı?" diye sordu Defne'ye dönüp. Defne kendisine 'yenge' diye hitap edilmesiyle şaşkınlığa uğradı. Ne diyeceğini bilemedi. En sonunda kafasını sağa sola sallayıp teşekkür etti. Garson yanlarından gidince Defne:

"Bu duruma alışmam gerekecek." dedi kısık sesle. Agâh karşısındaki kadının söylediklerini duysada başta bir şey demedi.

"Bu evlilik istediğin kadar sürecek Defne alışmak zorunda hissetme kendini." dedi karşısındaki kadının gözlerine bakarak. Agâh'ın söylediği cümle Defne'yi kırmıştı. Kırıldığı şey Agâh'ın söyledikleri mi yoksa dediğini duyması ve onu kırmış olmak mı emin değildi. Bu ara ruh hali normalden daha kötüydü. Ne hissettiğini hatta ne düşünmesi gerektiğine bile emin değildi, bilmiyordu.

Kahvaltılarına devam edip işle ilgili bir kaç şey konuştular. Kahvaltılar bitene kadar süren bu sohbet kafalarını az da olsa dağıtmıştı. Agâh hesabı isteyince Defne'de kalktı. Mekandan çıktıklarında Dilbaz'ın bakışlarıyla karşılaştı Defne. Nefretle bakıyordu. Arabaya binene kadar kahverengi gözlerini ayırmadı Defne'den. Arabaya binince Defne soluna döndü ve :

"Dilbaz belli ki haberi almış. Bir an olsun gözlerini ayırmadı üzerimden." dedi.

"Fark etmedim." diye bir karşılık aldı sadece. Dediği gibi fark etmemişti. Dilbaz fark etmek istediği bir kadın da değildi.

"Berat doğum günü partisine kızları da götürmek istiyor." diye konuyu değiştirdi Agâh. Aslında Seher olmasa o da Elif'in gelmesine izin vermezdi ama bu durumda evde yalnız kalmasını istemiyordu.

"Dün de söylediğim gibi Seher gidemez." dedi Defne.

"Ne oldu da bu konuda ısrar kabul etmiyorsun?" diye sordu Agâh. Gözlemlediği kadarıyla bu iki kız kardeş geldiklerinden beri bu konuda kavga ediyordu. Takip ettirdiği adam sayesinde az çok tahmin etsede emin değildi.

"Gece klubü sevdası yüzünden kısa tatilime ara verdim. Cezalı." dedi Defne kollarını kavuşturup. Agâh yanındaki kadının bu tavrına yarım ağız sırıttı.

"Elif'te gitmez o zaman." dedi Agâh.

"Elif'in abisinin doğum gününde orada olması gerekiyor." dedi Defne. Hangi kız kardeş abisinin doğum gününe gitmezdi ki?

"Seher gelmezse kendini yalnız hissedermiş." dedi arabayı evin önünde durdururken. Aslında Elif ile bu konuyu konuşmamıştı. Defne bir şey demeyip arabadan indi. Avluya girdiklerinde Seher, Elif, Berat ve Semih Uluhan'ı otururken gördüler. Yanlarına gittiklerinde Elif ve Seher'in yerinde kıpırdandığını gördü Defne.

RizeliHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin