.-.. .. ..-. . / --. --- . ... / --- -.

134 14 85
                                    

Levi, uzun denebilecek bir zaman geçtikten sonra - 1 yıl kadar sonra- artık ailesi gibi gördüğü insanların yasını tutmanın aptallık olduğuna emin olmuş ve tüm algıları kapalı bir biçimde kendisini, çok da albenili olmayan işine odaklamayı seçmişti: devleri doğramak.

Hange Zoe ve Erwin Smith gibi iyi arkadaşlar edineli çok olmasına rağmen bu yas dönemi boyunca onlarla işleri dışında hiç iletişime geçmedi denebilirdi zira Levi, yıllardır beraber süründükleri çöplükte onu mutlu eden 2 kişiden bir anda canice mahrum kalmıştı. Annesinin ölümü ve Kenny'nin -ki biliyorsunuz ki o da dayısıydı ama Levi bunu bilmemekle birlikte babası gibi görüyordu- onu terk edişinden sonra dünyanın ona bir kez daha sert bir biçimde tokadı indirmesiydi bu. 

Doğal olarak bu yaşananlar Levi'a büyük bir ders olmuş ve artık birilerini hayatına almanın canını yakmaktan çok, uzun süreli bir yıkılış dönemi yaşattığını pekala anlamıştı. Herkesle mesafeli ama yakın ilişkisi yüzünden suratsız olduğunu söyleyenleri duyuyor lakin bir açıklama yapma gereksinimi bile hissetmiyordu. Yalnızca kendi yolundan -ve bir nevi Erwin'in yolundan- devam ediyor ve akşamları oda arkadaşı Erwin'in uyumadan önce sorduğu özel denebilecek soruları yanıtlamaktan da aynı şekilde sıvışıyordu.

Hange'ye de aynı şekilde davranmasına rağmen ona özel olarak hakaret etmeyi de eksik etmiyordu. ''Aptal Hange, Kafası kırık bilimci...'' favorilerinden sadece ikisiydi. Yine de Hange bunu bir anlaşma şekli olarak yorumluyor ve gıkını çıkarmıyordu. Zaten kafası kırıklığı konusunda haksız da değildi ve onu kendisine yakın görmese iletişime bile geçmeyeceğini en iyi Levi biliyor olmalıydı.

Dış dünyadaki yaşamı artık bir rutine bindiğinde ve kendini aptal insanlardan korumak gibi bir sorunu net bir şekilde olmadığından -zira biliyorsunuz ki seveni fazla birisi de değildi- kendini uyuşmuş ve formdan düşmüş gibi hissettiği her anda erkenden kalkıyor ve uzun süren bir antrenmana kendisini sokuyordu. Bazen sırf eğlencesine duvarların dışına gönüllü çıkıyor ve şanslıysa birkaç devin kellesini koparabiliyordu. Erwin'in dediklerine göre ele avuca sığmaz bir çocuk gibiydi lakin herkes onu insanlığın en güçlüsü diye çağırırdı. O kadar acıdan sonra bir de işe yaramaz olsaydı intihar edeceğine emindi Levi.  

Yine bir akşam yatmak üzereyken -gaz lambasını söndürmeden yalnızca birkaç saniye önce- Erwin'in öğüt verici sesini işitti. ''1 yıldan fazla oldu. artık onların acısını unutmaya başlasan iyi olacak.'' yatağına huzurla yatmış olan Erwin'in tavana dikilmiş, kitaplarda yazana ve gördüğüne göre deniz gibi parlak mavi gözlerine baktı Levi. Bu sözlerin kendisine söylenip söylenmediğinden emin olmamakla birlikte uykusunun da gelmiş bir haliyle hayal görüp görmediğini düşündü. Erwin de durumu anlamış olacak ki yine o öğretici sesiyle devam etti. ''Artık kendini yeni insanlara açmalısın, diyorum.'' Açıkça ona öğüt veriyor ama bunu yapmıyor gibi görünmeye çalışıyordu. Çekincesiydi neydi bilmiyordu Levi lakin çok da umursamamayı seçti.

''İyi geceler, Erwin.'' dedi Levi, az önce kendisine söylenen şeylerin tek bir kelimesini dahi duymamış gibi. sandalyesine oturup gecenin rahatlatıcı olduğu kadar geçmişini deşeleyen yıldızlarla süslenmiş gecesine bakarken gözleri acıyla yavaşça kapandı.

ama Erwin onu izlemeye devam etti.

@oufuku ilham perim olduğun için teşekkürler! 

Başlık vesaire için üzgünüm, yıllardır denemek istiyordum ve bu kitaba nasip oldu eğer seversem kullanmaya da devam ederim :)

Kitabın edebi değerinin olmayacağıyla birlikte bazen fikir değişikliğine gidip konudan sapa da bilirim. Uyarımı şimdiden yapayım yoksa sonrasında sürünüyorum. Okuduğunuz için teşekkürler! (bölüm sonu yazısı yazmak neden bu kadar zor?)

-... .-. .. -.. --. .Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin