.-- --- -. -.. . .-.

28 8 7
                                    

Gece yarısının soğuk esintisi eşliğinde nöbetlerini değiştiren askerlerin yorgun yüz ifadelerine rağmen zorlukla korudukları dik duruşlarını izledi Erwin. Bazen onlara bu amaç adına fazla yüklendiğini düşünmüyor değildi fakat işin sonunda refaha erebileceklerse bu türden fedakarlıkları çok görecek değildi.

Gözlerini bir an için kapattı. Bu türden keşiflerde neredeys hiç uyumuyor ve olabilecek en iyi senaryoyu bulabilmek için kafasını meşgul ediyordu ama şu an aklı, Levi'ın bırakmış olduğu defterden bir türlü ayrılamıyordu. Deri kapaklı ve ince sayfalı bu küçük defterin sahibini çoğu kez gördüğünü anımsayabiliyordu. Hatta çok çok öncesinde de tıpkı ona benzeyen tanıdık bir sima gördüğüne adı kadar emindi. Nöbet değiştirmiş askerlerden biri sonunda ayılabilmiş ve etrafı incelerken komutanıyla göz göze gelivermişti. Yeşil gözlü ve hemen hemen kendisiyle aynı boylarda olduğunu tahmin ettiği bu genç adamın, elinde tuttuğu defterin sahibi olan kıza ne kadar da çok benzediğini düşündü. Aralarında belki de hiçbir bağ yoktu ama içindeki sesin böylesine saçma bir şeyi boşu boşuna söylemeyeceğini de biliyordu. Zamanı geldiğinde kullanmak üzere bu düşünceyi de rafa kaldırdı.

Defterdeki şifreyi saniyenin yarısı kadar bir sürede çözdükten sonra karşılıksız bir aşkı anlatan mektup olduğunu fark etti. Bir günlüğe benzediğini zaten biliyordu ama içeriğin belli bir kısmının şifrelenmesinde daha makul bir sebebin olabileceğini düşünmüştü. Belki de Levi gibi kızdan olabildiğince şüphe etmiş, geceleri duyduğu sesin sahibi olduğuna emin olmuş ve bir hain olarak yargılayabilmek için çeşitli kanıtlar toplamıştı lakin bunların hepsinin koca bir yanlış anlaşılmadan ibaret olduğunu kim tahmin edebilirdi ki? 

Sayfaları tek tek açıp hemen yanındaki kağıttan tercümesini yaparken kızın adına üzülmeden de edemiyordu zira Hange, tıpkı bu kız gibi karşılığı olmayan bir dev sevdasına mevcuttu ve sanmıyordu ki kıza bu konuda şans verirdi. Oysa sevginin bu kadar iyi bir telaffuza sahip olabileceği gerçeğiyse yalnızca Erwin'i büyük bir hüzne itiyordu. Aynısı kendisi için yaşanmış olsaydı ne düşüneceği veya ne yapabileceği hakkında bir düşüncesi yoktu. Kendini bu devlerle etrafları çevrilmiş kafeste nadiren hissettiği gibi özgür hissediyordu şu an. En azından sevebilecek ve sevgisini anlayabilecek birisi vardı, bu da yeterdi.

Son sayfaya kadar incelerken yazılı kısımlar bitmiş ve geriye yazılmayı iple çeken bomboş sayfalar kalmıştı. Elbette Erwin bu kadar bariz bir kandırmacaya inanmayacak ve her bir sayfayı kontrol etmeye devam edecekti. En son sayfanın ince yazılmış süslü yazısıyla karşılaştığında gülümsedi. İçinde her kim konuşuyorsa hep haklı olduğu için minnettar olabilirdi. Düşüncelerini boş verip yazıya odaklandı tekrar. Bulmak için çabaladığı yazının ne olduğuna dikkat kesilmişken az önce göz göze geldikleri askerin yanından gelen kısık sesle kaldırdı başını. Kız, oğlanın hemen karşısında öfkeyle dikilmiş ve yumruğunu göğsüne usulca vurup gözlerini kapatmıştı. Erwin tekrar düşüncelerine yöneldi. Belki de kızın bu yazdıkları önceden planlanmıştı, zaten defterde bir şeyler yazacağını Levi da Erwin de bilirken öylece ellerine bırakamayacağını biliyordu. Sahte bir aşk senaryosu düşünmek ona ne kadar zamana mal olmuştu ki? Muhtemelen bu da bir tür kandırmacaydı. Yanına aldığı defter her ne kadar bu olsa da aslını duvarların içinde gizli bir yerde tutuyor olabilirdi. Bu da karşısındaki adama neden öfkeli olduğunu ve neredeyse sarılmak üzere olduğunu kanıtlardı. "Birbirini gerçekten seven insanlar birbirine benzer" hurafesini de bu duruma rahatlıkla uydurabilirdi. Asıl sevdiği oydu, bu bariz ortadaydı artık. Hemen yan odalarında olduğu için Hange'yi kullanmak da akıllıcaydı. Bu, şeytanların avcundaki dünyada hala saf ve masumane düşüncelerin olabileceğine kısa süreliğine olan inancı için kızmıştı kendine. Belki de en uyanık olması gereken dönemde böylesine hızlı düşmemeliydi çukurlara.

-... .-. .. -.. --. .Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin