Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
🌒
Sabahın ilk ışıkları kulübeye vuruyordu; tüm kalın perdeleri çekti, kapının sürgüsünü kontrol etti, bir zamanlar ona ait olan ve senelerdir ayak basmaktan uzak kaldığı odaya adımladı. Alfa üzerindeki kanlı kıyafetleri odanın bir köşesine atmış, yatağın üzerinde oturuyordu. Vücudundaki tek yeni yara izi karnında kurumuş kanlardan belli belirsiz görünen pençe izleri olsa da, başka yaralar da vardı. Silinmek üzere olan, birkaç hafta önce açıldığı belli olan, zamanını kestiremediği birçok yara esmer teni süslüyordu. İç geçirdi, Alfa yatağa uzanmak yerine oturmaya devam ederken onu yalnız bıraktı. Mutfağa girerek bulabildiği tencereye çeşmeden soğuk su doldurdu, ocağı yakmak için küçük yerde kibrit aradı ve sonunda çürümeye yüz tutmuş tahta çekmecelerden birinde buldu. Su dolu tencereyi ocağa koydu, onun ısınmasını beklerken çıktı mutfaktan.
Temiz bir banyo havlusu, sıcak suyu koyabileceği bir leğen bularak mutfaktaki masanın üzerine bıraktı. Onun için gecenin en büyük savaşı vardı önünde, büyükbabasının yatak odasına girmek. Kapıyı araladı, eski ve burnunu kırıştırmasına sebep olacak rutubet kokusunu aldı. Yatağı aynı dağınıklığı ile duruyor, masaların ve dolapların tozu belli oluyordu. Anılar zihnine hücum ederken zaman kaybetmek istemiyordu. Meşeden yapılma eski giysi dolabının kapağını açtı, gıcırtı sesi sakin eve yayıldı. Gri, üzerinde siyah ve kırmızı baklava desenlerden oluşan kazağı aldı. Büyükbabasının üzerinde onun ölümünden birkaç gün önce gördüğü bir kazaktı, o anları hatırlamak istemiyordu. Mutlu anılar kalmalıydı zihninde, son anlarına kadar onun eskimeyen gülüşünü duymalıydı kulakları. Ani gelen hastalık birkaç gün içinde onu yataklara düşürmüş, sonunda koparıp almıştı Jungkook'tan.
Odadan çıktı, kaynamaya hazırlanan suya bakmak için mutfağa döndü. Uzun süre rutubet içinde kalmış leğen kaynamış su ile erimesin diye biraz soğuk su doldurdu. Alfa'nın ne yaptığını bilmiyordu ama kokusu şimdiden evin rutubet kokusuna karışmıştı. Birinin onun kokusunu alarak eve gelmesi, bulması an meselesiydi ama önceliği onu iyileştirmek ve temizlemekti. Yaranın durumunu görmek için kurumuş kanların ortadan kalkması gerekiyordu. Çeşmeden akan suyun ne kadar eski olduğunu bilemediği için kaynamasını bekliyor, yaraya bulaşabilecek herhangi bir bakterinin yok olmasını diliyordu. Betaları anlamaya çabaladı bir an, duyumsadığı kokuya karşı koyabilecek tek bir Omega olabileceğini sanmıyordu. Kendilerini Alfaların gölgesinde görmeleri ve onların azalmasını lehine çevirmeleri normal geldi. Başını iki yana salladı, tencredeki suyu leğene boşalttı. Sıcaklığı kontrol etti, biraz daha ılınması için soğuk su doldurdu. Yeni dönüşmüş, kendini ilk kez keşfetmeye hazırlanan Alfa çocukların katledilişleri geldi aklına. Hazırlıksız, beklemedikleri bir anda gelen pençe saldırılarında can veren bedenler.
Betalar iyi değildi, birini katletmek için hiçbir haklı nedenleri yoktu.
Odaya elinde leğen, omzuna astığı beyaz havlu ve dedesine ait kazak ile girdi. Alfa iki büklüm şekilde yatağın kenarında oturmaya devam ediyor olsa da yüzündeki acı bu durumun zorluğunu gözler önüne seriyordu. Leğeni komodinin üzerine bıraktı, omzundaki eşyaları yatağın kenarına koydu. Ellerini Alfa'nın omuzlarına yerleştirdi, sıcak ten parmakuçlarını yakarken gözleri aralandı ve bakışları Omega'ya çevrildi Alfa'nın. Gri gözler acı doluydu, yaşlar birikmişti akmak için. Onu yatırdı, itiraz edemeyecek kadar canı acıdığını ve güçsüz olduğunu görmek Jungkook'un kalbindeki bir noktayı ezip geçiyordu. Komodini yakınına çekti, havluyu eline aldı. Yatağın kenarına oturarak suya daldırdi bryaz havluyu, eline değen suyun sıcaklığı hoşuna gitti. İslak havluyu kurumuş kanların üzerinde gezdirirken Alfa'nın bakışları tavanda, dudakları birbirine bastırılmış hâlde kenetli, elleri iki yanında yumruk yapılmıştı. Sesini çıkarmıyor, Jungkook ne kadar yavaş olmaya ve acı çektirmemeye çabalasa da Alfa'njn yüz ifadesindeki değişimler onu ele veriyordu.
