Kan.
Tüm vücudu kanlar içindeydi. Büyük bir gürültü duyuyordu ama nereden geldiğini kestiremiyordu. Yatağına çivilenmişti, gözleri tavandaydı. Sıcak kanın teninden süzülüp gittiğini hissediyordu. Sert bir rüzgâr tenine vuruyor, kanların akışına etki ediyordu. Dudakları birbirine kenetlenmiş, ayrılmıyordu. Gözleri canlı olduğunu hissettiren tek organları olarak tavana sabitlenmişti. Kan, çok fazla kan akıyordu. Çığlıklar birbirine karışıyor, sesler ayırt edilemeyecek kadar birbirinin aynı oluyordu. Tavan kararmaya başladı, gözleri odağını kaybediyordu. Yatakta doğrulmaya çabaladı ama olmadı. Son kan damlasının da vücudunu terk ettiğini biliyordu, gözleri kapandı.
Jungkook zorlukla nefes alarak gözleri açıldığında odasının tavanına bakıyor olduğunu fark etti. Taehyung hemen yanında, derin bir uykunun içindeydi. Dudaklarını araladı, titrek bir nefes verdi. "Taehyung." diye fısıldadı, konuşabiliyordu. Yatakta doğruldu, parmakları alnını okşadı. Bir kez daha Alfa'nın ismini mırıldandığında Taehyung uyandı. Boynundaki iz kavruluyordu. Canı yanıyordu. "İyi misin?" diye sordu Taehyung, yatakta oturur pozisyona geçti. "Kabus gördüm. İyiyim, mühür izi canımı yakıyor." Jungkook'un sözleri Alfa'nın odağının ize kaymasına neden oldu.
Alfa telaş içinde onun ismini mırıldandığında Jungkook korktu. "Bir şey mi oldu?" diye sordu, Taehyung izin etrafında parmağını gezdirdi ve Jungkook'a gösterdi. Kan. Midesinin bulandığını hissediyordu, yataktan çıktı, kendini zorlukla odasında bulunan banyoya attı. Rüyası canlı bir şekilde gözünün önündeydi. "Bebeğim, tamam, ben yanındayım." diyordu Taehyung, onun arkasından gelmişti ve Jungkook içindekileri boşaltırken saçlarını okşuyordu. "Rüyamda çok fazla kan vardı. Her yer kan içerisindeydi ve ben hareket edemiyordum." Jungkook konuşurken zorlanıyordu. "Babanı uyandırmamı ister misin? Belki o bize neden kanadığını anlatabilir." Jungkook onayladı, Taehyung onun temizlenmesine yardım etti ve odaya taşıdı.
Ayakları yataktan sarkıyor, korku içinde bekliyordu. Birkaç dakika sonra babası ve Taehyung odaya geri döndüler. Odanın ışığı gözlerini acıttı. Babasının parmakları izin üzerinde gezindi. Taehyung onun rüyasından babasına bahsediyordu. Jungkook'un her şeyin olduğunu duymaya ihtiyacı vardı. Yorgundu, bedeni ve ruhu onu yoruyordu. "Ben bir ilaç getireceğim." dedi babası, başka tek kelime etmeden odadan ayrıldı. "Büyükbabamın anlattıkları ile alakası olabilir mi?" Jungkook başını yanına oturan eşinin omzuna yasladı. "Bilmiyorum, hiçbir şey bilmiyorum Jungkook. Senin acına karşı hiçbir şey yapamamak beni öldürüyor." Taehyung'un acı dolu sesine karşı iç çekti. Bir eli uzandı ve Alfa'nın elini tuttu.
"Sen benimle olduğun sürece hiçbir şeyin önemi olmadığını biliyorsun, Taehyung."
Jeon Sanghyuk on dakika gibi bir zamanın sonrasında odaya geri döndü. Elinde kahverengi bir şişe vardı. Mantar tıpayı çıkardı ve içmesi için Jungkook'a uzattı. "Neler olduğuna dair bir fikriniz var mı?" diye sordu Taehyung, bir cevap istiyorlardı. Gerçeği bilmeye ihtiyaçları vardı. "Mühür kanamalarının iki nedeni vardır." dedi babası, çalışma masasının sandalyesini aldı ve onların karşısına oturdu. "İlk nedeni bedenin mührü kabul etmemesi olabilir. Kurt, kişinin mühürlenmek istediği kişiyi istemez ve onu atmak ister, bağlanmaktan kaçınır." Jungkook kurdunun ruh eşini istemediğini sanmıyordu, mühür anında yeterince istediğini belli etmiş, hatta Taehyung'a kendini göstermekten çekinmemişti. İlk nedenin onlar için kabul olmadığını söyledi, kurdunu tanıyor ve biliyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
yıldızları yakalamak' taekook
Fanfic•Omegaverse• Jeon Jungkook hayatında ilk defa bir Alfa'nın feromonlarının tadına baktığında kendini kontrol edebileceğini sanmıyordu.