"Jungkook!"
Biri ona sesleniyordu ama asla ulaşamıyordu. Kavak ağaçlarıyla kaplı ormanda sessizlik her yanı kaplamıştı. Uzaktan, dağları aşarak gelen bir ses duyuyor ama yetişemiyordu. Ses her yerdeydi. Bir dağın arkasından geliyor, bir gölün arkasına sığınıyordu. Kalın, tok bir sesti. Onu uyarmak istiyordu. Telaş içindeydi. Bir kez daha kendisine seslendi. Gözleri her yeri arıyor ama bir türlü sesin sahibini bulamıyordu. Hareketleri kısıtlanmıştı. Bir adım dahi atamıyor, sese karşılık veremiyordu. Rüzgâr saçlarını dağıtıyor, yüzüne vuruyor, görüş alanını kısıtlıyordu. Ses bir kez daha seslendi ona. Yakınındaydı. Arkasını dönebilse onu görecekti ama olmadı, gözleri karanlık bir noktaya takıldı ve uyandı.
Taehyung bir kolunu onun beline atmış, yüzü Jungkook'a dönük uyuyordu. Taehyung'un alnına düşen saçlarını sevdi. Yataktan çıktı. Temiz hava almak istiyordu. Alt kata indiğinde seranın ışıklarının salona vurduğunu fark etti. Babası uyanıktı. Askılıktaki hırkalardan birini üzerine aldı, ayakkabılarını giydi. Seraya giden yol kısaydı. Naylon perdeyi araladı. Babası bir çiçek saksının başındaydı. Çiçeğin taç yapraklarını okşuyor, toprağını eşeliyordu. "Uyku tutmadı mı?" diye sordu Jungkook'a, kendisinin de üzerinde pijamaları vardı.
"Bir rüya gördüm. Ormanın ortasındayım, sık ve uzun kavak ağaçları var. Gölü ve dağları görebiliyorum. Biri bana sesleniyor, sesi telaşlı. Ama ulaşamıyorum. Bir adım bile kıpırdayamıyor, ona cevap veremiyorum. Rüzgâr kuvvetli, saçlarımı birbirine katıyor, önümü görmekte zorlanıyorum. Bana kim sesleniyor? Omega mı? İçimdeki ilahi güç mü? Benden ne istiyorlar?"
Jungkook'un sesi son cümelelere doğru kısıklaşmış, ağlamak üzere olduğu belli ediyordu. "İkisi de olabilir. Jungkook seni uzak tutmak için elimden geleni yaptım ama başaramadım. Vicdan azabı çekiyorum." dedi babası, Jungkook bir şey diyemiyordu. Onun için rahatlatacak durumda değildi. Bir karmaşanın ortasına haberi olmadan çekilmişti. "Ne olacağını kestiremiyorum. Betalar içinde bulundukları sisten sıyrılarak, katliam kaçınılmaz olacak." dedi Jungkook, korkuyordu. "Hayır, katliam olmayacak. İzin vermeyeceğiz. Alfaların hepsi eğitildi. Tek bir Beta ya da Omega zarar görmeyecek. Bu konuda bana güvenebilirsin." dedi babası, Jungkook bunu diliyordu ama yapamıyordu.
Sık kavak ağaçlarının, bir dağın ve gölün bulunduğu araziyi düşünüyordu. Şehir merkezinin diğer ucunda kalan ve çocukluk yaşlarında gittiği ormanı hatırlıyordu. O zaman mı zihninde kalmıştı? "Baba, o ormanı hatırlıyorum." Bay Jeon onu onayladı. "Kalikade Ormanı. Geldeg Kasabasına yakın bir noktada. Sen rüyanı anlatırken kafamda canlandı." dedi babası, Jungkook ormanı uydurmamıştı. "Orada bir şey beni bekliyor olabilir mi?" diye sordu, yutkunmakta zorlanıyordu. "Rüyanın basit olduğunu sanmıyorum. Uzun zamandır güçlendirici çayını içmediğin için duyuların normale dönüyor olabilir. Bir şey seni oraya istiyor, bunu söyleyebilirim." Bay Jeon konuşurken ciddi görünüyordu. Jungkook oraya gitmek istediğini söyledi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
yıldızları yakalamak' taekook
Fanfic•Omegaverse• Jeon Jungkook hayatında ilk defa bir Alfa'nın feromonlarının tadına baktığında kendini kontrol edebileceğini sanmıyordu.